“Aldığımız başvuruların yüzde 40’ı cinsel istismar dosyası”

Kadın merkezi olarak sene başından bu yana aldıkları dosyaların çoğunluğunun cinsel istismar ve şiddet suçlarından oluştuğunu söyleyen Avukat Diren Elif Vurgun, takip ettikleri dosyalarda yargının fail lehine kararlar aldığına dikkat çekerek, son bir yıllık süreçte yargıda erilleşmenin kendini daha yoğun bir şekilde gösterdiğini belirti.

Kadın merkezi olarak sene başından bu yana aldıkları dosyaların çoğunluğunun cinsel istismar ve   şiddet suçlarından oluştuğunu söyleyen Avukat Diren Elif Vurgun, takip ettikleri dosyalarda yargının fail lehine kararlar aldığına dikkat çekerek, son bir yıllık süreçte yargıda erilleşmenin kendini daha yoğun bir şekilde gösterdiğini belirti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed - Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar suçları artarak devam ediyor. Cins kırımının kendini en ağır bir şekilde gösterdiği bu süreçte yargı alanında şiddet ve tecavüz faillerine verilen cezasızlık örnekleri de dikkatlerden kaçmıyor. Bölgede kadına dair çoğu davanın takipçisi olan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, kendilerine gelen her başvuruya gönüllü avukat atıyor. Sene başından bu yana 40 ayrı dosya için atama yapan merkez, dosyalarının yüzde 40’ını fiziksel suçların, yüzde 40’ını cinsel suçların geride kalan yüzde 20’lik kısmın da tehdit suçlarından oluştuğunu belirtiyor.

Dosyaların yarısı cinsel istismar ve fiziki şiddet

Artan şiddet ve istismar olaylarının yanı sıra yargının erilleştiğine dikkat çeken Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Dayanışma ve Uygulama Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Diren Elif Vurgun, bu tür vakalarda yapılan yargılamaları ajansımıza değerlendirdi. Merkez olarak adli yardım bürosunda nöbet tutarak başvuru aldıklarını söyleyen Diren Elif Vurgun, yapılan başvurular üzerine merkez üyesi kadın avukatların şiddete maruz kalan kadınların dosyalarını gönüllü olarak takip ettiğini vurguladı.

“Yargı kadını koruyamıyor”

Başvurusunu aldıkları dosyalarda yargılamanın cinsiyet hesaba katılmadan yapıldığını belirten Diren Elif Vurgun şunları söyledi: “Bu tip dosyaları diğer cinayetler gibi değerlendirmekte ya da kadınların erkekler tarafından öldürülmesini kadınların tutum ve davranışlarında arayan cinsiyetçi bir yaklaşımla yorumlanmaktadır. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi kanununda düzenlenen ‘şiddeti önleme’, ‘mağduru koruma’ ya da ‘faili cezalandırma’ yükümlülükleri etkin bir şekilde uygulamaktan imtina eden siyasal iktidarın yansımalarını yargı organlarının kararlarında da net bir şekilde görüyoruz. Bu kararları kadınları şiddet tehdidi karşısında koruyamadıkları zaman veya daha sonra verdikleri kararlarda iyi hal indirimleri uyguladıkları zaman gözlemleyebiliyoruz.”

“Psikolojik raporlar dosyaya eklenmiyor”

Özellikle cinsel saldırı dosyalarında fail lehine kararlar alındığına dikkat çeken Diren Elif Vurgun, “Dosyalara psikolojik raporların eklenmesi talepleri sürekli reddediliyor. Cinsel saldırıya maruz kalan kişilerin psikolojik olarak yaşadığı travma düşünüldüğünde zaman yer karmaşası yaşaması muhtemel görünüyor. Dosya sonucunda yeterli ve somut delille ispatlanmadığında fail lehine kararlar çıkabiliyor. Fiziksel şiddete ilişkin kasten yaralama dosyalarında kadınların mağdur-sanık olarak yargılandığı dosyalarına denk gelebiliyoruz. Meşru savunma konumunda bulunan kadınların sırf kendini korumak amacıyla sanığın kolunu sıkmasının ve itmesinin mağdur sanık olarak yargılanmasına ve bunun sonucunda cezalandırılmasına kadar gittiği dosyalar var. Bu ciddi sorun, yargının bakış açısını tekrar gözler önüne seriyor” ifadelerinde bulunuyor.

“Tedbir kararları reddediliyor”

“6284 sayılı yasa kapsamında aldığımız koruyucu ve önleyici tedbir kararlarında somut delil şartı olmamasına rağmen Aile Mahkemesi Hâkimleri tedbir kararı vermekten imtina edebiliyorlar” diyen Diren Elif vurgun, bu ret kararlarının son dönemde arttığına dikkat çekti. Yasa kapsamında verilen tedbir kararlarının şiddete uğrayan kişinin ivedilikle korunması gerekliliği nedeniyle verildiğini belirten Diren Elif Vurgun, yargının verdiği ret kararlarıyla şiddet uygulayana güven aşıladığını ve kadın cinayetlerinin önünü açtığına dikkat çekti.

“Yargı erilleşti”

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına da değinen Diren Elif Vurgun, konuşmasının sonunda şunlara yer verdi: “Resmi gazetede yayınlanan bir kararla Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini duyurmuştu. Ülkenin kendi adını taşıyan bu sözleşmeden çekilmesinin etkileri hukuki anlamda kendini göstermeye başladı. Devlet şiddete maruz kalan kişiyi koruma ve şiddeti önleme görevi yükleyen sözleşmeden çekildi. Bu karar hem hiyerarşik olarak hukuk kaynaklarının ruhuna hem eşitlik ilkesine hem de kadın haklarına vurulan bir darbedir. Karar alıcı ve uygulayıcılar açısından her aşamada bir erilleşme olduğunu gözlemliyoruz. Yargı bugün erilleşmedi ancak bu yıl itibarıyla bu eril etkilerini her aşamada en yoğun şekilde gösterdi.”