Yaşasaydı 24 yaşında olacaktı: 12 yıl geçti tek bir fail cezalandırılmadı!

Hayvanlarını otlattığı sırada karakoldan atılan havan topunun isabet etmesi sonucu yaşamını yitiren 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un ölümüyle ilgili 12 yılda tek bir kişi cezalandırılmadı. Savcılığın soruşturmayı yürütürken failleri koruduğuna dikkat çeken Avukat Derya Yıldırım, tüm gerçekliklere rağmen dosyanın takipsizlikle sonuçlandığını ifade ederek, cezasızlığın yeni ihlalleri de ortaya çıkardığına vurgu yaptı.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed - Diyarbakır’ın Lice ilçesinde Şenlik köyüne bağlı Xambaz mezrasında 12 yaşındaki Ceylan Önkol, 28 Eylül 2009 tarihinde koyunları otlatırken Yayla Karakolu’ndan atılan havan topunun isabet etmesi sonucu katledildi. Ceylan, katledildikten sonra ailesinin yaşadığı Yayla Demirlibağ (Dolek) mezrasında defnedildi. Hafızalarımıza ceylan gözleriyle yer edinen Ceylan Önkol’un ölümünün üzerinden tam 12 yıl geçti. Adli ve idari soruşturmanın başlatıldığı olayda tek bir sorumlu cezalandırılmadı. İdari soruşturma tazminat ile sonuçlanırken, faillerin cezalandırılması talebiyle açılan soruşturma ise takipsizlikle kapatıldı. İç hukuk yollarının aldığı karar sonrası avukatların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİMH) yaptığı başvurusu da sonuçsuz kaldı.

O hep 12 yaşında…

Annesi Saliha Önkol, “O’ndan sonra hiç Ceylan adını kullanamadım. O benim için hep 12 yaşında” diyerek anlattı kızını. Ceylan kamuoyunda ise 7 yaşındaki fotoğrafıyla hafızalara kazındı. Yargılamayı yapan savcının “can güvenliğim yok” diyerek olay yeri incelemesi yapmadığı ve takipsizlikle sonuçlanan dosyanın hukuki sürecini İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticilerinden Avukat Derya Yıldırım’dan dinledik.

“Savcılık failleri korudu”

Savcılık makamının soruşturmayı en başından beri etkisiz bir şekilde yürüttüğünü ifade eden Derya Yıldırım, yargının bu yaklaşımıyla faillerin korunduğuna dikkat çekti. Derya Yıldırım konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Ceylan Önkol’un öldürülmesi olayının hemen akabinde ailenin derneğimizden hukuki destek talep etmesi sonrasında başlatılan soruşturmaya dâhil olduk. Savcılık makamı tarafından başlatılan soruşturmanın hızlı ve adil bir şekilde yürümesi için gerek aile bireyleri gerekse ailenin vekilleri ellerinden gelen tüm çabayı gösterdi. Savcılık olayın ilk gerçekleştiği andan itibaren Ceylan’ın ölümüne karakoldan atılan havan mermisinin değil, yere gömülü bulunan mayına Ceylan’ın elindeki demir cisim ile vurması sonucunda gerçekleştiğini iddia etmiştir. Ancak bu iddia gerek otopsi raporu ile gerekse de olay yerinin fiziki durumu ile çelişmektedir.

“Dosya takipsizlikle sonuçlandı”

Ceylan’ın yapılan otopsi işleminde ellerinde ve bacaklarında herhangi bir tahribat olmadığı tespit edilmiştir. Olay yerinde bir patlamanın meydana gelmesi halinde Ceylan’ın vücudunun tüm kısımlarının tahrip olması gerekirdi. Yine olay yerinde yapılan incelemede patlamadan kaynaklı herhangi bir çukur olmadığı, Ceylan’ın elinde bulunan demir çubuğunda sağlam olduğu tespit edilmiştir. Tüm bu gerçeklere rağmen savcılık makamı dosya hakkında takipsizlik kararı verdi. Bu karara karşı yapılan itirazlar ve AİHM başvurusu da sonuçsuz kalınca Ceylan’ın ölümünden sorumlu bulunan kamu görevlileri cezasız bırakıldı.”

“İçişleri Bakanlığı yüzde 90 kusurlu bulundu”

Ceylan’ın ölümüne ilişkin Diyarbakır 2'nci İdare Mahkemesi’ne 100 bin TL maddi, 150 bin TL manevi tazminat davası açıldı ve mahkeme Ceylan’ın ailesine 28 bin 208 lira 85 kuruş maddi tazminat ödenmesine karar verip, manevi tazminatın ödenmesini ise reddetti. Alınan bu kararı değerlendiren Derya Yıldırım, “Ceylan’ın ölümü nedeniyle anne ve babasının uğramış olduğu maddi, manevi zararların tazmini davasında İçişleri Bakanlığı ölüm olayından dolayı yüzde 90 kusurlu bulunmuştur. Bu husus bile başlı başına Ceylan’ın ölümünden kamu görevlilerinin sorumlu olduğunu ve bu sorumlular hakkında açılacak kamu davası sonucunda cezalandırılmaları gerektiği ortaya koymaktadır” diye konuştu.  

“Çatışmalı süreç en çok çocukları etkiliyor”

Bölgede 40 yıldır yaşanan çatışmalı süreç nedeniyle binlerce insanın yaşamını yitirdiğini belirten Derya Yıldırım, bu çatışmalı ortamdan en çok etkilenen kesimin ise çocuklar olduğuna yer verdi. Yaşanan bu ölümlerin önlenmesinin en kesin ve sağlıklı yolunun çatışmalı sürecin sona ermesi olduğuna değinen Derya Yıldırım şunları söyledi: “Çatışmalı ortamdan en çok etkilenen gruplar arasında bulunan bölgede yaşayan çocuklar da ateşli silah yaralanması, zırhlı araç çarpması veya yaşanılan bir patlama ile yaşam haklarını kaybediyorlar. Ancak bu süreç devam ettiği sırada yaşanan ölüm olaylarına ilişkin başlatılan soruşturmaların adil ve hukuk kurallarına bağlı bir şekilde yürütülmesi de yaşam hakkı ihlallerini azaltacaktır. Yargı makamları önlerine gelen dosyalarda şüpheliler ile mağdurların kimliklerinden, statülerinden ve temsil ettikleri unvanlarından bağımsız etkilenmemeli, hukuk neyi emrediyorsa onu uygulamalıdırlar.”

“Cezasızlık yeni ihlalleri ortaya çıkarıyor”

Bölgede yaşanan hak ihlallerine dikkat çeken Derya Yıldırım, “Bölgede yaşanılan ihlallerin failleri olarak karşımıza çıkan kamu görevlileri hakkında zar zor da olsa başlatılan yargısal süreçlerin maalesef ki belirttiğimiz şeklin dışında, tamamen kamu görevlisinin korunması ve fiilinin karşılığı olan cezayı almaması üzerine kurgulanmaktadır. Çatışmalı süreçte yaşam hakkı başta olmak üzere birçok hakkı ihlal edilen binlerce yurttaş varken bu ihlalleri gerçekleştiren kamu görevlilerinden çok azı işledikleri fiiller nedeniyle cezalandırılmıştır. Yargının içinde bulunduğu bu cezasızlık uygulaması kamu görevlilerini cesaretlendirmekte ve yeni ihlallerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.”