Çok duygulu, çok dilli yazar: Enahîta Sîno

Kuzey Doğu Suriyeli kadın bir yazar olmak demek duygularınızın da çok dilli olması demek anlamını taşıyor. Duygu ve düşünce dünyası zengin insanlar ise yaşadıklarını yansıtmak için her türlü araca tutunuyor, yazmak da işte bunlardan bir tanesi. 48 yaşındaki Enahîta Sîno, çok dilli duygularını kalemi ile de öyle işleyen bir yazar olma yolunda…

ROJDA SEYIDXAN

Qamişlo – Yazmak insanın kendisinden bir parçayı paylaşma çabası. Yazmak, yalnızca yaratmak değil yaşamak ve hissediyor olma gayesini sunabilmek. Yazmak, insanın kendinde olan anlam çabasını daha büyük anlamlara kavuşturma istemi. Yazmak için birçok şey dile getirebilir insan ancak elinde kalem tutanın bir de kadın olduğu ve özgür yaşamın, düşüncenin tadına vardığını düşündüğümüzde yazma eyleminin kutsallığı daha gözle görülür hale gelebilir. Kuzey Doğu Suriye çok sayıda yazara ev sahipliği yapan bir mekan. Kadın devrimi ile birlikte yazma oranının arttığını söylemek yanlış da olmaz. Devrim öncesi yazarlık yapanların görünürlüğünün arttığını belirtmek de abartı olmaz. Üstelik kadın yazarlar Kuzey Doğu Suriye’de her iki dilde yazabiliyor, duygularını dile getirebiliyorsa abartıdan ziyade ortada olan durumun izahıdır yalnızca yaptığımız. 32 yıldır şiir ve hikayeler kaleme alan 48 yaşındaki Enahîta Sîno, Kuzey Doğu Suriyeli bir kadın yazar. Enahîta Sîno, yazınsal çalışmalarını hem Kürtçe hem de Arapça yürütüyor. Bugüne kadar üç kitabı basılan Enahîta Sîno, iki farklı kitap çalışması için de kollarını sıvamış.  Enahîta Sîno ile “yazarlık” üzerine konuştuk. Zor ve zahmetli olan yönlerinin yanı sıra yazarlığın kendisi için ne ifade ettiğine de değinen Enahîta Sîno, şu günlerde basıma hazırlanan kitap çalışmalarına da değindi.

Kürtçe yazmaya ilk başlama serüveni

Enahîta, bize yazı yazmaya başladığı ilk günlerin ve basılan kitabının hikayesini anlatmakla başlıyor ve diyor ki; “1988 yılında yazı yazmaya başladım. Aslında yazı yazmaya başladığım zaman diliminde bizlerin Kürtçe okuma yazma öğrenmek gibi bir şansı ve imkanı yoktu. Arapça’yı okulda öğreniyorduk. Küçük yaşlarda yazı yazmak ilgimi çekiyordu ve yazılı herşey dikkatimi cezbediyordu. İçimdeki herşeyi dışarıya yansıtabilmek için ben de yazmalıyım diye düşünüyordum. Şiir yazmaya dair dile hakimiyetin olmamasına, yazım kurallarını bilmiyor olmama ve yazı yazmayı yeni öğreniyor olmama rağmen yazmaya başladım. Zamanla bilmem gerekenleri öğrendim.”

Enahîta’nın ilk şiir kitabı: Hestên ji Demarê Xabûr

Şiirlerini yazarak biriktirmenin değil paylaşmanın önemli olduğunu hissederek, yazdığı şiirleri derlemeye başlayan Enahîta, yazar ve aydın dostlarından yardım alarak yapıyor bu işi. Kendisinin deyimiyle, “Dostların yardımıyla ilk kitabım çıktı” diyor. “Hestên ji demarê Xabûr”/ (Habur’un Damarlarından Akan Duygular) ismi ile basılan ilk şiir kitabı oluyor Enahîta’nın. “Kitabım çıktığında çok mutlu oldum çünkü ilk kitabım Kürtçeydi bu da mutluluk ve gurur veriyordu” diye konuştu.

Enahîta, Serêkaniyêli olduğunun altını çizmeden edemiyor. İlk şiir kitabını burada yazmış olması, burada dünyaya gelmiş ve büyümüş olması da bugün yaşadığı duygu durumun ağırlığını hissetmemiz için tekrar ifade ediyor; “İlk kitabımı çıkardıktan sonra yazma çalışmalarıma ara vermiştim ancak Rojava Devrimi gerçekleştikten sonra yazma çalışmalarıma geri dönmem gerektiğini hissettim. 25 yıllık yazımsal bir birikimim vardı ancak hepsi toparlanmayı bekliyordu” diyor. 2018 yılında Arapça “Min nivîsand ji ber ez ji te hez dikim” isimli kitabı basılmış. İşte bu kitaptan sonra çok daha aktif bir şekilde yazarlık faaliyetlerine sarıldığını aktarıyor Enahîta. Kürtçe kitaplığa ve Kürtçeyi zenginleştirmek için “Teriya kûçik” isimli kitabı da basılmış yazarın.

Arapça, Kürtçe dillerinde iki kitabı da hazırlık aşamasında

Kitaplarını, çalışmalarını anlatırken, Kürtçe kitaplığı zenginleştirmek için duyduğu heyecanı dinlerken Enahîta’dan aslında bir hüzün de çarpıyor gözümüze. Ve anlıyoruz ki Enahîta, Türkiye devleti tarafından sömürgeleştirilen Serêkaniyêli olduğunun neden altını çizmeyi tercih ediyor… Kürtçe diline kazandırılmaya hazır yazarın üç kitabı Serêkaniyê’nin işgali sırasında orada bırakmak zorunda kalmış. Enahîta, “Bu benim için büyük bir acı. İşgal sırasında ölümden döndüm” diyerek, Serêkaniyê’de yaşanan kahramanlıkların kendisi için yazmanın, kalemini böyle kullanmanın gerekliliğini hissettiğini aktarıyor. Bugünlerde basın hazırlıklarını yaptığı iki kitabı olduğunu bunlardan birinin Kürtçe birinin de Arapça dillerinde yayınlanacağını belirtiyor.

Şiirleri, yazıları ve ürettikleriyle çok sayıda festival ve organizasyona katıldığını vurgulayan Enahîta, yazmanın tarihsel bir görev ve eylem olduğuna inanıyor. Enahîta, “Çocuklarımızın yazmalarını ve kendi kültürlerine yazarak, okuyarak sahiplenmeleri gerekiyor” diye de genç okurlara tavsiyede bulunuyor.