Fas’ta kayıt dışı evliliklerde kadın ve çocuklar haklarını kaybediyor

Fas’ta resmi nikah olmadan yapılan evliliklerin kadın ve çocukları yasal haklardan mahrum bıraktığını belirten Avukat Hasnaa Belbenar, reşit olmayan kız çocuklarının ve kadınların bu uygulamalardan korunması gerektiğini belirtti.

RAJA KHAYRAT

Fas- Ülkede bazı aileler, kızları 18 yaşına gelmeden evlendirmek için resmi nikah akdi yapmadan dini nikah kıyıyor. Aileler, kız çocukları 18 yaşına geldiğinde evliliğin tescil edileceğini düşünerek bu yola başvuruyor. Ancak birçok kadın, çocuklarıyla birlikte evliliği tescil ettiremediği için boşanmak zorunda kalıyor ve hem kendi hem de çocuklarının haklarını kaybediyor. Bazı erkekler, dini nikah kıyarak evliliğin resmi olarak tescil edileceğine söz veriyor.

Bu yöntem, özellikle ilk eşinin iznini alamayan erkekler tarafından ikinci evliliklerde de kullanılıyor. Ancak çocuklar söz konusu olduğunda, söz verilen tescil gerçekleşmeyebiliyor ve kadınlar, geleceği belirsiz, çocuklarından sorumlu “bekar anne” durumuna düşebiliyor. Fas’ta kadın hakları savunucuları, 18 yaş altındaki çocukların evliliğini onaylama yetkisi veren Aile Kanunu’nun 20. maddesinin kaldırılmasını istiyor. Kadın hakları savunucuları, bu uygulamanın hem yasal hem de toplumsal açıdan ciddi riskler taşıdığına dikkat çekiyor.

Uzun ve zorlu bir mücadele

Kadın, evliliğini resmi bir sözleşmeyle kanıtlamak ve tescil ettirmek için yasal yollara başvurmak zorunda kalıyor. Bu süreç, kayıt dışı nikah törenine katılan tanıkların çağrılması ve delillerin sunulmasını gerektiren uzun ve zorlu bir mücadele anlamına geliyor. Aile Kanunu’nun 16. maddesi, evliliğin kanıtlanmasının temel yolunun resmi sözleşme olduğunu belirtse de taraflar arasındaki evlilik ilişkisinin varlığını gösterecek deliller ve tanıklar mevcutsa bazı istisnalara da izin veriyor.

Çocuklarının kimliği bile olamadı

İsmini paylaşmak istemeyen Faslı bir kadının yaşadığı örnek, karşı karşıya kaldığı adaletsizliği açıkça gözler önüne seriyor. Fas’ın orta kesimlerindeki Khênifra bölgesinin eteklerinde yaşayan kadın, üç yıl önce çilek toplamak için İspanya’ya gitmek zorunda kaldığını belirterek, “Khênifra’daki evimizi, on beş yaşındaki kızımı, sekiz ve iki yaşındaki iki oğlumu ve yaşlı büyükannelerini geride bıraktım. Eşim, evliliğimizi tescil ettireceğine söz vermişti. Evliliğimiz, Fas Aile Kanunu’nun 16. maddesi gereği, yalnızca dini törenle yapılan evliliklerin resmi olarak kayda geçirilebildiği bir dönemde oldu. Böylece çocuklarımızın nüfus kaydını yapabiliyor ve yasal haklarını alabiliyorduk. Ama o beni terk etti, hiçbir şey söylemeden kayboldu. Beni ve çocuklarımı, geçimimizi sağlayacak kimsesiz bıraktı, çocuklarımın yasal kimliği bile yoktu. Hayalim istikrarlı bir yaşamdı ama gerçekte sefalet ve umutsuzluk içinde kaldık. En büyük kızım, benim uzakta olduğum zamanlarda iki küçük kardeşine ve büyükannesine bakmak için okulu bırakmak zorunda kaldı” dedi.

‘Birçok evlilik hala kayıt altında değil’

Marakeş Barosu’ndan Avukat Hasnaa Belbenar, Fas’ta resmi belge olmadan gerçekleştirilen kayıt dışı evliliklerin, birçok kadın ve çocuğu mağdur ettiğine dikkat çekti. Resmi olarak tanınmayan bu birlikteliklerin, kadın ve çocukları yasal haklardan mahrum bıraktığını ve ciddi riskler doğurduğunu söyleyen Hasnaa Belbenar, “Fas hükümeti, çeşitli nedenlerle evliliklerini resmi olarak tescil edemeyenler için 2004 yılında bir düzenleme yaptı ve evliliklerin tescil edilmesine imkan tanıdı. Bu süreyi önce beş yıl, ardından ikinci beş yıl ve üçüncü beş yıl olarak uzattı. Buna rağmen birçok evlilik hala kayıt altına alınamadı. Aile Kanunu’nun 16. maddesi, evlilik sözleşmesini evliliğin ispatı için kabul edilen belge olarak belirliyor. Eğer sözleşmenin tescilini engelleyen zorlayıcı sebepler varsa, mahkeme evlilik davasını değerlendirirken diğer tüm ispat yollarını da göz önünde bulundurabiliyor” diye kaydetti.

‘Evlilik kaydı reddedildi’

Yasanın Marakeş Aile Mahkemesi'nde, kayıt süresi sona erdikten sonra evlilikten çocuk olması koşuluyla uygulanmaya devam ettiğini belirten Hasnaa Belbenar, “Ama ne yazık ki, çocuklar olduğu halde Yüksek Yargı Kurulu’nun talimatlarıyla birçok kez evlilik kaydı reddedildi. Bu süreç, Yargıtay’ın bana gelen bir davaya cevap verdiği 2023 yılına kadar yıllarca sürdü. Mahkeme, davadaki eşlerin evlilikte karşılıklı rıza gösterdiklerini ve sözleşmeyi birlikte kabul ettiklerini onayladı. Mahkemeye ayrıca 2021 yılında gerçekleşen ve aile ile yakınlarının da katıldığı törenin fotoğrafları gösterildi. Ancak idari belgeler, evliliğin resmi olarak tescil edilmesini engelledi. Bu durum, mahkemenin çiftin sunduğu delillere (tanıklar ve tören fotoğrafları) dayanarak tescil talebini kabul etmesine yol açtı. O günden beri Aile Mahkemeleri, kadınların onurunu ve çocukların haklarını korumak için bu prosedüre başvurmaya başladı” dedi.

Evliliği doğrulamak için tanık gerekli

Marakeş’in doğusundaki Demnat bölgesinde yaşayan bir kadın, beş yıl önce henüz reşit değilken, ailesinin baskısıyla evlenmek zorunda kaldı. Şu anda beş yaşında bir çocuğu olan kadın, eşinin on sekiz yaşına geldiğinde evliliğini yasallaştıracağına dair verdiği söze güvenmişti. Ancak çocuk, nüfus kayıtlarına işlenmediği için şu an okula gidemiyor. Üstelik eşi, İtalya’ya yasadışı yollarla göç etmiş durumda. Bu durum, çocuğun babalığını kabul ettirmeyi ve evliliği resmi olarak tescil ettirmeyi neredeyse imkansız hale getiriyor. Hasnaa Belbenar, eşlerin yurtdışında olduğu bu gibi durumlarda, katılamamaları nedeniyle babalık kabulü ve evlilik kaydı işlemlerini başlatmak üzere aile mahkemesinde dava açması için başka birini yetkilendirmek üzere Fas Konsolosluğu’na gidebileceklerini belirtti. Hasnaa Belbenar, “Ancak, göçmen belgesizse, idari işlemleri tamamlayamıyorlar. Benzer birçok davada, eşin çocukları nüfus siciline kaydettirmek için babalık beyanı sunması gerekiyor. Evliliğini resmi olarak tescil ettirmek isterse, evlilik sözleşmesi yalnızca tescil tarihinden itibaren geçerlidir ve geriye dönük bir etkisi yoktur. Bu, evliliğin sözleşmenin yazıldığı andan itibaren başladığı anlamına gelir, daha önce değil. Evliliğin ispatının, delil sunmayı ve nikah törenine katılan tanıkları getirmeyi gerektiriyor. Hatta çeyiz, miktarı ve her iki tarafın teklif ve kabulünün teyidi hakkında sorular sorulabilir. Tanıklar, evlilik doğrulama davalarında temel bir gerekliliktir” şeklinde konuştu.

‘Kayıt dışı evliliklerden korunulması gerekiyor’

Fas’ta Aile Hukuku’na göre, veli ve adil bir şahit olmadan yapılan her evliliğin kayıt dışı olarak kabul edildiğini dile getiren Hasnaa Belbenar, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ama bazıları, özellikle Aile Hukuku’nun 400. maddesi sayesinde, yargısal yorum yoluyla çözüm bulmaya çalışıyor. Bu madde, yasal olarak tescil edilmemiş evliliklerde şahitlerin bulunmasını esas alıyor ve Maliki mezhebine geri dönüşün kapısını açıyor. Bu sayede, resmi olarak tescil edilemeyen birçok evlilik yasallaştırılabiliyor. Fas, evliliklerini tescil ettiremeyenler için on beş yıl boyunca bu kapıyı açtı ve bu dönemde gerçekleşen evlilikler mahkemeler tarafından herhangi bir engel olmadan kabul edildi. Ancak daha sonra gerçekleşen evlilikler, tescil süresinin dolması nedeniyle zorluklarla karşılaşıyor ve bu durum pek çok soruna yol açıyor. Kadınların, özellikle de reşit olmayan kız çocuklarının kayıt dışı evliliklerden korunması gerekiyor. Aksi durumda özellikle çocuklar söz konusu olduğunda sayısız sorunla dolu bir döngüye dönüşüyor.”