Hermel, 70’lık çınar Hamida Ahmed’in ellerinde büyüsünü kazanıyor

Koca bir çınar gibi ayakta 70 yaşındaki Hamida Ahmed. Unutulan ve belki ihmal edilen anılarını anlatıyor tüm içtenliği ile. İnsan emeğinin kutsallığını ve bu kutsallığı korumak için bin yıllardır hermel olarak bölgede anılan nazar otunun inanılmaz kokusunu hatırlatıyor.

SORGUL ŞÊXO

Hasekê – Her insan, her çarpan yürek kendi çağının tarihçisidir aslında. Kendi tarihlerini bilince çıkaramayanlar ve kendi tarihini kucaklamayanlar kendi geleceklerinden şüphesiz kaygı duyacaklar, silik hafızalara sahip olmaya mahkum olacaklardır. Eski aletlerle üretim yapmadan, buğday öğütmeden, tandırda ekmek pişirmeden, kilometrelerce öteden ellerimizle su taşımadan belki de anlayamacağımız bir kuşak ile iç içe yaşıyoruz bugün. Bu iç içe geçmişlik içerisinde sanki yüzyıllar ötesinden konuşuluyormuş gibi geliyor bazı anlatılanlar bize. Şimdi de böyle bir anlatı dinleyelim ve 70 yaşındaki Hamida Ahmed anaya kulak verelim. Hamida Ahmed, Hasekê’nin Til Temir kasabasına bağlı Hemra köyünde iki çocuk annesi hala dimdik ayakta bir güçlü bir kadın.

Hamida Ahmed, eşini 1970’lı yıllarda Suriye rejimine askerlik yaptığı sırada kaybetmiş. Evini ziyaret ettiğimiz sırada geçmiş günlerin gezginleri haline geliyoruz adeta bu dinç kadının yanında. Sevgi ve yaşlılık kokusu insanlara kendi evlerine taşındıklarında gelir. Evinin kokusu taze mevsim meyveleri ve otlarıyla dolu ilginç ve cezbedici geliyor. İlk gözümüze çarpan ziyaretimiz sırasında bunlar olurken duvarlardaki resimlerde müze ziyareti yapıyoruz hissi uyandırıyor.

Herşeyi alın teri ve el emeği ile yapanların hali bir başka oluyor

"Çocukken bir köy evimiz vardı; topraktan ve bir evi yapmak için bir elden toprağı çamur eder, keser, kurutur, tuğla haline getirirdik. Herşeyi el emeği, alın terimizle yapardık. Yorulmak nedir bilmezdik. Bugün hala yorulmanın ne demek olduğunu bilmiyorum. Elimden gelen her işi yapmaya çalışıyorum” diye anlatıyor usul usul.

Hermel otunun kokusunun marifeti insan emeği ile buluşuyor

Hermel, nazar otu diye de anılan üzerlik tohumu bitkisinin bölgede en yaygın kullanılan ismidir. Hamida Ahmed  "Hermel otu çölde büyüyen bir bitkidir ve biz her zaman toplayıp evlerimize getiriyoruz. Buğday ve arpa hasadından sonra hermel otunu da kurutuyoruz. Hermel otu toplanıp kurutulduktan sonra, evlerin güzel kokması, kötü duygulardan, olumsuz herşeyden arındırılması için yakılır. Ayrıca soğan, sarımsak gibi birçok ot ile de karıştırılarak da yakılır” diye anlatıyor.

Hermel otunun yanı sıra içerisine karıştırılan birçok bitkinin de özellikle negatif duyguları arındırdığına inanılıyor. Ayrıca yaydığı kokunun kutsal olduğu inancı da bu bölgede epeyce yaygınlığını koruyor. Özellikle evlerin içlerinde, etrafında, hayvanlarını korumak için ve ekim-biçim zamanının başında ve sonunda da bu işlem gerçekleştiriliyor.  

Hamida Ahmed, şimdiki yaşında birçok şeyin özlemini duyduğunu söylüyor bunlardan bir tanesinin ise özgür bir ülkede yaşamak olduğunu belirtiyor; “Bizim görme şansımız olmadı ancak çocuklarımızın çocuklarının belki bunu görme ve özgür bir ülkede büyüme şansları olacak”diyerek uğurluyor bizleri hermel tütsüsünü de yakıp dumanını üflediği dudakları arasından.