Berfin Polat: Şüpheli kadın ölümleri kayıtlara “intihar” olarak geçiyor

Türkiye’de “intihar” adı altında yaşanan şüpheli kadın ölümlerinin yeterince soruşturulmadığına dikkat çeken Avukat Berfin Polat, intihar süsü verilen vakalarda şüpheli olarak görülmeyen ve tutuklama tedbiri konulmayan faillerin delilleri yok ederek olayı kendi lehine çevirebileceğini söyledi. Berfin Polat, “Hangi konu olursa olsun bizim dönüp dolaştığımız yer yine İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun oluyor” dedi.

 

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) yıllık veri raporuna göre 2021 yılında 280 kadın katledilirken, 217 kadın da şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Filmmor ekibinin verilerine göre ise son iki yıl içerisinde 29 kadın “Yüksekten düşerek” yaşamını yitirdi. Balkon ya da çatıdan düşerek yaşamını yitiren kadınların ölümleri kayıtlara çoğunlukla doğal ölüm olarak geçti. Yüksekten düşerek şüpheli şekilde yaşamını yitiren kadınlara Şule Çet ya da Duygu Delen örnekleri verilirken, son bir ay içerisinde 5 kadının balkon ya da çatıdan düşerek şüpheli şekilde yaşamını yitirmesi de yaşanan ölümlerin rastlantı olmadığını gösteriyor. 

İki yılda 29 kadın yüksekten düşerek yaşamını yitirdi

İstanbul Sözleşmesinin yürürlükten kaldırılmasının ardından kadına yönelik şiddet ve şüpheli ölüm vakalarının daha da arttığına değinen Rosa Kadın Derneği Yöneticisi Avukat Berfin Polat, balkon ya da çatıdan düşerek yaşamını yitiren kadınların ölümlerinin arkasında hep bir erkeğin bulunmasının savcı ve kolluk mercilerinin dikkatini çekmediğini ifade etti. 

“Kadınlar öldürülmeden önce koruma talep ediyor”

Yaşanan şüpheli ölüm ya da intihara sürüklenme vakalarının çoğunda kadınların ölmeden önce uzaklaştırma ve koruma tedbirleri için başvurular yaptığına değinen Berfin Polat, kadınların bu başvurulara rağmen öldürüldüğünü ifade etti. Berfin Polat, bu sonucun yargı mercilerinin ya da kolluk kuvvetlerinin görevini etkili bir şekilde yerine getirmediğinin göstergesi olduğuna dikkat çekti. Uzaklaştırma aşamasından sonra yaşanan ve intihar süsü verilen şüpheli ölümlerde genellikle kimsenin sorumlu tutulmadığına yer veren Berfin Polat, şüpheli ölümlerin kadın cinayetlerine oranla daha fazla yaşandığını aktardı.

“Kolluk kuvvetleri görevini yerine getirmiyor”

Sadece geçtiğimiz Ocak ayında 28 kadının şüpheli şekilde yaşamını yitirdiğini belirten Berfin Polat, şunları söyledi: “Türkiye’de kadın hareketinin tepkisi, sahiplenmesi ve bu hususu gündemleştirmesinden kaynaklı sisteme doğal ölüm olarak kaydedilen intihar ya da şüpheli ölümlerin iç yüzü açığa çıktı. Şulet Çet, Pınar Gültekin ve İpek Er dosyası bunların en önemli örneklerinden biridir. Tabi ki yasaların doğru bir şekilde uygulanmaması kolluk kuvvetlerinin etkili bir şekilde görevini yerine getirmemesi siyasettin nefret dili ve politikaları maalesef ki bizleri şüpheli kadın ölümlerinin kadın cinayetlerine göre daha fazla olduğu bir tablo ile karşı karşıya bırakıyor.”

“Şüpheli ölümlerin arkasında hep bir erkek çıkıyor”

Camdan ya da balkondan düşerek yaşamını yitiren kadınların arkalarında hep bir erkek olmasına rağmen kadınların ölümlerinin raporlara “doğal ölüm” olarak geçtiğine dikkat çeken Berfin Polat, kadınların bu fiili gerçekleştirirken tek başlarına olmamalarının hepsinin ortak noktası olduğunu söyledi. Berfin Polat, “Bu hususlar bile kadınların intihar etmelerinin aslında bireysel bir karar olmadığını bize gösteriyor” dedi.

Ölümlerin gereğinden fazla şüphe barındırdığına değinen Berfin Polat, konuşmasının devamında şunları aktardı: 

“TÜİK’in 2014-2019 yıllarına ait raporlara baktığımızda yaklaşık 20 bin intihar vakasından 15 bini erkeklere aittir. Eğer ki bunu bilimsel olarak tartışacaksak erkeklerin intihar eğilimi kadınlara göre daha fazladır. Dolayısıyla dosyaların bu nedenlerle acele bir şekilde kapatılması maalesef ki tarafımızca kabul edilebilecek bir durum değildir. Zira yargı mercileri tarafından da eğer ki bunun intihar olduğu kabulüyle dosyalara başlanılırsa, olay yeri incelemeleri de titizlikle yapılmaz diğer bilgi ve belgelere de sağlıklı bir şekilde ulaşılmaz.”

“Fail delilleri yok ediyor”

İntihar süsü verilen vakalarda şüpheli olarak görülmeyen ve tutuklama tedbiri konulmayan faillerin delilleri yok ederek olayı kendi lehine çevirebileceğini ifade eden Berfin Polat, son süreçteki dosyaların çoğunun da failin iradesi üzerinden yürütüldüğünü söyledi. Faillerin bu cesareti cezasızlık politikasından aldıklarını dile getiren Berfin Polat, “Failin iradesi üzerinden yürüyen dosyalarda bu iradeye cevap verecek kadınlarda yok. Çünkü kadın yaşamını yitirmiş ve çok çirkin iddialarla da karşı karşıya kalıyor. Kadının yaşamını dahi kadını öldürdükten sonra sorgulayan bir zihniyetle karşı karşıya kalıyoruz. Daha önceden yaşanan kadın katliamlarında faillerin iyi hal indirimi, ya da haksız tahrik gibi lehe olan hükümlerden yararlanmak amacıyla kendilerince haklı bir gerekçe gibi gördükleri namus vs gibi bahanelerin arkasına sığınıyorlardı. Şimdi delilleri yok ediyorlar” şeklinde konuştu.

“Dönüp dolaştığımız yer yine İstanbul Sözleşmesi oluyor”

Eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren kadınların ciddi bir saldırı ile karşı karşıya kaldıklarını ve saldırı sonucunda ortaya vahim tablolar çıktığını belirten Berfin Polat, son olarak şunları söyledi: “Hangi konu olursa olsun bizim dönüp dolaştığımız yer yine İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun oluyor.  Sözleşme kadın haklarını ele alan en geniş sözleşmeydi. Sürekli olarak erkeğe göre ikinci planda olan kadının statüsünün net bir şekilde belirlenmesi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması için birçok yere sorumluluk yükleyen bir sözleşmeydi. Sözleşmedeki taraf devletleri denetleyen kurum da 2018 yılında bir rapor hazırladı. O raporda yüksekten atlayan ya da şüpheli şekilde yaşamını yitiren kadınların ortamlarının düzeltilmesi gerektiği yazıyordu. Cezasızlık politikaları var, şiddeti önleyici tedbirler alınmasına dair Türkiye’ye öneriler sunuyordu. Bir denetim mekanizması vardı.”