Bir direnişin simgesi Newroz
Kürtler Newroz, Türkler Nevruz, Farslar Nawroz der... Tarihin en eski bayramlarından biri olan Newroz, doğanın bir uyanış törenidir.
Babil ve Asur Krallığı'na başkentlik yapan antik Ninova’da eski çağlardan günümüze bir mitoloji anlatılır. Mezopotamya, İran, Kafkasya, Anadolu ve Asya’nın iç bölgelerinde değişik versiyonlarda anlatılan bu mitoloji asırlardır dile gelir ve her yıl kutlamalar yapılır.
Gece ve gündüzün eşitlendiği 21 Mart tarihine denk gelen bu özel gün günümüze uyanış ve direnişin simgesi olarak gelmiştir. 21 Mart ilk kez Persler’de vesikalarda kayıt altına alınmıştır. İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Günümüz İran'ında, şenlik olarak kutlanır. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart'ta kutlarken, diğerleri Kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart'ta kutlarlar. Aynı zamanda, Zerdüştlük, hem de Bahailer için de kutsal bir gündür ve tatil olarak kutlanır.
Kültür mirasından bayram gününe
2009 yılına gelindiğinde Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Manevi Kültür Mirası listesine eklendi. 2010 yılında 21 Mart Dünya Newroz Bayramı olarak kabul edildi. Bir çok ülkede resmi bayram olarak kutlanan Newroz, Türkiye’de yasak ve baskı ile engellenirken bir başkaldırının da simgesi haline gelmiştir. Bu anlamda kutlamalar aynı zamanda siyasal bir direniş çerçevesinde taleplerin dile getirildiği bir gün olmuştur.
Özgürlüğün simgesidir
Kürtlerde Newroz, Kürt halkının Demirci Kawa önderliğinde Asurlu Kral Dehak’ın zulmüne isyan ateşini tutuşturduğu ve zaferle taçlandırdığı gündür. Newroz Kürtçe bir kelimedir. New yeni, Roz ise gün yani Newroz “Yenigün” anlamına gelir. Kürtler bu yeni günü halkların özgürlüğüne kavuşması inancıyla kutlar. Kürtler için sadece baharın gelişi değil bir isyan ve özgürlüğün simgesidir Newroz.
Newroz kutlamaları yıllarca Kürtlere yasaklandı. Bu yasaklara rağmen alanlara çıktıkları için öldürülenlerin, yaralananların, gözaltına alınan ve tutuklananların sayısı net değil. Yıllar önce Dehak’ın zulmüne uğrayan Kürtler, değişen iktidarlar tarafından bu zulmü her tarihte yaşamışlardır.
Demirci Kawa'nın giydiği sarı, kırmızı ve yeşil renkteki demirci önlüğü özgürlüğe kavuşan halklar için bir sembol olur. Sarı, kırmızı ve yeşil renkler o günden bugüne Kürt halkının ulusal renkleri olarak benimsenmiştir.
Kawa efsanesi
“Günümüzden 2500 yıl öncesinde Dehak adında Asurlu çok ama çok zalim bir kralın altında yaşayan Kawa adında bir demirci vardı. Bu kral tam bir canavardı ve efsaneye göre her iki omuzunda da birer yılan bulunuyordu. Her yıl bu iki yılanı beslemek için Kürtlerden iki genci sarayına kurban olarak getirtip aşçılarına bu iki çocuğu öldürtüp beyinlerini yılanlarına yemek olarak verdiriyordu. Aynı zamanda bu canavar kral ilkbaharın gelmesini de engelliyordu.
Bu zulümden bıkan ve bir şeyler yapmak isteyen Armayel ve Garmayel adlı iki kişi kralın sarayına mutfağa aşçı olarak girmeyi başarırlar ve Kralın yılanlarını beslemek için beyinleri alınarak öldürülen çocuklardan sadece birini öldürüp diğerinin gizlice saraydan kaçmasına yardımcı olurlar. Böylece ellerindeki bir insan beyni ile kestikleri bir koyunun beynini karıştırarak yılanlara vererek her yıl bir çocuğun kurtulmasını sağlamış olurlar.
İşte bu kaçan kişilerin Kürtlerin ataları olduğuna inanılır ve bu kaçan çocuklar Kawa adlı demirci tarafından gizlice eğitilerek bir ordu haline getirilirler. Böylece Kawa'nın liderliğindeki bu ordu bir 20 Mart günü zalim kralın sarayına yürüyüşe geçer ve Kawa kralı çekiç darbeleri ile öldürmeyi başarır. Kawa etraftaki tüm tepelerde ateşler yakar ve yanındakilerle birlikte bu zaferi kutlarlar. Böylece Kürt halkı zalim kraldan kurtulur ve ertesi gün ilkbahar gelmiş olur.”