Faslı kadın hikaye anlatıcıları geçmişin izini sürüyor

Büyükannelerinden ve annelerinden dinledikleri hikayeleri yazıp kitaplaştıran ve onları tükenmeyen bir istekle anlatan Faslı kadınlar, geçmişin izini sürüp bugüne aktarıyor.

RAJA KHAYRAT

Fas- “Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde...” sözleri ile başlayan ve çocukların hayal gücünü geliştiren hikayeler, aynı zamanda bir dönemin de izlerini taşıyor. Geçmişten günümüze köprü kuran hikayeler, bugünün anlatıcıları ve dinleyicileri için bulunmaz bir hazine. 

Fas’ta yaşayan Naima Adraa, büyükannesinden aldığı ilhamla öykü yazarlığı yapan hayal dünyasında çocuklar için üreten bir kadın. Büyükannesinin anlattığı ne varsa ezberleyen Naima Adraa, hikayeyle ilgili bağının da büyükannesi sayesinde çocukluk çağında başladığını anlatıyor. Naima Adraa, “Hikâyeyle ilgili deneyimim çocukluk yıllarıma dayanıyor. Küçükken anneannemin etrafında toplanırdık ve bize hikayeler anlatırdı. Her seferinde ilk kez duyuyormuş gibi dinlerdik. Özellikle soğuk kış gecelerinde hikayeleri dinlemek için sabırsızlanırdık. Uyumadan önce hikayeleri dinler ve öylece uykuya dalardık” diyor.

‘Kendime yeni bir üslup yaratmaya çalıştım’

Annesinin de iyi bir hikaye anlatıcısı olduğunu belirten Naima Adraa, yaşadığı eşsiz anları ve kendisine kattıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Anlatılan hikayelerle büyüdüm ve daha sonra bu hikayeleri yazmaya karar verdim.  Tifinag ( başta Tuaregler olmak üzere bazı Berberiler tarafından dillerini yazmak için kullanılan yazıdır) alfabesi ile masallar yazdım ve geleneksel bir müzik grubunun şefi olarak çalışan babam bana çok destek oldu. Babam ‘Ahwash’ grubunda şarkılar besteleyen ve birçok kişiye ilham veren bir şairdi. Güzel şiirleriyle çevresindeki herkesi etkiliyordu. Hikâye anlatma sanatından etkilenmeme rağmen, içinde bulunduğumuz çağın toplumsal olgularını taklit eden, pek çok çetrefilli insani meseleye ışık tutan, pek çok soruyu içinde barındıran hikâyeler örerek kendime yeni bir üslup yaratmaya çalıştım.”

‘Berberi mirasını belgelemek istiyorum’

Fas’ın “Haniya” olarak bilinen eski ve çok bilinen bir hikayesi var. Bu hikaye hakkında konuşan Naima Adraa, “Bu hikaye tüm Faslılar tarafından bilinen nesilden nesile aktarılan bir hikaye. Karanlık bir gecede bir dev tarafından kaçırılan Haina isimli güzel kızın etrafında dönen bir hikaye. Bu hikayeyi formüle etmeye karar verdim. Fas'ın pek çok şehrini gezerek her durakta Haina’nın dolaştığı her bölgenin ayrıntılarını hissettirmek istedim. Ardından toplumun gelenek ve göreneklerini anlattım. Hikayeleri yeni ve farklı bir üslupla yazıyorum. Berberi halk masallarını ve şiirlerini kaydetmek ve muhafaza etmek için yıllarca çalıştım. Berberi mirasını belgelemek istiyorum” diye konuştu.

‘Mükemmel bir kadın kültürü’

Bir hikaye anlatıcısının desteğe ve teşvike ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Naima Adraa, “Çünkü aradığımız proje ne kadar amaçlı, ciddi veya faydalı olursa olsun, teşvik ve takip almıyorsa devam edemiyor. Halk masalları ve hikaye anlatıcıları ile ilgili kültürel bir çerçeveye acil ihtiyaç var. Çünkü bunlar tüm halklar için insan kültürünün ve medeniyetinin özünü yansıtan sözlü mirasın bir parçasıdır. Bu alanda uzmanlaşmış kadınlar teşvik edilmelidir. Çünkü hikaye aslında büyükanneler ve anneler tarafından anlatılmıştır ve bu nedenle mükemmel bir kadın kültürü ürünüdür” şeklinde belirtti.

Ödüllü hikâye anlatıcısı

Hikâye anlatıcılarından biri de Meryem Kenan. O, küçük yaşlardan itibaren halk masalları konusunda yeteneğini geliştirdi. Sözlü anlatım oyununu çok seven Meryem Kenan, eğlenceli hikâye anlatma oyununda ustalaşıncaya kadar birçok halk masalı ezberledi. Meryem Kenan, hikaye anlatıcılığı sanatındaki mesleki deneyimine ilişkin, “Hikâye anlatıcılığım, 2019 yılında ‘O Clock’ kültür kafesinin kentte düzenlediği ‘En İyi Hikâye Anlatıcısı’ yarışmasına katılmamla başladı. Fas lehçesinin en iyi kadın hikaye anlatıcısı olarak taçlandırıldım” diyor. Hikaye anlatma sanatının yok olmaması için çabaladığını dile getiren Meryem Kenan, Marakeş’de Jemaa el-Fnaa Meydanı, 2008 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’ne girdiğini ve insanlığın mirası olarak sınıflandırıldığına dikkat çekiyor. Meryem Kenan, “Hikayelerimi klasik Arapça ve günlük lehçenin yanı sıra Fransızca ve İngilizce dillerinde de anlatıyorum. Hikayelerimi yabancı turistlerin uğrak yeri olan O Clock Kültür Kafesi’nde anlatıyorum. Kültürel forumlarda, sanatsal veya eğitici performanslarda hikayelerimi anlatmak için aranan hikaye anlatıcılarından biri oldum. Aynı zamanda Khashabat Al Haouz Tiyatro Derneği ile de çalışıyorum. Çocuklara yönelik tiyatro ve hikaye derslerini veriyorum” diyor.

Festivallere katılıyor

Aynı zamanda bir eğitim kurumunda görev alan Meryem Kenan, tiyatro konusunda öğretmenlik yaptığını ve birçok kişiyle çalıştığını aktarıyor. Meryem Kenan, “Eğitim kurumları ve hatta Marakeş'teki Victor Hugo Lisesi ve diğerleri gibi yabancı misyonlara ait kurumlar, ayrıca çeşitli yabancı dillerde hikaye anlatma sanatı dersleri de veriyorum. Bir hikaye anlatıcısı olarak her zaman kültürel ve sanatsal gösterilere ve festivallere katılmaya istekliyim. Özellikle de her yıl düzenlenen Hikâye Anlatma Sanatı Festivali'ne büyük bir ilgiyle katılım sağlıyorum. Marakeş şehrinde bu yıl Tiyatro Festivali’nin yanı sıra memleketim Al Haouz Eyaleti'nin başkenti Tahanaout'ta da Tiyatro Festivali düzenlendi” diye ifade ediyor.