Günün Kitabı: Eren Keskin-Hepsi Gerçek / Devlet Kaynaklı Cinsel Şiddet

Hepsi Gerçek / Devlet Kaynaklı Cinsel Şiddet isimli kitap neredeyse on yıl faaliyet yürüten Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu'nun ürünü. Dünyanın her yerinde şiddete maruz kalan kadının yüzyüze geldiği yerleşik, erkek egemen ve militarist yönetimlerden biri ve belki de en ağırı olan tecavüz dahi görmezden gelindi. Hepsi Gerçek ise kadın bedeni üzerinde uygulanan şiddeti adı gibi yalın, sert irdeliyor. Kitabın hazırlanarak, derlenmesinde aktivist Leman Yurtsever başta olmak üzere bir çok avukat, insan hakları savunucucu da destekde bulundu.

Eren Keskin’i gazete yazarlığı, avukatlık, insan ve kadın hakları savunuculuğu kimliği ile tanıyoruz.Türkiye'de faaliyet gösteren Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu'nun kurucusu, İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) Eş Genel Başkanlığı, ve İHD İstnabul Şube başkanlığı başta olmak üzere çok sayıda çalışmayı omuzlamıştır. Hak savunuculuğu yaptığı konuşmaları ve yazılarından kaynaklı hakkında yüzü aşkın dava açılan Eren Keskin 2002 yılında meslekten 1 yıllığına men cezası bile almıştır. 2004 tarihinde Aachen Barış Ödülü, 2005 Theodor Taecker Politik Cesaret ve Dürüstlük Ödülü, 2017 Uluslararası Hrant Dink Ödülü gibi çok sayıda ödüle layık görülmüştür. 2002 tarihinde Almanya’nın Köln şehrinde devlet kaynaklı cinsel şiddet ve işkenceden söz ettiği için hakkında “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin manevi şahsiyetine hakaret ettiği” gerekçesiyle 2006 yılında Türk Ceza Kanunu’nun 301.maddesinin 2. Fıkrası gereğince 10 ay hapis cezası verilmiş, ceza daha sonra para 6 bin YTL para cezasına çevrilmiştir. Keskin, “Bu para cezasını ödeyerek özgürlüğümü satın almayacağım” diyerek cezayı ödemeyeceğini ve 10 ay hapiste yatacağını duyurmuştu.

Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu, 1997 yılında kurulmuştur. Eren Keskin’i böyle bir çalışmaya sürükleyen ise 1995 yılında cezaevine girdiğinde yaşadığı deneyim olmuştur. Bir müvekkiliyle aynı cezaevinde kalan Eren Keskin, müvekkilinin gözaltındayken polislerin tecavüzüne maruz kaldığını öğrendikten sonra aslında pek çok kadının gözaltındayken cinsel işkenceye maruz kaldığını görür. Fakat kadınlar için cinsel işkenceyi açıklayabilmek o kadar da kolay değildir. Başlıca nedenlerinden biri devlet korkusu değil erkek egemen ahlak anlayışının yarattığı utanç ve kaygılardır. Her biri siyasi tutuklu olan kadın mahkumlar diğer işkence biçimlerini anlatırken cinsel işkence konusunda susmaktadır. Kadınların üyesi oldukları çoğu sol grup da aynı erkek egemen değerlerle şekillendiği için kadınlar örgütleri içinde mağduriyetlerini ifade edebilecekleri bir zemin bulamamaktadırlar. Eren Keskin, cinsel işkencenin görünür olmasını, kadınların yaşadıkları ağır travmayı aşabilmesini ve hak arayışını sağlayabilecek bir proje fikrini cezaevinde şekillendirmeye başlar.