Bu dünya çocuklara göre değil!
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde çocuklara dair sıralanan veriler yaşanan ihlallerin boyutunu ortaya koyuyor; geriye söylenecek tek şey kalıyor; “Bu dünya çocuklara göre değil!”
SARYA DENİZ
Haber Merkezi- Tüm dünyada çocuk hakları adeta askıya alınıyor. Çocuklar yoksulluğun getirdiği açlıkla baş başa bırakılıyor. Savaş yine en çok çocukları vuruyor. Çocuklar canlarından olduğu gibi tüm ömürleri de ayrı bir cenderenin içine alınıyor. Sağlıktan eğitime, yeterli beslenmeden en temel ihtiyaçlarını karşılamaya kadar çocuklar dünyanın onlara sağlayacağı nimetlerin hepsini hak ediyor. Ancak bu dünya çocuklara göre değil!
20 Kasım 1989 yılından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme getirmek, çözüm yollarına odaklanmak için “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak belirlendi. Tüm dünya ülkelerinde özellikle yoksulluk, açlık, ayrımcılık yoğunlukla savaş sırasında çocukları korumak ve onların koşullarını iyileştirmek için 20 Kasım 1989 tarihinde BM Genel Kurulu ‘Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeyi imzaladı. O tarihi de ‘20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak ilan etmiştir.
Türkiye’nin de taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi 197 devlet imzaladı ve çocuk hakları konusunda yükümlülük altına girmeyi taahhüt etti. Bu belge çocuklar için daha iyi bir dünya çabası açısından önemli bir dayanak. Peki dünya çocuklar için ne kadar güvenli? Çocuklar ne kadar korunuyor? Özellikle kız çocukları nasıl bir yaşamla yüz yüze bırakılıyor? Bitmek bilmeyen savaş ve çatışmaların ortasında kalan çocukların durumu ne? Haberimizde çeşitli sivil toplum örgütleri ve hazırlanan uluslararası raporların verilerinde bu soruların yanıtını arayacağız.
385 milyon çocuk aşırı yoksul
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), 2022 yılında dünya genelinde yaygınlaşan yoksulluğun çocukları nasıl etkilediğine dikkat çekiyor. Fon, çocuk yoksulluğunda yaşanan artışın yol açtığı dalga etkisinin okulu bırakma ve bebek ölümlerinde kesin bir yükselişe yol açabileceği konusunda uyarıyor. UNICEF’e göre dünyada 385 milyon çocuk aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. UNICEF, çocuk yoksulluğunda yaşanan artışın yol açtığı dalga etkisinin okulu bırakma ve bebek ölümlerinde kesin bir yükselişe yol açabileceği konusunda uyarıyor. Çocuk işçi sayısında da artış görülüyor. Dünya genelinde çocuk işçilerin sayısı 160 milyona ulaşmış durumda. Üstelik bu sayıya tahmini olarak 9 milyon çocuğun daha eklenmesi bekleniyor. Öte yandan dünyada 50 milyon çocuk beslenme yetersizliğinden dolayı aşırı zayıf.
8 milyon çocuk ölmek üzere
Gıda kıtlığından etkilenen 15 ülkede 8 milyon çocuğun yetersiz beslenmeden kaynaklı ölme riskiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Bu ülkeler Afganistan, Burnika Faso, Çad, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Etiopya, Haiti, Kenya, Madagaskar, Mali, Nijer, Nijerya, Somali, Güney Sudan, Sudan ve Yemen olarak sıralanıyor. Küresel gıda krizinin etkilerinin ağırlaşmasından ötürü sene başından beri 260 bin çocuğun daha ölüm riski seviyesine geldiği ve bunun dakikada bir çocuk anlamına geldiği ifade ediliyor. Yaşanan krizin derinleşmesinde, Ukrayna savaşı sebebiyle artan gıda fiyatları, birçok ülkede iklim değişikliği nedeniyle görülen uzun süreli kuraklık ve pandeminin ekonomik etkilerinin rol oynadığı kaydediliyor.
Savaş ve çatışmalar
Esasen çocuklar dünyada bir yandan yoksulluk ve açlıkla boğuşurken bir yandan da çatışma ve savaşların ortasında yaşamlarını yitiriyor. Silahlı çatışmalar çocukları sağlıklarından eğitime kadar etkilerken onların evlendirilmeleri de cinsel saldırı anlamına geliyor. Örneğin 2021’de BM’ye göre Irak'ta, çoğunlukla kimliği belirsiz failler tarafından ve daha önce IŞİD’in kontrol ettiği bölgelerde toplam 72 çocuk öldürüldü, yüzlerce çocukta yaralandı. Olayların çoğu, yüzü aşkın patlayıcı ve savaş kalıntılarından kaynaklanıyor. Son beş yılda Irak'ta 519'dan fazla çocuğun patlayıcı mühimmat nedeniyle öldürüldüğü veya yaralandığı belirtilirken, kara mayınlarının ve patlayıcı savaş kalıntılarının ülkedeki çocuklara yönelik başlıca tehditlerden biri olmaya devam ettiği ifade ediliyor. Aralık 2021 itibariyle, Irak'ta ulusal güvenlikle ilgili suçlamalarla, IŞİD ile bağlantılı olduğu iddia edilenler de dahil olmak üzere toplam bin 267 çocuk gözaltında tutuluyor.
Raporlara yansıyan veriler her yıl artıyor
Görünen o ki tüm dünyada çocukların yaşadığı ihlalleri bir habere sığdırmak oldukça zor. Ancak yine de şu veriler paylaşılabilir. En az 5 bin 242 kız çocuğu ve 13 bin 663 oğlan çocuğu, 21 ülke ve bir bölgede ciddi hak ihlalleri ile karşı karşıya kaldı. 8 bin 70 çocuk, öldürüldü ya da yaralandı; savaşlardan kalan patlayıcı kalıntıları, el yapımı patlayıcı ve mayınlar 2 bin 257 çocuğu etkiledi. Öte yandan tüm dünyada yaklaşık 10 milyon kız küçük yaşta zorla evlendirmelere maruz kalıyor. Cinsel istismara uğrayan çocukların yüzde 72’sini kız çocukları oluşturuyor.
Türkiye’de durum nedir?
Şimdi biraz Türkiye’ye bakalım. Türkiye’de de veriler benzer ve korkunç. Ülkede çocuklar yoksulluk içinde yaşıyor. 2020 yılı itibarıyla yoksul çocuk sayısı 7 milyon 378 bin olarak belirtiliyor. Türkiye’de 5 yaş altı çocukların yüzde 1.7’si yani yaklaşık 1 milyona yakın çocuk akut yetersiz beslenme yaşıyor. Yani çocuklar aç yatıyor aç kalkıyor.
Öte yandan İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin “2011-2021 Tarihleri Arası Silahlı Çatışma Ortamında Çocuklara Yönelik Yaşam Hakkı İhlalleri Raporu’na" göre son 10 yılda 228 çocuk yaşamını yitirdi, çocuklardan 64’ü polis ve askerlerce öldürüldü. Raporda 2015 yılından itibaren çocuklara yönelik ciddi hak ihlalleri yaşandığına dikkat çekiliyor.
Kürt çocuklarının yaşamları tehdit altında
Türkiye sözleşmenin düzenlediği hakları çocuklara ulaştırma konuşunsa karnesi zayıf ülkelerden biri. Çalıştırılan çocuklar, cinsel saldırı, çocuk yaşta zorla evlilikler, ebeveynleriyle cezaevinde olan çocukların maruz bırakıldığı hak ihlalleri gibi pek çok başlıkta ciddi hak ihlalleri yaşanıyor. Türkiye tarafından Sözleşme 1990 yılında imzalandı ve 1995 yılında da yürürlüğe girdi. Ancak Türkiye Sözleşme'nin 17, 29 ve 30'uncu Maddelerine çekince koydu. Türkiye, bunu da T.C. Anayasası ve 1923 tarihli Lozan Antlaşması'nın hüküm ve ruhuna uygun yorumlama hakkı olarak gerekçelendirdi.
Esasen çekince bırakılan 3 madde özellikle Kürt çocukların kendi dillerinde eğitim görmeleri, kendi kültürlerini yaşayabilecekleri ortam ve uygun koşulların yaratılması konusunu içeriyor. Öyle ki Türkiye verilere bakıldığında özellikle Kürt çocukları ve özelde kız çocukları için yaşamlarının tehdit altında olduğu bir yer olarak anılıyor. Türkiye bugün kendi sınırlarını da aşarak “sınır ötesi operasyonlar” adı altında çocukları katletmeye tüm dünyanın gözleri önünde devam ediyor. Üstelik bu vahşete dünya devletleri “dur” demiyor. Çocuklar Sözleşmeye rağmen bu dünyaya ait görülmüyor!