Bu ‘adalet’ çağrısının dünyada emsali yok!

14 Haziran 2018 tarihinde yapılacak genel seçimler öncesi AKP Milletvekilli İbrahim Halil Yıldız, akraba ve korumaları ile birlikte Şenyaşar ailesine ait dükkâna silahlı saldırıda bulundu. Olay günü dükkân dışında hastanede de yaşanan saldırının ardından Şenyaşar ailesinden üç kişi yaşamını yitirirken iki kişi ise ağır yaralandı. Aradan üç yıl geçmesine rağmen yapılan yargılamalar üstü kapalı ve gizlilik kararları alınarak yürütüldü. Çocuklarını ve eşini katleden İbrahim Halil Yıldız’ın yargı önüne çıkarılması için adalet talep eden Emine Şenyaşar’ın Urfa adliyesi önünde başlattığı nöbet devam ederken olayın hukuki süreci ve sonrasında yaşananları değerlendiren Avukat Sevda Çelik Özbingöl, Emine Şenyaşar’ın adalet çağrılarının dünyanın hiçbir yerinde emsali olmadığını söyledi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Riha- AKP Urfa Milletvekili iken yeniden aday olduğu 24 Haziran 2018 genel seçimlerinden 10 gün önce Urfa'nın Suruç ilçesi "Bir Milyoncular Çarşısı" esnafını “ziyaret eden” İbrahim Halil Yıldız, Şenyaşar ailesine ait işyerinde karşılık bulamayınca koruma ve yakınlarıyla birlikte silahlı saldırıda bulundu. 14 Haziran'da Şenyaşar ailesinin dükkânında “Size verecek oyumuz yok” sözlerini duyan İbrahim Halil Yıldız'ın koruma ve yakınları, Celal, Ferit, Mehmet ve Adil Şenyaşar'ın işlettiği dükkâna silahlarla saldırdı.  Saldırıda Celal ve Adil kardeşler yaşamını yitirirken diğer iki kardeş de yaralandı. Olayı öğrendikten sonra hastaneye giden baba Hacı Esvet Şenyaşar ise orada aynı kişiler tarafından uğradığı saldırı sonucu öldürüldü. Aradan geçen üç yılda katliamın asıl sorumluları halen yargı karşısına çıkarılmazken, faillerin bulunmasına dair adalet talebinde bulunan anne Emine Şenyaşar ise Urfa adliyesi önünde 299 nöbet tutuyor.

Yaralanan Fadıl Şenyaşar’a 37 yıl hapis cezası verildi

Üç kişinin yaşamını yitirdiği olay kamuoyunda büyük yankı uyandırırken olayla ilgili başlatılan soruşturmada ise uzun bir süre sadece Fadıl Şenyaşar tutuklu kaldı. Olaydan 15 ay sonra 17 Eylül 2019 tarihinde dosyanın sanıklarından Enver Yıldız, koruma ordusu ile geldiği Urfa Adliyesi'nde teslim oldu ve tutuklanarak cezaevine gönderildi. 18 ay sonra ise işyeri saldırısına dair iddianame hazırlandı. 2'si tutuklu 13 kişinin yargılandığı Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne nakledilen davanın 2 Nisan 2021 tarihindeki 7'nci duruşmasında karar çıktı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanılardan Fadıl Şenyaşar hakkında Mehmet Şah Yıldız'ı öldürme, Abdurrahman, Mustafa, Nihat, Süleyman ve Kenan Yıldız'ı öldürmeye teşebbüs, Engin Şimşek ve Ahmet Çetin'i yaralamak ve tabanca taşımaktan toplam 37 yıl 9 ay hapis cezası verdi.

Hastane görüntülerine gizlilik kararı verildi

Güvenlik gerekçesiyle Malatya’ya sevk edilen dosya burada saldırı anı ve hastanede yaşananlara dair görüntüler olmak üzere ikiye ayrıldı. Dükkânda yaşanan saldırı dosyasında karar verilirken, hastane görüntülerinin yer aldığı dosyaya verilen gizlilik kararı ise halen devam ediyor. Saldırıya uğramalarına rağmen avukatların yargılamalarda Şenyaşar ailesinin suçlu gibi gösterildiğini ifade ederken bu süreçte yapılan bütün itiraz ve başvurulara rağmen hastane dosyasına verilen gizlilik kararı kaldırılmadı.

Annenin ‘adalet’ talebine savcılar 12 soruşturma açarak yanıt verdi

Malatya’da yapılan yargılamanın ardından tepki gösteren anne Emine Şenyaşar, 9 Mart 2021 tarihinde Urfa Adliyesi önünde ‘Adalet Nöbeti’ başlattı. Yaz kış demeden çocuklarının faillerinin yakalanıp yargılanması için adliye önünde nöbet tutan Emine Şenyaşar oğlu Ferit Şenyaşar ile birlikte bu süre içerisinde birçok ağır fiziki müdahaleye maruz kaldı. Adalet yazılı kâğıtlarının elinden alındığı Emine Şenyaşar, yapılan müdahalelerin ikisinde fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. 300 güne yakındır nöbet eylemini gerçekleştiren Emine Şenyaşar bu süre zarfında birçok hastalığa da meydan okudu. Dudağında ve gözünde yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen adalet nöbetinden caymayan Emine Şenyaşar’ın talebi ise ne Adalet Bakanlığı ne de savcılar tarafından karşılık bulmadı. Kısa süre içerisinde bütün kesimlerin destek ziyaretinde bulunduğu Emine Şenyaşar hakkında bu süre zarfında 12 soruşturma açıldı. “Kamu çalışanına hakaret” suçlamasıyla açılan soruşturmalar nedeniyle Emine Şenyaşar 12 kez savcılığa çağrılarak ifade verdi.

Dosyada görüntüler saklanıyor

Katliamın ardından yürütülen dosyanın birçok yönü ise halen kamuoyundan gizleniyor. Savcılıkların gizlilik kararıyla yürüttüğü dosyada bir başsavcı ve savcı değişti. Dosyada katliamın ilk gününden bu yana yaşanan gelişmeleri Avukat Sevda Çelik Özbingöl ajansımıza değerlendirdi.

“Saldırı tesadüfi değil”

Aileye tesadüfi bir şekilde saldırı olmadığına dikkat çekerek sözlerine başlayan Sevda Çelik Özbingöl, saldırının seçim çalışmaları bahane edilerek yapıldığına yer verdi. Suruç’u “yerel çelişkilerin mevcut olmadığı ancak sisteme de muhalif olan bir coğrafya” olarak betimleyen Sevda Çelik Özbingöl, bundan kaynaklı ilçenin sistem tarafından hedef haline getirildiğini söyledi.

“Saldırıda kamu olanakları birileri tarafından kullanıldı”

Yaşanan saldırı sonucu üç kişinin çok vahim bir şekilde hayatını kaybettiğine değinen Sevda Çelik Özbingöl, yaşanan olayı adli bir vaka olarak ele almanın mümkün olmadığına yer verdi. Yargı süreci boyunca saldırıya uğrayan ailenin suçlu olarak göründüğüne dikkat çeken Sevda Çelik Özbingöl, başlatılan dosyanın kısa zaman içerisinde tefrik edildiğini söyledi. Dosyanın failleri görünmez kılacak şekilde açıldığını belirten Sevda Çelik Özbingöl, konuşmasının devamında şunlara yer verdi:

“Urfa’da saldırının gerçekleştiği Suruç Devlet Hastanesi’nin bütün kolluk birliği ve amirlerinin, saldırıyı gerçekleştiren vekilin de içerisinde bulunduğu ciddi kamu gücünün de olduğu biliniyor. Bu saldırıda kamu olanakları birileri tarafından kullanıldı. Saldırının durumu göz önüne alındığında biz basın aracılığıyla hayatını kaybeden mağdurların vücudundan farklı silahlardan çıkan 17 mermi çekirdeği olduğunu öğrendik. Dosya bizimle paylaşılmazken yine basına olay gününe ait aileyi suçlayacak şekilde parçalı görüntünler servis edildiğini gördük.”

“Fadıl Şenyaşar’a verilen cezaya itiraz ettik” 

Olay günü ve sonrasında yaşanan bütün aşamalara tek tek itiraz ettiklerini dile getiren Sevda Çelik Özbingöl, Fadıl Şenyaşar’ın ceza aldığı dosyanın ise İstinaf Mahkemesi’nde olduğunu hatırlattı. Olayın parçalanmış haliyle adaletin ortaya çıkmasının mümkün olmadığını ifade eden Sevda Çelik Özbingöl şunları söyledi:

“Bu da dosyayı ciddi bir noktaya taşıdı ve saldırıyı gerçekleştiren bir kişi tutuklandı. Burada üç kişinin hayatını kaybettiği yargılama sürecine ilişkin gizlilik kararı hala devam ediyor. Diğer dosya istinafta ve biz itirazlarımızı sunduk. Kararın da bozulacağını düşünüyoruz.”

“Adalet arayan bir anneye adalet sözü verememek ağır bir durum”

Son olarak Emine Şenyaşar’ın başlattığı ‘Adalet Nöbeti’ne değinen Sevda Çelik Özbingöl, ailenin adalete dair inancını kısmen kaybetmesiyle bu nöbete başladığını söyledi. Ailenin her şeye rağmen adalet talebi ve beklentisinden vazgeçmediklerini vurgulayan Sevda Çelik Özbingöl, “Biz dosyanın avukatları olarak açıkçası izahını yapamadığımız ve kendimizi çok eksik hissettiğimiz bir kısımdır. Adalet arayan mağdur bir anneye adalet sözü verememek yükünün ne kadar olduğunun izahını yapamıyoruz. Üzüntü ve mahcubiyetle karşıladığım bir durum bu” sözlerini kullandı.

“Dünyada karşılığı yok”

Ailenin nöbet sürecinde de yapılan bütün itirazlara rağmen dosyada ki gizlilik kararının kalkmadığını belirten Sevda Çelik Özbingöl, bu süreç içerisinde adalet arayan bir annenin yaktığı ağıtların karşısına iddianame olarak çıkarıldığına yer verdi. Bu arayışın sorumluların bulunmasını isteyen bir annenin omuzlarına bırakılamayacak kadar ağır bir adalet arayışı olduğuna dikkat çeken Sevda Çelik Özbingöl konuşmasına şu ifadelerle son verdi:

“Adalete olan inancımızın büyüyerek devam etmesi gerekiyor. Emine annenin nöbeti de böyle bir nöbet. Bize düşen de avukat olarak bu dosyada ki görev ve sorumluluklarımızı ısrarlı bir şekilde ileriye taşıyıp sürdürmek. 12 soruşturma var ve anne onlarca defa ifadeye çağrıldı. Resmi olarak yapılan işlemler dışında adliye önünde de çok müdahale ile karşılaştı. Müdahale edilmeyen günlerde de her gün polis gözetimi olması da aileye karşı uygulanan resmi müdahalenin ayrı bir göstergesidir. Biz içimiz kan ağlayarak izliyoruz. Ama bu adalet mücadelesinin ulaştığı noktanın bugüne kadar hiçbir emsali yok. Bu çağrının dünyada karşılığı yok.”