Bin 107 yıl ceza verilen tutuklunun eşi: Bu ceza dünyanın hiçbir yerinde yok
Kayseri’de 15 askerin yaşamını yitirdiği patlamanın sorumlusu olduğu iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklanan Kenan Çiçek’e yargılandığı davada toplamda bin 107 yıl hapis cezası verildi. Kayseri’de patlama yaşandığı an Diyarbakır’da olduklarına dikkat çeken Kenan Çiçek’in eşi Münevver Cesur Çiçek, parmakla sayamadıkları ceza nedeniyle iki çocuğunun babasız büyüdüğünü söyledi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed- Kayseri’de 17 Aralık 2016'da yaşanan ve 15 askerin yaşamını yitirdiği patlamadan sorumlu tutulan Kenan Çiçek’e yargılandığı davada bin 107 yıl hapis cezası verildi. 20 Aralık 2016 tarihinde Amed’de kaldığı evine baskın yapıldıktan sonra gözaltına alınan ve 23 gün boyunca gözaltında tutulan Kenan Çiçek, tutuklu yargılandığı dava 2019 yılında sonuçlandı. “Saldırının planlayıcısı” olduğu iddiasıyla yargılanan Kenan Çiçek yapılan iki duruşmada da mahkemeye getirilmediği için savunma yapamadı.
Eşi benzeri görülmemiş bir ceza verildi
İki çocuk babası Kenan Çiçek’e Kayseri 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadan, 'devletin birliğini bozmak' suçundan 1 kez müebbet, 'kasten adam öldürmek' suçundan 15 kez ağırlaştırılmış müebbet, 'kasten adam öldürmeye teşebbüs' suçundan 54 kez 20 yıl, 'terör örgütü üyesi olmak' suçundan 9 yıl, 'tehlikeli madde taşımak' suçundan 18 yıl olmak üzere toplam bin 107 yıl hapis cezası verildi.
“Dünyanın hiçbir yerinde bu örnek yok”
Şuan Tekirdağ Kapalı Cezaevi’nde kalan Kenan Çiçek’in eşi Münevver Cesur Çiçek adalet çağrısında bulundu. Eşinin işlemediği bir suçtan dolayı yıllardır cezaevinde kaldığına ve aldığı cezanın dünyanın hiçbir yerinde görülmediğini belirten Münevver Cesur Çiçek, adaletin geleceği günleri dört gözle beklediklerini ifade etti.
“Gözaltında kaldığı 23 gün boyunca işkence gördü”
2016’nın Aralık ayında evlerine yapılan baskınla eşinin gözaltına alındığını söyleyen Münevver Cesur Çiçek, eşinin gözaltında kaldığı 23 gün boyunca işkenceye maruz bırakıldığını aktardı. Gözaltı sürecinden sonra eşini gördüğünde yaşadığı için şükür ettiğini ifade eden Münevver Cesur Çiçek o günlerde yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı: “O baskında bize etmedikleri hakaret kalmadı. Özellikle büyük kızım o baskının travmasını hala yaşıyor. 23 gün boyunca eylemi üstüne alması için baskı kurup işkence etmişler. Elektrik verilmiş, darp edilmiş hakarete maruz bırakılmış her şeyi yapmışlar. En sonda da ayaklarından tutup 5’nci kattan aşağı sarkıtıp öldürmeye çalışıyorlar. Eşim bu şekilde kabul etmiş. Mahkeme 2 defa duruşmayla görüldü bu iki duruşmada eşim bir kere bile kendini savunamadı mahkemeye getirilmedi.”
“Çocuklarım eksik büyüyor”
Eşine verilen bin 107 yıl hapis cezasının ne parmakla ne de yılla sayamadığına değinen Münevver Cesur Çiçek, eşinin işlemediği bir suç yüzünden cezaevinde tutulduğunu söyledi. Yaşadıkları baskılara ve eşine verilen cezaya rağmen umutlarının hala devam ettiğini dile getiren Münevver Cesur Çiçek, “Eğer bir gün barış gelirse her şey açığa çıkar. Görüşlerde çocuklarımızla birlikte yaşamadığımız şey kalmıyor. Hem tutuklular hem de tutuklu yakınları o süreç boyunca çok hakarete maruz bırakılıyor. İlk önce Nevşehir ardından Kırıkkale daha sonra da Tekirdağ cezaevine götürüldü. Bu süreç geçiyor ama zor geçiyor bizim için. Benim çocuklarımın babaları yanlarında değil. Eksik büyüyorlar. Çocuklar bile artık ne olup bittiğinin farkında. Sürekli babam ne zaman gelecek artık eve gelsin diyorlar. Sürekli babalarını istiyorlar” şeklinde konuştu.
“Umudumuzu yitirmedik”
Herhangi bir delil olmadan böyle bir ceza verilmesinin adalette yeri olmadığına dikkat çeken Münevver Cesur Çiçek, normal olarak bir insanın bu kadar sene cezaevinde kalmasının imkânsız olduğuna vurgu yaptı. Münevver Cesur Çiçek, konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Bir insanın böyle bir cezayı yatma şansı yok. Bir insan bir yaşına kadar yaşıyor. Ama ben eşimin arkasındayım onunla gurur duyuyorum. Üstüne atılan suçu da yapmadığını biliyorum. Her zaman cezaevlerine atılan biziz. Baskı altında olan biziz. Bir kardeşlikten bahsetmesinler. Bu politikalara son verene kadar biz direneceğiz. Tekirdağ 18 saatlik yol hiç gözümüze gelmez. Yeter ki onlar iyi olsun. Biz onların arkasından her yere gideriz.”