Danıştay’da bir kez daha İstanbul Sözleşmesi’nin hukuksuz feshi anlatıldı

İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine dair Danıştay’da görülen duruşmada avukatlar, Cumhurbaşkanı’nın Sözleşme’nin uygulamasından sorumlu olduğunu feshedilmesine dair sorumluluğu olmadığını bir kez daha anlattı.

Haber Merkezi- Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nden Mart 2021’de hukuksuz ve siyasi bir kararla çıkılmasına ilişkin Danıştay’da açılan davaların duruşmaları için bugün bir kez daha Danıştay’daydı. Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadının İnsan Hakları Derneği ile Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın Danıştay'a açtığı iptal davası Danıştay 10'uncu Daire'de görüldü.

Duruşma öncesi Danıştay önünde açıklama

Duruşmaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) milletvekilleri, kadın örgütleri, dernekleri, avukatlar ve çok sayıda avukat katıldı. Duruşma öncesi kadınlar Danıştay önünde açıklama yaptı. Açıklamada konuşan Avukat Hülya Gülbahar, sözleşmeden çekilmeyeceklerini belirterek, tüm hukuk yollarını deneyeceklerini vurguladı.

Avukat Ece Güner: Anayasa bir kararnameyle daraltılamaz

Açıklamanın ardından kadınlar duruşma salonuna geçti. Duruşmada, mahkeme heyeti her dernekten bir kişiye söz hakkı verileceğini belirtti. Duruşmada konuşan Avukat Ece Güner, 2,5 yıldır dilekçelerin sürdüğünü, Cumhurbaşkanı kararıyla hukuka aykırı bir şekilde Sözleşme’den geri çekildiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Cumhurbaşkanı kararının 3’üncü maddesi anayasaya aykırı olarak kabul edilmemiştir. Bu kararnameyi geçerli saysak dahi kararın 3’üncü maddesi Sözleşme’nin feshedilmesini kapsamıyor. Anayasamız bir kararnameyle net bir şekilde daraltılamaz. Kararnamenin birinci fıkrası ve 3’üncü maddesini bu şekilde anlamalıyız. Eğer bu kararı kabul edersek, bir Cumhurbaşkanı kararı ile ülkemizin olduğu tüm sözleşmelerden geri çekilebilir. Bu kadar öngörüsüz olunabilir mi? Anayasamıza göre; tek başına bir kişi yürütmenin tasarrufu içerisinde olamaz.  İstanbul Sözleşmesi, kadını şiddetten koruma ve anayasamızın 104’üncü maddesi ile ilişkilidir. Anayasamızın açık hükümlüğüne baktığımızda Cumhurbaşkanı kararnamesiyle bu kapsama alınamaz.”

‘Bugün burada dur demezsek kadınlar daha korumasız olacak’

İstanbul Sözleşmesi gibi temel uluslararası sözleşmelerin Cumhurbaşkanı kararnamesine bağlı olmadığına dikkat çeken Ece Güner, “Bu Sözleşme kanunla onaylanmıştır. Bu Sözleşme kanunlarımızdan daha güçlüdür. Şiddet gören kadınlar için buradayız, Sözleşme’den vazgeçersek, 6284 Sayılı Kanun’u kaybedeceğiz, yoksulluk nafakası tartışılmaya başlanacak. Bugün burada buna ‘dur’ demeliyiz. Son 20 yılda 7 bin kadın öldürüldü. Anayasa Mahkemesi’nin kararları uygulanmadığı için ülkemiz her gün yoksullaşıyor. Bugün burada ‘dur’ demezsek, milletimiz daha da yoksullaşacak, kadınlar daha da korumasız olacak, hukuk devletinden daha da uzaklaşacak” dedi.

Avukat Gülsen Taner: Sözleşme toplumdaki şiddeti önle diyor

Daha sonra Adıyaman Barosu’ndan Avukat Gülsen Taner söz aldı. Heyetin tarihi bir görevi olduğuna işaret eden Gülsen Taner, “Sözleşme sadece kadınları koru demiyor, toplumdaki şiddeti önle diyor. Bu kararın vicdani tarafını dikkatinize sunmak istiyoruz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin Anayasanın 6’ncı, 7’nci, 13’üncü maddesine aykırı olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.

 Avukat Nagihan Bulut: Özel yaşama saygı ihlal ediliyor

Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği Avukat Nagihan Bulut, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme nedeninin ilk önce açıklanmadığını sonrasında ise İletişim Daire Başkanlığı’ndan nedene ilişkin açıklama yapıldığını hatırlattı. Nagihan Bulut şunları ifade etti:

“Bu açıklama ile eşcinsel vatandaşlar hukuki kararlardan yararlanma imkanlarını kaybediyor. AİHS’in 8’inci maddesinde düzenlenen özel yaşama saygıyı da ihlal ediyor. Bu açıklamayı görüyoruz, davayı açıyoruz, ‘böyle bir kararname olamaz’ diyoruz ama davalı savunmalarında böyle bir savunma olmadığını görüyoruz. Bu açıklamaya dayanılarak savunma yapılamayacağını ve hukuki olmayacağını biliyor. Hiçbir kanunda eşcinselliğin anormal olduğuna dair bir dava da yok. 6284 sayılı yasada ‘İstanbul Sözleşmesi görevini yapıyor’ deniliyor. 6284 sayılı yasa da bir aylık koruma tedbiri dahi zor alıyoruz. İkinci ay dahi alamıyoruz, ‘birinci ayda bir şey olmadı’ deniliyor.”

Kadına yönelik şiddetin cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığını vurgulayan Nagihan Bulut, İstanbul Sözleşmesi’nde var olan maddelerin uygulanmadığını, Sözleşme’nin boşluğunu dolduracak yasal mevzuata dair bir uygulama başlatılmayarak daha da geriye gidildiğini vurguladı.

‘İstanbul Sözleşmesi kararnameden üstündür’

Mahkeme heyetine, vereceği kararları gerekçelerini bildikleri için tartışacaklarını söyleyen Nagihan Bulut, şunları kaydetti:

“Verdiğiniz kararlar ekonomik kararlarla ilgili bizim kararlarımızla bir illiyet bağı bulunmamakta. Kararınızda atıf yaptığınız sözleşmeler cumhurbaşkanının düzenlemesine açıkça aykırıdır. İstanbul Sözleşmesi ekonomik bir anlaşma değildir, bir insan hakları sözleşmesidir. Yaşam hakkı olmak üzere pek çok hakkı düzenleyen bir sözleşme. Sözleşme, kararnameden de üstündür. İstanbul Sözleşmesi Anayasanın 13’üncü maddesinin koruması altındadır. Daireniz tarafından bu hukuki tartışmalara gidilmesi, hukuka aykırıdır. Bu işlemin şekil yönünde sakat olduğunu biliyoruz, feshetme yetkisi Meclis’e tanınmış, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle feshedilemez. Cumhurbaşkanı bu sözleşmenin uygulamasından yetkili, feshedilmesinden değil.”

“Kadınları koruyan bir sözleşmeyi neden feshediyoruz?” diye soran Nagihan Bulut, LGBT+’ların da bu ülkenin bireyleri olduğunu ve hakları olduğunu söyledi. Nagihan Bulut, “AYM’nin kararlarının uygulanmadığı bir süreçten geçiyorken, Cumhurbaşkanlığı kararları gerekçe gösterilirken Bangolar yargılama etiğini hatırlatmak isterim” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Avukat Cemile Kızılkaya: İstanbul Sözleşmesi koruma sağlıyor

Urfa Barosu’ndan Avukat Şirin Cemile Kızılkaya, meslektaşlarının beyanlarına katıldıklarını belirterek, sadece Meclis’in İstanbul Sözleşmesi’ni feshetme hakkına sahip olduğunu söyledi. Şirin Cemile Kızılkaya, “Bu Sözleşme bize koruma sağlıyor. 6284 Sayılı Kanun’u uygulamakta çok zorlanıyoruz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Sözleşme’nin kaldırılması, ülkenin gerçeklerinden uzak olduğunu bir kez daha gösterdi. Koruma tedbiri alamadığımız için birçok kadın katledildi, propaganda lehine kaldırılan Sözleşme kadınların şemsiyesidir, biz bu şemsiyenin alınmasını istemiyoruz” şeklinde konuştu.