Berna Akkızal: Devlet hak savunucularına kendi uygulamalarının önüne taş koyan insanlar olarak bakıyor

Türkiye’de hak savunucuları daha fazla hedef haline geliyor. Sivil Alan Araştırmaları Derneği Koordinatörü Berna Akkızal, devletin hak savunucularını hedef olarak görmekten vazgeçmesi gerektiğini ifade ediyor.

ELİF AKGÜL

İstanbul -Türkiye’de hak ihlalleri arttıkça bu ihlallere karşı duranlar daha fazla hedef haline getiriliyor. Onlarca hak savunucusu Özgür Gündem Nöbetçi Eş Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katıldığı için, Gezi direnişine destek verdiği için ya da mesela Büyükada’da toplantı yaptığı için “terör örgütü üyeliği”, “terör örgütüne yardım”, “terör örgütü propagandası”, “darbe girişimi” ve “casusluk” gibi iddialarla yargılanıyor. Türkiye’deki baskı politikalarını konuştuğumuz Sivil Alan Araştırmaları Derneği Koordinatörü Berna Akkızal, bizatihi insan hakları savunucularının yaşadığı ihlallere dikkat çekti.

“Devlet bize kendi uygulamalarının önüne taş koyan insanlar olarak bakıyor” diyen Berna Akkızal, hükümetin imzacısı olduğu uluslararası anlaşmaların gereğini yerine getirerek hak savunucularını koruması gerektiğini vurguladı.

Yıllardır kadın hakları ve ifade özgürlüğü alanında savunuculuk yapan Berna Akkızal, Sivil Alan Araştırmaları Derneği’nin hem kurucusu hem de koordinatörü. Çalıştığı alanı “hak savunucuları açısından zor bir alan” olarak nitelendiren Berna Akkızal “Bir takım psikolojik baskılar altında yürütmek zorundayız işimizi. Hiçbir zaman iyi bir örnekle karşılaşmıyoruz, ya arkadaşlarımız tutuklanıyor, ya davaları oluyor onları takip ediyoruz” diye konuştu.

“Medya hak savunmanın bir suç olduğunu pompalıyor”

Dava izleme süreçlerinde hak ihlallerine uğradıklarını vurgulayan Berna Akkızal, “Mahkemeler aslında herkese açık olmasına rağmen duruşma salonlarının küçüklüğü gerekçe gösterilerek içeriye alınmıyoruz. Savunuculuk faaliyetlerimizin yapılması bir şekilde bu vesileyle engellenmiş oluyor” dedi.

Hak savunuculuğunu geniş kitlelere aktarmaya çalıştıklarını ifade eden Berna Akkızal şöyle konuştu:

“Hak savunmanın genel kanının aksine bir suç olmadığını, aslında en doğal hakkımız olduğunu anlatmaya çalıştık. Çünkü uzunca bir süredir devlete yakın medya organları tarafından hak savunmanın bir suç olduğu pompalanıyor. Ciddi bir karalama kampanyası var. Yakın tarihte de bunların çok ciddi sonuçlarını gördük. Öncelikle gazetecilere yönelik olmak üzere, karalama kampanyaları suikastlerle, ölümlerle ve bizim tarafımızdan kayıplarla sonuçlandı. Biz buna izin vermemek için de bu kampanyayı başlattık. Bu karalama kampanyası sosyal medyada çok hızlı yayılıyor. İşlerine gelmediği zaman, hoşlarına gitmediği bir savunuculuk faaliyeti olduğu zaman, hak savunucuları terörist ilan edilmekten tutun da hayatının tehdit edilmesine kadar her türlü kötü davranışla karşılaşıyor.”

“İnsanlar hedef haline getiriliyor”

Berna Akkızal, hak savunucularının geçmişe kıyasla artık daha fazla hedef haline getirildiğini söyledi:

“Gazetecilere yönelik ihlaller daha ön plandaydı. Ama dedikleri gibi: ‘Önce gazeteciler için geldiler, sonra yavaş yavaş hepimiz için gelmeye başladılar.’ Bir yerde buna dur dememiz gerekiyor. Devlet de bununla ilgili elinden geleni ardına koymuyor. İstediklerine, istedikleri gibi, istedikleri noktadan dava açıyorlar ve siz yıllarca suçsuz olduğunuzu ispat etmek zorunda kalıyorsunuz, yıllarca mahkemelere gidiyorsunuz, zaman zaman tutuklanıyor, gözaltına alınıyorsunuz. Bunlar hep aslında bizim savunuculuk faaliyetlerini yapmamamız amaçlı stratejik durumlar.”

“Devlet imza attığı uluslararası anlaşmalara uymalı”

Türkiye’nin hak savunucularını koruyan çeşitli protokol ve anlaşmalarda imzacı olduğunu hatırlatan Berna Akkızal, “Türkiye olarak imza attığımız bu uluslararası sözleşmeler doğrultusunda hareket edersek kimsenin bir şey yapmasına gerek kalmaz. Hak korumak bu uluslararası normlar sayesinde oluyor ve arkamızı, sırtımızı dayayacağımız daha üst bir yapı, anlayış yok. Bu devletten de beklentim uluslararası hukuk kurallarına uyması. Gerektiği gibi uyulursa zaten başka bir ihtiyacımız kalmıyor.”

Söz konusu hak savunucuları olduğunda  toplumun “bir kişi ana akım medyada terörist olarak nitelendirildiyse onu öyle kabul ettiğini” vurgulayan Akkızal, “Toplumun hak savunucularına bakışı tabi ki desteklemek yönünde olmalı. Çünkü her an herkesin herhangi bir hakkı ihlal edilebilir. Bu durumda da hakları savunacak olan aktivistler, savunuculardır” diye konuştu.