Êlih’te 2 gün süren Kadın Kültür ve Sanat Festivali sona erdi

Êlih’te 2 gün süren “Jina azad hunera azad” şiarı ile gerçekleştirilen Kadın Kültür ve Sanat Festivali sona erdi.

Êlih- Sanatça Organizasyon, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) “Jina Azad Hunera Azad/Özgür Kadın Özgür Sanat” şiarıyla Êlih’te (Batman) düzenlediği Kadın Kültür ve Sanat Festivali ikinci gününde; ZarokMA Petrolkent’te çocuklar ile bir araya geldi. Yoğun katılımın olduğu etkinlikte çocuklar önce resim çizdi, daha sonra daire oluşturan çocuklar burada Kürtçe şarkılar söyledi. Ailelerin de katıldığı etkinlik, çocukların hep bir ağızdan söylediği “Zimanê Kurdî” şarkısı eşliğinde çekilen halay ile sona erdi.

Festival kapsamında Petrol İş Êlih Şubesi’nde modetörlüğünü  TJA aktivisti Ruken Zeryam Işık Yıldız’ın yaptığı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Şirnex Milletvekili Newroz Uysal Aslan ve Destar Eş Genel Yayın Yönetmeni Jin Aryen’in konuştuğu “Tecrit ve asimilasyon” konulu panel düzenlendi. Panele Tevgera Jinên Azad (TJA), Barış Anneleri, Êlih Emek ve Demokrasi Platformu, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve HEDEP il örgütleri ve çok sayıda kişi katıldı.

’Tecrit ile hak ihlalleri uygulanıyor’

Panelde konuşan HEDEP Şirnex Milletvekilli Newroz Uysal tecridin ağırlaştırılarak devam ettiğini belirterek, “Uluslararası alanda var olan kurallar işletilmiyor. Kendi yasallarını dahi işletilmiyor. Uluslararası hukukta avukat, aile görüşleri hiçbir koşulda kısıtlanamaz ve bunun önü kesilemez. Ancak İmralı’da herhangi bir gerekçe sunulmadan engel çıkarılıyor. Tecrit uygulanarak hakları elinden alınıyor.  Sayın Öcalan ‘Tutuklandığım günden bu yana tecrit uygulanıyor’ demiştir. Komplo ile başlayan tecrit hala devam ediyor. Her geçen gün daha da ağırlaştırılmış bir şekilde bu yapılıyor. Gardiyanın Sayın Öcalan ile konuşması yasak. Bulunduğu odanın koşulları çok kötü” dedi.

‘Sayın Öcalan’ın tecride karşı tavrı direniş oldu’

Tecridin üç dönemi olduğuna değinen Newroz, “Üç dönemi var. 1999 ile 15 Temmuz darbe girişimine kadar olan süreç. Bu süreç tecridin en uzun sürdüğü süreç. Çözüm süreci olmasına rağmen. O süreçte de aile ve avukat görüşü engellendi. İkinci dönem ise darbe girişimi süreci. Bu süreçte aileler için 3 ayda bir, avukatlar için 6 ayda bir görüş yasağı kararı alınıyor. Son süreçte ise hiçbir şekilde bilgi alınmıyor. En son telefon görüşünde telefon kesildi ve bir daha görüş olmadı. Tecrit uygulanma gerekçesi toplumun dizayn edilme amacıdır. Sayın Öcalan Kürt Halk Önderi’dir. Etki alanı büyüktür. Orta Doğu’da oluşturulmak istenen yeni bir düzen var. Bu düzende özgür Kürt yerine köle Kürt isteyen sistem bu amaçla tecridi devam ettiriyor. Sayın Öcalan’ın tecride karşı tavrı direniş oldu. Burada direnirken, Kürt halkının geleceğini düşünüyor. Sürekli bir üretim içinde. Cezaevinde 20 kitap çıkardı” ifadelerini kullandı.

‘Tecrit konusunda herkes duyarlı olmalı’

Özel savaş uygulamalarını devreye koyan iktidarın Abdullah Öcalan’ın etki alanına saldırıda bulunduğunu belirten Newroz, “Devletin, halkın Sayın Öcalan’ı unutması için girişimleri var. Bunu her alanda deniyor. Özel savaşı devreye sokarak, toplumdan uzaklaştırmak istiyor. Fikirlerine saldırıyor.  Ancak gelinen aşamada bunun gerçekleşmediği ve Sayın Öcalan’ın fikirlerinin ulaştığı alanın geniş bir alan olduğunu görüyoruz. En son dünya çapında başlatılan özgürlük kampanyasında da bunu gördük.  Tecrit konusunda herkes duyarlı olmalı. Orada 24 yıldır devam eden bir direniş var. Tecrit kaldırılmadığı sürece Kürt halkı önündeki sorunlar bitmeyecek ve katlanarak devam edecek” şeklinde konuştu.

‘Asimilasyona karşı topyekun bir direniş göstermeliyiz’

Jin Aryen de tecridin devam ettirilmesi ve bunun kırılamamasının bir özeleştiri sebebi olduğunu belirterek, tecridi kırarak bu özeleştirinin pratiğinin gösterilmesi gerektiğini söyledi.  Asimilasyon politikalarına değinen Jin, “Sayın Öcalan asimilasyon politikalarına karşı kadının gücünün önemine değinmiştir. Kadının asimilasyon politikalarına karşı birincil güç olduğunu belirtmiştir. İktidarın asimilasyon politikalarına topyekun bir direniş hali ile karşı durmamız gerek.  Êlih’in Kürtçeye yaklaşımı çok iyi.  Burada asimilasyon politikalarına güçlü bir duruş var. Bu duruş ile hem dilini hem kültürünü geliştiren bir kent. Burada çalışma yürüttük, yaşamın her alanında dilini ve kültürünü yayan bir kent. Bu duruş önemli” dedi.

Festivaller

Asimilasyon politikalarına karşı duruşta zihniyetin önemli bir yer tutuğunu belirten Jin, şunları söyledi:” Zihniyetin önemi dile yaklaşım, kültüre yaklaşım ile ölçülür. Eğer bizim zihniyetimiz kültür ve dilimizi geliştirme ve bunu yayma üzerine ise buna denk bir yaklaşım ile mücadele yürütülmeli. Ağaçlarımız yakılıyor, yemeklerimiz festival adı altında farklı bir biçimde aktarılıyor. Zaten iktidar eli ile gerçekleştirilen festivaller asimilasyon amaçlı. Halkı yanıltmak için Kürtçe şarkılar çalınıyor. Ancak buradaki tek amaç Kürtçeyi farklı göstermek ve bir kalıba sokmak.  Kürtçenin festivaller aracılığıyla asimilasyonuna karşı mücadele yürütmeliyiz. Bu yüzden Êlih’te düzenlenen bu festival çok önemli.”

Panel soru cevap bölümü ile son buldu.