Eren Keskin: 1915’ten bugüne gözaltında kaybetme politikası devam ediyor

Türkiye’de ve özellikle Kürtlerin yaşadığı bölgelerde 1990’lı yıllardan bugüne kadar yüzlerce insanın “zorla kaybedildiği” belirtiliyor. Zorla kaybedilmeler ile ilgili çok sayıda dosya var ancak bu dosyalarla ilgili hiçbir delil değerlendirilmediği gibi, dosyalar yıllardır savcıların tozlu raflarında bekletiliyor ve sonunda da “zaman aşımı” denilerek, düşürülüyor. Aileler yıllardır kayıplar bulunsun diye, failler cezalandırılsın diye mücadele yürütürken, İnsan Hakları Derneği (İHD) de 17-31 Mayıs tarihlerini “Kayıp Haftası” olarak belirledi. “1915’ten bugüne gözaltında kaybetme politikası devam ediyor” diyen İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, kaybetme politikalarının cezasızlıkla kendini gösterdiğini söyledi.

Türkiye’de ve özellikle Kürtlerin yaşadığı bölgelerde 1990’lı yıllardan bugüne kadar yüzlerce insanın “zorla kaybedildiği” belirtiliyor. Zorla kaybedilmeler ile ilgili çok sayıda dosya var ancak bu dosyalarla ilgili hiçbir delil değerlendirilmediği gibi, dosyalar yıllardır savcıların tozlu raflarında bekletiliyor ve sonunda da “zaman aşımı” denilerek, düşürülüyor. Aileler yıllardır kayıplar bulunsun diye, failler cezalandırılsın diye mücadele yürütürken, İnsan Hakları Derneği (İHD) de 17-31 Mayıs tarihlerini “Kayıp Haftası” olarak belirledi.  “1915’ten bugüne gözaltında kaybetme politikası devam ediyor” diyen İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, kaybetme politikalarının cezasızlıkla kendini gösterdiğini söyledi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed - Kürt halkının varlık mücadelesinin büyüdüğü 1990’lı yıllar aynı zamanda gözaltında kaybetme, faili meçhul cinayetler, köy yakmalar, baskı ve işkencenin yoğun olarak gerçekleştiği yıllar oldu. Faili meçhul cinayetlerin en yoğun yaşandığı 1989-1999 yılları arasında toplam bin 964 faili meçhul cinayet işlendiği biliniyor. İnsan Hakları Derneği (İHD), 1995’ten itibaren her yıl 17-31 Mayıs tarihleri arasındaki dönemi “Kayıplar Haftası” olarak anıyor.  “Kayıplar” sorununu her yıl gündeme getirmek, kayıpların soruşturulmasını ve sorumluların bulunarak yargı önüne çıkarılmasını sağlamak amacıyla oluşturulan bu haftada kayıplar gündeme geliyor. 
“Gözaltında kaybetmeler bir devlet politikası”
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Türkiye’nin kayıplarla ilgili politikasının her dönem tekerrür ettiğini, kaybetmelerin de cezasızlık ile kendini gösterdiğini ifade etti. Yaşadığımız coğrafyada gözaltında kaybetmelerin bir devlet politikası olarak varlığını devam ettirdiğini belirten Eren Keskin, sorunu bugünlerden değil 1915’li yıllardan ele almak gerektiğini söyledi. İttihat ve terakki döneminden bu yana muhaliflere yönelik gözaltında kaybetmenin bir politika olarak devam ettirildiğini hatırlatan Eren Keskin, Türkiye’nin halen aynı politika ile yoluna devam ettiğini ifade etti. 
“Dosyalar 20 yıldır savcıların raflarında duruyor” 
İnsan hakları savunucuları olarak gözaltında kaybetme olaylarına en yoğun olarak 90’lı yıllarda karşılaştıklarını kaydeden Eren Keskin, “O dönem Kürt sorununun çok yakıcı bir biçimde ortaya çıktığı bir dönemdi. Devlet güçleri merkezi karar doğrultusunda gözaltında kaybetme olaylarını başlattılar. Benim de avukat olarak izlediğim birçok kayıp dosyası var. Bunların hepsinde aynı şeyleri görüyoruz. Maalesef ki savcılıklar hiçbir delili değerlendirmiyor. Hiçbir aşamada gereken araştırmaları yapmıyor. Bu dosyalar 20 yıldır savcıların raflarında duruyor ve en sonda da zaman aşımından düşük kararı veriliyor.” 
“Sözleşme imzalansaydı dosyalara zaman aşımı kararı verilemezdi” 
Türkiye’nin kayıp vakalarını sadece zaman aşımı vermek için hatırladığını söyleyen Eren Keskin, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye Cumhuriyeti bu nedenle kayıpların bir devlet politikası olması sebebiyle Birleşmiş Milletler Zorla Kaybetmelere Karşı Sözleşmeyi imzalamak istemedi. Çünkü bu sözleşme bu olayları insanlığa karşı suç olarak görüyor ve zaman aşımını kabul etmiyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti birleşmiş milletler sözleşmesini imzalamış olsaydı dosyalarda zaman aşımı kararları verilemezdi. Türkiye’de yargı maalesef gözaltında kaybetme olaylarında insan öldürme fiilinin zaman aşımını uyguluyor ve 20 yıl geçtikten sonra bütün dosyaları kapatıyor.” 
“Kaybetme politikası cezasızlıkla kendini gösteriyor”
 “Günümüzde de kaybetme bir devlet politikası olarak varlığını devam ettiriyor” diyen Eren Keskin, “AKP, ilk dönem 90’ların bir beyaz Toroslar dönemi olduğunu ve bu sürecin biteceğini iddia ederek iktidara geldi. Hatta 2010 yılına o dönem başbakan olan Erdoğan kayıp yakınları ile bir toplantı yaptı. Cemil Kırbayır’ın annesi olan Berfo Ana’ya çok yakınlık göstererek bu olayların üzerine gideceklerini söyledi. Cemil Kırbayır dosyası ile ilgili o dönem mecliste İnsan Hakları Komisyonu bu olayı inceledi. Meclis o dönemde görev yapan devlet yetkililerini de dinledikten sonra Cemil Kırbayır’ın gözaltında işkence ile öldürüldüğüne dair bir raporu yayınladı. Buna rağmen Cemil Kırbayır dosyasına takipsizlik kararı tekrar verilmek üzere. ‘Devlette devamlılık esastır’ anlayışı kendini devam ettiriyor” diyerek, kaybetme politikasının da cezasızlıkla kendini gösterdiğini kaydetti.