TJA Davası’nda gizli tanık ifadeleri çürütüldü
TJA Davası’nın 2’nci gününde görülen duruşmasında kadınlar, haklarındaki gizli tanık iddialarını çürüttükleri savunmalarında, beraat talebinde bulundu.
Ankara- Ankara merkezli 30 Kasım 2022’de başlatılan bir soruşturma kapsamında 2 Aralık 2022’de tutuklanarak Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri Gülistan Dehşet, Didar Çeşme, Bedia Akkaya, Figen Aras Kaplan, Hatice Güngör, Hülya Kınağu, Figen Ekti, Mekiye Ormancı ve Amine Demir Çoban, Zeynep Boğa, ile adli kontrol tedbiri ile tutuksuz yargılanan Besile Narin, Meral Şimşek, Zekiye Güler, Hülya Taşar, Yeliz Ayyıldız Kıyak, Dilan Akpolat, Aysel Ceylan, Hazal Aras ve Beritan Can Yaşa ile ev hapsi cezası verilen Tamcihan Çelebi, Merve Tekin Demirel ve Sultan Esen hakkında “örgüte üye olma” ve “örgüt kurma veya yönetme” iddiasıyla yargılandıkları davanın ilk duruşması ikinci gününde Ankara 25’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam ediyor.
Savunmalarla devam eden duruşma verilen aranın ardından yeniden başlamadan önce tutsak kadınlardan Figen Ekti, sağlık sorunlarından dolayı baygınlık geçirdi. Dışarıdan tuzlu ayran getirilmesi, jandarma ekipleri tarafından kabul edilmezken avukatlar duruma tepki gösterdi. Avukatlar, “İnsani bir durum var, nasıl kabul etmiyorsunuz” sözleri üzerine jandarma ekibinden biri, “Heyete sorulmadan almıyoruz” cevabı üzerine avukatlar bir kez daha tepki gösterdi. Heyetin duruşma salonuna gelmesiyle beraber Figen Ekti’ye ayran verildi.
Yaşanan kısa gerginliğin ardından duruşma, Amed’den SEGBİS ile bağlanan kadınların savunmalarıyla sürdü.
Adli kontrol taleplerin kaldırılması talebi
SEGBİS ile bağlanan Besile Narin, gizli tanık Ulaş’ın beyanlarını reddederek savunmasına başladı. Besile Narin, gizli tanık Ulaş’ın, eşi hakkında Hani’de belediye başkanlığı yaptığını söylediğini ama eşinin Hani’de hiçbir zaman belediye başkanlığı yapmadığını belirterek, hakkındaki iddiaları reddetti. Besile Narin, adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını talep etti.
Ardından SEGBİS ile bağlanan Hatice Yaman ise, Sêrt’te bir davasının yıllardır sürdüğünü, bu dosyanın davayla birleştirilmesine, dosyanın aynı içeriklere sahip olduğunu paylaştı. Hatice Yaman, emniyette verdiği beyanlarını yineledi.
‘200 TL bal parası göndermişim o bile suç’
Ev hapsinde olan ve duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Sultan Esen de gizli tanık Ulaş’ın iftira attığını kaydetti. Sultan, illegal bir şekilde yurt dışına giriş ve çıkışların olmadığını söyledi. Babasından kalan arsa olduğunu, onu satıp, üzerine kredi çekerek, kendisine bir ev aldığını paylaşan Sultan, “Benim hiçbir şeyim yokmuş gibi beyanlarda bulunmuş. Banka hesabım var, abim yurt dışında ve her ay bana düzenli para gönderiyor. Emlakçıya ev için para gönderdim onu bile suç olarak göstermişler. Van’da bal istemişim 200 TL bal parası göndermişim o bile suç. Ben Diyarbakır’da oturuyorum, evimin yanında DBP partisi var, merkezi bir yerdeyim elbet sinyaller olacak. Yoğun bir tedavi süreci geçiriyorum, bir yıldır ev hapsindeyim ayağımda kelepçe ile duruşmaya gelmeme bile, ‘nereye gidiyorsun dilekçe getir bize o zaman duruşmaya gidiyorsan diyorlar’ bu nasıl bir adalet” sözlerini kullandı.
Sultan Esen son olarak, kemoterapi aldığını ve ev hapsinin kendisini zorladığını dile getirerek, ev hapsinin kaldırılmasını talep etti.
SEGBİS ile duruşmaya bağlanan Zekiye Güler ise, katıldığı kadın eylemlerinden kaynaklı gözaltına alındığını ve buna ilişkin de ifadesini verdiğini belirtti. Zekiye, gizli tanık Ulaş’ın beyanlarını kabul etmediğini ekledi. Fakültede tedavi olduğunu, imza attığı yerle tedavi gördüğü yerin birbirinden uzak olduğunu ifade eden Zekiye, adli kontrol taleplerinin kaldırılmasını talep etti.
‘Kadına yönelik şiddete ilişkin çalışma yaptım’
Duruşma, tutuksuz yargılanan Beritan Can Yaş’ın savunmasıyla devam etti. 2005 tarihinde İstanbul’a taşındığını ve kadın derneklerinde çalışmaya başladığını, Kürt kimliğinden dolayı, kendisini en iyi ifade edebileceğini düşündüğü, kadın kotasından dolayı BDP’de çalışmaya başladığına dikkat çeken Beritan Can Yaşa şunları söyledi: “Ağrı, Kars ve Bitlis’te bir dönem çalıştım, burada bulunmamın sebebi kadına yönelik şiddete ilişkin çalışmalarımdır. 2011 yılında tutuklandım ve çalışmalarıma ara verdim. Cezaevi sürecinde siyasete kendimi iyi ifade edemediğimi sanatta ifade edebileceğimi düşünerek siyasi faaliyetlerimi bitirdim. 2013 tarihinde cezaevinde çıktım, birçok yerde çalıştım. 3 hukuk bürosunda sekreterlik yaptım bunlarda suç gibi iddianameye konulmuş. Doğubayazıt’ta hakkımda açılan bir dava var, 11 yıldır devam ediyor. Yurt dışı yasağım yok ve bu ülkeden gitmeyi düşünmüyorum. Ekonomik koşullardan dolayı İstanbul’dan Diyarbakır’a taşındım, o sırada Mersin Üniversitesi’ni kazandım ama Diyarbakır’da yaşamamdan dolayı kaydımı Batman Üniversitesi’ne aldım. Böyle bir yaşamım var. MASAK raporlarında, hesabıma hiç para girmemesi suçlama konusu. Para girse suç girmese suç, düzenli bir işte çalışmadığım için hesabıma düzenli bir para akışı olmadı, ama bunu da gizli olarak yapıyor denilmiş.”
176 kez görüştü denilen kişi bir yıl önce yaşamını yitirmiş
Dosyada kendisi hakkında, 2013-2014 tarihi arasında 176 kez biriyle sürekli konuştuğuna dair HTS kayıtlarının konulduğunu ama konuştuğu iddia edilen kişinin ise 2012 tarihinde yaşamını yitirdiğini öğrendiği söyleyen Beritan Can Yaşa, konuştuğu iddia edilen kişiyi tanımadığını ifade etti. Beritan Can Yaşa, “Aslında tam da bu örnek üzerinde bu dosyanın nasıl bir dosya olduğunu apaçık gösteriyor” sözleriyle dosyaya konulan delillere tepki gösterdi.
Yaptığı çalışmaların legal çalışmalar olduğunun altını çizen Beritan Can Yaşa, adli kontrol taleplerinin kaldırılmasını ve beraatını talep etti.
İki kere geldiği Ankara’da 247 baz verildi iddiası
Duruşmada hazır bulunan tutuksuz yargılanan Hülya Taşar, BDP sürecinde kadın meclisinde yer aldığını belirtti. Hülya Taşar, gizli tanık Ulaş’ı tanımadığını kaydederek, tanığın söylediği ‘2015 tarihinde Kandil’deydi’ beyanlarına karşılık, 2015 tarihinde cezaevinde olduğuna dikkat çekti. Gizli tanığın beyanlarını çürüten Hülya, “Kadına yönelik taciz, tecavüze karşı mücadele ettim. Bu çalışmaların hepsi basın önünde yapılan çalışmalardı. Baz verilerinde 247 kere Ankara’da baz verildi söyleniliyor. Ankara’ya yıllar önce ilk gelişim vardı ve ikinci gelişim ise gözaltına alındığım sırasında oldu. Nasıl olur da, Ankara’dan bu kadar baz var denilebiliyor anlamadım” diyen Hülya, adli kontrol taleplerinin kaldırılması ve duruşmalardan veraset tutulma talebinde bulundu.
‘Okuma yazma bilmiyorum ama eğitim veriyorum’
Hülya Taşar’ın ardından tutuksuz yargılanan ve duruşmada hazır bulunan Tamcihan Çelebi söz aldı. Gizli tanık Ulaş’ın beyanlarını kabul etmediğini söyleyen Tamcihan Çelebi, “Bu gizli tanık Ulaş nasıl bir Ulaş’mış ki herkese ulaşmış” diyerek, yaşadığı aile sorunlarından dolayı HDP’ye gittiğini ve çocuklarını kaçıran eski eşinden alınması için kendisine yardımcı olunması talebinde bulunduğunu ifade etti. Tamcihan Çelebi, “Bir siyasi partiyle bir üyeliğim yok, çalışmalarında dahi yer almadım. Tanığa göre ben güya örgütün kadrosuymuşum da Xakurke’de görmüş beni ya ben sadece çocuklarım için HDP’ye gittim onun dışında hiçbir yere gittiğim yok. Çocuklarımın bana verilmesi için HDP’ye gitmemin sebebi, kadın yoğunluklu beni anlarlar diye gittim. Ama gelin görün ki HDP’ye gittim diye yöneticilik ile suçlanıyorum ya bunun neresinde adalet var. Merdan Rüştüovalıoğlu Diyarbakır’da eğitim verdi demiş, benim okuma yazmam bile yok, nasıl eğitim verebilirim. ‘HDP’ye selam verdik diye terörist ve yönetici mi olduk?’ diye sordu. Tamcihan, ev hapsinin kaldırılması talebinde bulundu.
Son olarak tutuksuz yargılanan ve duruşmada hazır bulunan Yeliz Ayyıldız Kıyak söz aldı. Yeliz Ayyıldız Kıyak, hakkındaki iddiaları reddederek, beraatını talep etti.
Kadınların savunmalarının ardından avukat beyanlarına geçildi.