İstanbul Sözleşmesi için karar günü: Herkes konuştu, şimdi söz Danıştay yargıçlarında
Danıştay 10. Dairesi’nde görülecek İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali davası ile ilgili avukat Selin Nakıpoğlu ajansımıza konuştu.
ELİF AKGÜL
İstanbul- İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile 20 Mart 2021 tarihinde tek taraflı feshine karşı açılan davalar, bugün Danıştay 10. Dairesi’nde görülecek.
Sözleşmenin feshinin ardından birçok kadın hakları derneği, vakıf, siyasetçi ve avukat Danıştay’a başvurmuş; hukuka aykırı yapıldığını vurguladıkları fesih kararının iptalini istemişti. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Diyarbakır Barosu Başkanlığı da Danıştay’a sözleşmenin feshine ilişkin kararın yürütmesinin durdurulması talebiyle başvurdu. Danıştay, bu talebi reddedip başvuruları esastan inceledi. Bu iki başvuru için dosyaları inceleyen savcılar, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin hukuka aykırı olduğunu kaydetti. Danıştay savcıları, verdikleri mütalaada, “TBMM tarafından uygun bulma yasasıyla kabul edilen bir sözleşme ancak aynı yöntemle yürürlükten kaldırılabilir yani sözleşmeden ancak Meclis’te kabul edilecek yeni bir yasayla çıkılabilir” ifadesini kullandı.
Duruşmaya İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Bingöl, Van dahil 68 baro katılım gösterecek. 68 baronun kadın hakları merkezleri, “İstanbul Sözleşmesi’ni ve hukuksuz kararın iptalini, çekilmenin anayasaya ve hukuka aykırılığını savunmak için 28 Nisan’da duruşmada olacağız” açıklamasını yaptı. Çok sayıda kadın örgütü de Danıştay duruşmasına çağrıda bulundu.
Duruşma öncesinde süreci ve Danıştay duruşmasından beklentileri avukat Selin Nakıpoğlu ajansımıza değerlendirdi. Selin Nakıpoğlu, “Danıştay duruşmalarına binlerce kadın avukat davalar icin yetki belgesi ile katılacak. Yüzlerce kadın da Danıştay binasının dışında bekleyecek. Verilecek kararlar Türkiye’deki milyonlarca kadın, çocuk ve LGBT+ için hayati önem taşıyor. Danıştay yargıçlarının hukukun üstünlüğü ilkesinin yolundan ilerleyeceklerini umut ediyorum. İnanıyorum Perşembe günü Ankara'dan iyi haberler vereceğiz size” dedi.
“Sözleşmeden çekilme şiddet faili erkeklere cesaret verdi”
Genel anlamıyla sözleşmeden çıkılması ve ardındaki süreci hukuki olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne gibi ihlaller/hukuksuzluklar yaşandı?
Evveliyatla ifade etmek isterim ki şiddet faili erkekler cesaretlendi, bunun en açık örneği de hatırlarsınız Pınar Gültekin’in katili İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesinden sonraki ilk duruşmada memnuniyetini ifade etmişti. Toplumda erkek şiddeti ile mücadelede bir geri adım atıldığına dair algı oluştu. Ki bu doğru da. Ve bu da toplumsal cinsiyet eşitliğine inanmayan, kadına, çocuğa, LGBT+lara şiddeti hak gören erkeklere elbette cesaret verdi. Adeta sırtları sıvazlandı. Sözleşmeden imzanın çekilmesi özellikle 6284 sayılı yasaya da müdahale olacağına dair endişe yarattı. Müvekkillerimiz kendilerini güvensiz hissettiklerini ifade ettiler. Ne yazık ki hala da öyle. Çünkü bazı gazeteler hemen hemen her gün 6284 sayılı yasa aleyhine yalan bilgileri yaymaya devam ediyor. Yaptıkları sadece kotuluk degil ayni zamanda suc da ancak ne yazık ki basın savcıları kulaklarının üzerine yatıyor.
“Herkes konuştu, şimdi söz Danıştay yargıçlarında”
Duruşmadan ne bekliyorsunuz? Dosya nasıl ele alınacak?
Evet Cumhurbaşkanı kararı ile imzanın çekilmesinin akabinde STK’lar, barolar, muhalefet partileri ve kadınların açmış olduğu 200’ü aşkın dava var. Ben de kendi adıma dava açanlardanım. Yürütmenin durdurulması taleplerimiz reddedildi. Sürecin devamında Danıştay savcıları imzanın çekilmesinin “karar hukuka aykırı” olduğu şeklinde mütalaa verdiler. Savcıların esasa ilişkin görüşlerini Danıştay 10’uncu Daire’sine iletmesinden ve bilginin dava açan kişi ve kurumlara ulaşmasından bir süre sonra, duruşma tarihlerini öğrenmeye başladık. Herkes konuştu, şimdi söz Danıştay yargıçlarında.
“Mücadelemiz sürecek”
Danıştay duruşmasından olumsuz bir sonuç çıkması durumunda süreç nasıl ilerleyecek? Hukuki anlamda mücadele hangi hatta devam edecek?
Davalarda talebimiz gibi karar da çıkabilir. Yani imzanın çekilmesinin hukuki olmadığı yönünde bir karar çıkabilir. Çıkmaz ise hukuki süreç devam edecektir. Yani aleyhte karar çıkar ise Danıştay İdari Dava Dairelerine başvuruda bulunma hakkımız var. Daha sonra Anayasa Mahkemesine başvuru hakkımız var. Oradan da sonuç alamazsak, hak arama mücadelemiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar uzanır. Bu hukuksuzluk bir yerden illaki döner.
Danıştay duruşmalarına binlerce kadın avukat davalar için yetki belgesi ile katılacak. Yüzlerce kadın da Danıştay binasının dışında bekleyecek. Verilecek kararlar Türkiye’deki milyonlarca kadın, çocuk ve LGBT+ için hayati önem taşıyor. Danıştay yargıçlarının hukukun üstünlüğü ilkesinin yolundan ilerleyeceklerini umut ediyorum.