‘Fas sinemasında kadınların yüzde 80’i şiddete maruz kalıyor’
Marakeş Uluslararası Film Festivali kapsamında düzenlenen panelde, sinema sektöründe çalışan kadınların psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddete yoğun şekilde maruz kaldığı vurgulandı.
HANAN HARET
Fas- Dünya genelinde yürütülen “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede 16 Günlük Aktivizm Kampanyası” ile eş zamanlı olarak, 22. Marakeş Uluslararası Film Festivali kapsamında “Cinsiyete Dayalı Şiddetle Mücadele ve Sinema Endüstrisinde Eşitliğin Sağlanması” başlıklı bir panel düzenlendi.
Akdeniz Sinema ve İnsan Hakları Buluşmaları Derneği, BM Kadın Birimi, Gençlik, Kültür ve İletişim Bakanlığı, Fas Sinema Merkezi ve Marakeş Yüksek Görsel Sanatlar Okulu iş birliğiyle, dün perşembe günü 4 Aralık’ta, Görsel Sanatlar Yüksek Okulu’nda “Sinema Sektöründe Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetle Mücadele ve Eşitlik: En İyi Uluslararası Uygulamalar” başlıklı bir yuvarlak masa toplantısı düzenlendi.
Bu alandaki aktivistler ve uzmanlar, sinema ve görsel-işitsel sektörde çalışan kadınların açık alanlarda, kapalı alanlarda hatta kültürel eğlence mekânlarında karşı karşıya kaldıkları şiddeti ele aldı.
Kadınlar hakkında kalıp yargılardan kaçınılması ve şiddetin normalleştirilmemesi gerektiğini vurgulayan katılımcılar, sinema alanında çalışan kadınlara yönelik saldırıların tekrarlanmaması için daha fazla mücadele çağrısında bulundu. Görsel-işitsel alanda şiddet ve tacize uğrayan kadınların kimlikleri gizli kalacak şekilde başvurabilecekleri bir ihbar hattının kurulmasını, bu şikâyetler üzerinden raporlar hazırlanarak yetkili merciler nezdinde savunuculuk yapılmasını talep ettiler.
Oyuncu seçmelerinde kadınların tacize maruz kalması
Katılımcılar, “çekim platolarında” ve oyuncu seçmeleri sırasında kadınlara yönelik cinsel saldırı ve taciz vakalarının bulunduğuna dikkat çekti. Bu konuda hazırladıkları bir rapor sırasında elde ettikleri tanıklıklara dayanarak konuşan bazı katılımcılar, birçok oyuncu adayının, yapımcıların kendilerinden “vücutlarının belirli bir bölümünü göstermelerini” istediğini aktardıklarını, ancak bunu yalnızca yakın çevreleriyle paylaşabildiklerini ve resmî şikâyette bulunmaya cesaret edemediklerini ifade etti.
Katılımcılar ayrıca, bazı bölgelerde kadınları şiddetten koruyan yasalar bulunmasına rağmen, bu yasaların uygulanması için gerekli bütçeler ayrılmadığı için fiilen hayata geçirilemediğine işaret etti.
Sinema alanında çalışan birçok kadının, maruz kaldıkları şiddet konusunda suskunluk duvarını yıkmaya cesaret edemediğini belirten konuşmacılar, çoğu kadının “ayıplama” damgasına uğrama, itibarının zedelenmesi ya da oyuncu olarak işini kaybetme korkusuyla şikâyette bulunmadığını, hatta yönetmenler ve yapımcılar tarafından sektörden dışlandıklarını dile getirdi.
‘Sinema alanında çalışan kadınların yüzde 80’i şiddete maruz kaldı’
Yuvarlak masa toplantısıyla ilgili olarak, Akdeniz Sinema ve İnsan Hakları Buluşmaları Derneği Başkanı Fedva Murab, bunun Fas’ta sinema sektöründe kadınlara yönelik şiddeti gündeme taşıyan ilk girişim olduğunu belirtti. Bu toplantının, derneğin bu konuda hazırlayıp geçen ocak ayında sunduğu bir araştırmanın ardından düzenlendiğini ve aynı zamanda bazı Akdeniz ülkelerinin kadınlara yönelik şiddetle mücadelede benimsedikleri uygulamaların paylaşılması amacı taşıdığını ifade etti.
Bu etkinliğin, derneğin 16 Gün Kampanyası kapsamındaki faaliyetlerinden biri olduğunu belirten Fetva Murab, programın okul farkındalık kampanyaları, kısa film yarışması ve Fas’taki tüm sinema salonlarında her film gösterimi öncesinde yapılan bilinçlendirme gösterimlerini de içerdiğini söyledi.
Derneğin yayımladığı ve Fas’ta sinema sektöründeki toplumsal cinsiyete dayalı şiddet üzerine yapılan ilk keşif araştırmasına dayanan bu girişimin, çarpıcı sonuçlar ortaya koyduğunu ifade eden Fetva Murab, beş kadın sinema emekçisinden dördünün, yani yüzde 80’inin, en az bir tür şiddete maruz kaldığını ya da buna tanıklık ettiğini söyledi. En yaygın şiddet türlerinin psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet olduğunu; ayrıca kadınlar ile erkekler arasında ücret eşitsizliği bulunduğunu, meslek yaşamının başındaki genç kadınların ise şiddete en fazla maruz kalan grup olduğunu aktardı.
Sorunun temelinde, kadınların işlerini kaybetme korkusuyla yaşadıklarını açıklamaya ve resmî şikâyette bulunmaya cesaret edememelerinin yattığını vurgulayan Fetva Murab, kamu kurumlarını, meslek örgütlerini, sinema okullarını ve uluslararası kuruluşları bir araya getiren bu yuvarlak masa toplantısının, sinema sektöründe toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesine yönelik ulusal diyaloğu güçlendirmeyi, mevcut girişimleri görünür kılmayı ve uluslararası uygulamalardan esinlenen somut adımların atılmasını teşvik etmeyi amaçladığını söyledi.
Kadınlar için güvenli alanlar
BM Kadın Birimi’nin Fas temsilcisi Meryem Nasiri ise, Akdeniz Sinema ve İnsan Hakları Buluşmaları Derneği ile Gençlik, Kültür ve İletişim Bakanlığı iş birliğiyle düzenlenen bu toplantının, sinema ve görsel-işitsel alanda çalışan kadınlara yönelik şiddetle mücadele kapsamında yürütülen “Sinemayı Turuncuya Boyayın” kampanyası çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.
Meryem Nasiri, bu toplantının, sinema ve görsel-işitsel sektörde eşitliği ve insan hakları kültürünü güçlendiren güvenli alanlar oluşturmak amacıyla uygulanan koruyucu mekanizmalar konusunda farklı aktörler arasında deneyim paylaşımı için önemli bir fırsat sunduğunu ifade etti. Meryem Nasiri, “Sinema yalnızca bir sanat değil; aynı zamanda bir çalışma, öğrenme ve üretim alanıdır. Bu alanlar kadınlar için güvenli değilse, ne yaratıcı özgürlükten ne de ifade özgürlüğünden söz edilebilir” dedi.
BM Kadın Birimi’nin Fas’ta daha kapsayıcı bir çerçeve üzerinde çalıştığını belirten Meryem Nasiri, kültürel ve sanatsal alanlar dâhil olmak üzere tüm sektörlerin toplumsal cinsiyet eşitliğini ve şiddetin önlenmesini güçlendirmesi gerektiğini vurguladı. “Sinemanın değişimde temel bir rol oynayabileceğine inanıyoruz” diyen Meryem Nasiri “Ancak bu, somut bir bağlılık ve sektörün geliştirilmesi için kolektif bir irade gerektirir” diye konuştu.
Meryem Nasiri sözlerini, “Fas, mevzuat alanında önemli adımlar attı; ancak kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılık hâlâ ciddi bir gerçeklik olarak varlığını sürdürüyor ve bununla mücadele için daha fazla çabaya ihtiyaç var” diyerek tamamladı.
Eğitimin önemi
Belçikalı senarist Maya De Campos, yapımcılar, teknik ekipler ve sinema ile görsel-işitsel sektördeki tüm profesyoneller için eğitimin önemine dikkat çekerek, Fransa’nın bu alanda örnek bir model oluşturduğunu ifade etti.
Sinemada toplumsal cinsiyet eşitliğinin hâlâ tam anlamıyla sağlanamadığını belirten Maya De Campos, kadınlara yönelik şiddetin azaltılması ve fırsatlara erişimde paritenin sağlanması için bazı mekanizmaların hayata geçirildiğini aktardı.
Kapalı alanlarda, özellikle yapımcı ofislerinde neler olup bittiğini denetleyecek, taraflarla çıkar ilişkisi bulunmadığı teyit edilen bağımsız komitelerin kurulması çağrısında bulunan Maya De Campos, bu komitelerin kadınlara şikâyette bulunma konusunda destek vermesi gerektiğini söyledi.
Ayrıca eğitim kurumlarında şiddetin her türüne karşı farkındalık artırılmasının, sinema sektöründe şiddete maruz kalan kadınların mağdur olarak görülmesi ve suçlanmaması gerektiğinin altını çizen Maya De Campos, işverenlerin kadınlara gerekli korumayı sağlamasının da büyük önem taşıdığını vurguladı.