Fatima El-Hac: Beyrut’ta cezasızlık erkek şiddetini artıyor

Beyrut’ta aile içi şiddetin arttığını belirten avukat Fatima El-Hac, mahkeme ve gizli odalarda onlarca adaleti bekleyen kadın davalarının olduğuna dikkat çekerek, fail erkeklerin genellikle cezasız bırakıldığına işaret etti.

CAROLİNE BAZZİ

Beyrut - Ataerkil zihniyetli toplumlarda kadın katliamlarında genelde kadının ne yaptığı sorgulanır. Bu yaklaşımda failin suçunu hafifletme bahanelerini ortaya çıkarır ve suçu mağdurun üzerine atar. 2 Mart’ta Besma Abbas ve üç kızı Manal, Rima ve Tala da Lübnan’ın güneyindeki Ensar beldesinde kaybedildi. Hakim Ghada Ebu Alwan, gerçeğe ulaşmadan, delil aramadan ve fail hakkında şüphe uyandıran çelişkiler arasında bağlantı kurmadan soruşturmayı kapattı. İki kez soruşturulmasına rağmen katliamın gerekçesi olarak ta annenin Zekeriya Safawi’den boşanmasına bağlanıldı. Ancak daha sonra kız kardeşlerden Tala’ya “aşık” olduğu iddia edilen Husên Feyad’ın, Hesen El-Gennaş ile birlikte anne ile üç kızını katlettiği ortaya çıktı. Herkes bu dosyada adaletin sağlanmasını, faillerin cezalandırılmasını ve yargının kadına yönelik şiddetle ilgili diğer davalar gibi, bu davayı takip etme konusunda isteksiz kalmamasını istiyor.

“Yüzlerce kadın savcılığa şikayette bulundu”

Kadına yönelik şiddet vakalarında adaletin geç işlenmesi ile ilgili konuşan Kefa Derneği Destek Dairesi avukatı Fatima El-Hac, “2014 yılında kadın ve ailenin diğer üyelerinin korunması için Aile İçi Şiddet Yasası çıkarıldı. Şiddet gören kadın ve ailenin diğer bireyleri acil bir şekilde yargıya başvurabiliyor. Bu yasa kadına karşı işlenen suçlarda cezayı artırıyor” dedi. Fatima El-Hac, 2014'ten bugüne kadar aile içi şiddete maruz kalan yüzlerce kadının savcılığa şikayette bulunduğuna dikkat çekti.

“Dosyalar tozlu raflarda kalıyor”

Şikayetlerin Aile İçi Şiddet Yasası’na dayandığı için normalde cezanın daha da artırılması gerektiğini kaydeden Fatima El-Hac, “Bu anlamda adalet ve kararlara ihtiyacımız var. Kadınlar polis müdürlüğüne şikayette bulunuyor ve burada soruşturma yapılıyor. Daha sonra dosya savcılığa gidiyor. Ancak yaptığımız izlenime göre bu şikayetlerin büyük bir kısmı tozlu raflarda kalıyor. Ceza Kanunu'nun 555’inci maddesi istismar cezasını artırıyor. Ancak savcı dosyayı kapatıyor. Eğer savcı, aile suçunu iddia ederse de dava yıllarca sürüyor” şeklinde konuştu.

“Adalet sağlanmıyor”

Korona sürecinde kadın ve çocuklara yönelik aile içinde şiddetin arttığına işaret eden Fatima El-Hac, “2022 yılına ciddi bir ekonomik çöküşle geldik. Şu anda elektrik kesintisi nedeniyle adalet sarayları karanlık. Yine hakim ve avukatların geri çekilmesine tanık oluyoruz. Bütün bu faktörler adaletin sağlanmasını engelliyor” ifadelerini kullandı.

“Kadın davaları kulak ardı ediliyor”

Yargının ve Cumhuriyet Savcılığının özellikle Basma Abbas ve kızları davasıyla nasıl ilgilendiğine ilişkin konuşan Fatima El-Hac, “Daha önce Nebatiye şehrinde işlenen bir suç ile Basma ve kızlarının davası birbirine benziyor. Fail Cumhuriyet Savcısına giderek karısının kaybolduğunu iddia ediyor. Hakim o sırada kaybolan Selam Mihemed'in eşinin ifadesinde çelişkiler yakaladı ve soruşturma başlattı. Bunun sonucunda adamın eşini katlettiği ve evin bahçesine gömdüğü ortaya çıktı. Ancak Basma Abbas davasında failin çelişkili ifadeleri olmasına rağmen serbest bırakıldı. Burada kadın davalarının kulak ardı edildiğini görüyoruz. Bu kulak ardı etmeler kadın katliamlarının artmasına neden olacaktır” diye belirtti.

“Cezasızlık suçları arttırıyor”

Toplumun kadın cinayetlerini nasıl ele aldığına ilişkin Fatima El-Hac, “Kadın cinayetlerini meşrulaştıran bir toplumda yaşıyoruz ve yasalar çok esnek. Yasaların esnek olması kadın cinayetlerin artmasına neden oluyor. Kadın sorunları ancak medya ve kadın dernekleri tarafından gündeme getirildiğinde ciddiye alınıyor. Daha sonra adaletli kararlara ulaşıyoruz. Ancak mahkemelerde ve gizli odalarda kadınların adalet talep ettiği onlarca dava var. Cezasızlık suçların artmasına neden oluyor” ifadelerinde bulundu.