65 yaşındaki Caziya ananın mücadelesi

Bir ayağı Avrupa’da bir ayağı Rojava’da olan 65 yaşındaki Caziya Hisên, yaşamını ve umutlarını ajansımıza anlattı.

ROJ HOZAN

Qamişlo- Caziya Hisên, 65 yaşında Êzidî bir anne. Kuzey ve Doğu Suriye'nin Qamışlo kentine bağlı Tirbespiyê’nin Otilce köyünde dünyaya geldi. Yurtsever bir ailenin içinde büyüyen Caziya Hisên’in, evinin kapıları her zaman Kürt devrimcilere açık oldu. Babasının yaptığı konuşmalardan etkilenen Caziya Hisên, bu anlamda sağlam bir temel üzerine mücadelesini oturttu.

Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin ortaya çıkmasıyla birlikte Caziya Hisên, bir Êzidî kadını olarak haklarının farkına vardı ve bu anlamda kendisini ve haklarını tanıdı. İlerleyen yaşına rağmen kitap okumayı bırakmayan Caziya Hisên, kendini ve çevresindeki kadınları Kürdistan ve Avrupa'da özgür düşünce kapsamında eğitiyor. Babasının devrim üzerine yazdığı kitabı okuduğunda Kürt isyanlarına gittiğini söyleyen Caziya Hisên, o sürecin kahramanlık ruhunu derinden hissettiğini söylüyor. Caziya Hisên şuan Rojava Kürdistan’ı ile Avrupa’da çalışmalarını sürdürüyor. Avrupa ve Almanya’daki Êzidî Kadın Meclisi, Rojava Kürdistan’ı Êzidî Kadın Meclisi'nin Yönetim Kurulu'nda yer alıyor.

Devrim ile gözünü açtı

Ailesinin Kürt devrimlerine etkisinden bahseden Caziya Hisên, yaşamını şu sözlerle özetliyor: “Yurtsever bir ailede büyüdüm. Kapımız her zaman Kürt devrimcilere açıktı. Ailemiz üç Kürt devrimine katıldı. Babam eskiden pêşmergeydi ve yaklaşık 14 yıl devrimin içinde yer aldı. Barzani devriminden sonra, Celal Talabani devrimi oldu. Daha sonra Özgürlük Hareketi’nin ortaya çıkmasıyla birlikte 33 yıldır Özgürlük Hareketi ile birlikte çalışıyoruz. Babam beni yurtseverlik ve Kürtlük bilinciyle büyüttü. Benim yaşamımda sevgi, anlayış ve eşitlik temelinde geçti. Ben çocukken bizim köyden çocuklar okula gönderilmiyordu. Babam beni okula gönderdi. Til Xatun köyünde okula gidiyordum. O zaman köylüler kızlarını okula göndermiyordu. Köyde bir tek ben okudum. 1972'de kuzenimle evlendim ve 7 çocuğum oldu. Mücadele eden bir anne olarak çocuklarımı babamın bana öğrettiği mücadele ruhuyla büyüttüm. Yani gözümü devrimlere açtım. Devrimin kokusu hiçbir şekilde evimizden eksik olmazdı. Biz çocukken birçok kez babam gözümüzün önünde devlet tarafından tutuklandı ve işkence gördü. Ancak biz her zaman davamızı savunduk ve kendi kendimize Kürdistan'ın düşmanın elinde yozlaşmış bir gelin olduğunu ve kurtarılması gerektiğini söyledik.”

Özgürlük Hareketi ile haklarını tanıdı

Caziya Hisên, Suriye'de bir Êzidî Kürt olarak haklarının ihlal edildiğini dile getiriyor.

“Tüm Kürt halkı gibi biz de devlet baskısından fazlasıyla nasibimizi aldık. Êzidî Kürtleri olarak üzerimizdeki baskılar iki kat daha fazlaydı. Köylerdeydik, evlerimiz, mülklerimiz vardı. Rejim bütün topraklarımızı elimizden alıp bize Araplara verdiler. Bu 1960'larda yaşandı. Ben 4 yaşındayken. Bize yapılan baskıları gördüm ve babamın neden Kürt mücadelesine bu kadar bağlı olduğunu anladım. Eskiden kadınlar devrimlerde yer almıyordu. Ancak babamın konuşmaları, mücadelesi ve değerlendirmeleri iyi bir temel oluşturdu bizde. Her zaman evin, çocuklar için ilk eğitildikleri okulları olduğunu söylüyorum. Çocuklar hangi esas üzerine büyütülürse o esas üzerinden gider. Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin ortaya çıkmasıyla birlikte bir Êzidî kadın olarak, kendimin ve haklarımın farkına vardım. Çünkü Önder Apo'nun fikirleri bizim öğrendiğimiz fikirlerden farklıydı. Tanıdığımız devrimlerde kadın noktası eksikti. Bu yüzden başarılı olmuyordu. Önder Apo'nun felsefesinden yola çıkarak daha çok devrim ruhunu kendimizde derinleştirdik. Erkek kardeşim b-devrim yolunda şehit oldu. Ailem kardeşim Sebrî’nin yolundan gitti ve mücadelesini sürdürdü.”

DAİŞ fermanına şahit oldu

Êzidî Kürtlerin başına gelen fermanlardan ve ailesinin bu fermanlara olan tanıklığına dikkat çeken Caziya Hisên, “Babam Êzidîlere yönelik birkaç fermana şahit olmuş. Ancak ben DAİŞ çetelerinin acımasız fermanına şahit oldum. Yaşadığım sürece DAİŞ'in Şengal’deki fermanını unutmayacağım. Babam katıldığı devrimlere ve tanık olduğu fermanları kitaplaştırdı. Hala babamın kitabı bende. Hala onun kitabından birçok şey öğreniyorum. Bu seviyeye çok kolay ulaşmadık. Büyük bedeller verdik. Babam bütün bunlardan kitabında bahsetmişti. Babamın kitabını okuduğumda bir an durup kendimi Kürt ayaklanmalarının içinde buluyorum. Babamın kaleminden güç alıyorum” şeklinde konuşuyor.

Bir ayağı Avrupa’da bir ayağı Rojava’da

Avrupa ve Kürdistan’daki çalışmalarından da bahseden Caziya Hisên şu şekilde konuşmasını sürdürdü: “17 yıldır Avrupa ve Kürdistan'da yaşıyorum. Genel çalışmalar içerisinde yerimi aldım. Almanya’da Êzidî kadınları örgütledim. 2014 yılında Êzidî Kadın Meclisi Avrupa'da kuruldu. Yönetim kademesinde burada yerimi aldım. Tüm bu yıllar boyunca Kürdistan'ın üç parçasında çalışma yürüttüm. Bakur, Başûr ve Rojava parçalarında Êzidî kadınlarını örgütledim. Danimarka, Hollanda, Fransa, Belçika, İsveç gibi birçok Avrupa ülkesinde de Kürt ve Êzidî kadınlarla çalışmalar yaptım. Önder Apo üzerindeki tecrit nedeniyle çok kez açlık grevine girdim. Ülkeler arası yapılan uzun yürüyüşlere katıldım. Avrupa'da birçok yurtsever ev açtım ve kadınları eğittim. Rojava’da da Êzidî Kadınlar Meclisi'nde yer alıyorum. Çalışmalarımı 6 ay Rojava 6 ay Avrupa şeklinde böldüm. Rojava ve Şengal’de Êzidî kadınlara hizmet etmek için birçok maddi ve manevi destekte bulundum. Şengal, Şehba ve Efrîn'de Êzidî kadınların çalışmalarında yer aldım. Tüm konferanslarına ve eğitimlerine katıldım. Yaşım kadar kadın örgütledim. Kuşkusuz bu nedenle düşmanın birçok engellemesi ve baskısıyla karşı karşıya kaldım. Özellikle Avrupa'da. Ancak yüreğimde yanan mücadele ateşini bir türlü söndüremediler.”

Özgür ülke umudu

Özgür bir ülke umudunu dile getiren Caziya Hisên, “Kürdistan bizim yerimiz ve yurdumuzdur. Ülkemiz çok güzel, hiçbir ülke bizim ülkemiz olamaz. Bugün Şengal’de Êzidî annelerin geliştiğini gördüğümde çok mutlu oluyorum. Tek umudum özgür bir ülke ve bağımsız bir Kürdistan’ı görmek ve Önder Apo'yu özgür bir şekilde aramızda görmek istiyorum. İnşallah düşman toprağımızdan çıkar ve halkımız huzur içinde yaşar” diyor.