1 Eylül Dünya Barış Günü

Tüm dünya savaş meydanı haline geldi. Neredeyse tüm ülkelerde çatışmalar, bombalı saldırılar, savaş, yükselen ırkçılık, silah satışlarındaki artış sürüp gidiyor. Dünya halkları ise egemenlerin aksine sadece tek bir şey istiyor o da “barış.”

Haber Merkezi- 1 Eylül, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın Polonya işgaline başladığı tarih olarak kayıtlara geçti. Her sene hatırlanması amacıyla da Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı tarafından Dünya Barış Günü ilan edildi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ise 1981 yılında “Barış Çanı”nı çalarak 21 Eylül tarihini Dünya Barış Günü ilan etti. Her sene iki farklı tarihte kutlanan bugünün ortak özelliği ise uluslararası bir ateşkes ve kalıcı barışı temsil etmesi. Ancak 1 Eylül tarihi halklar açısından daha çok sahiplenildi.

Türkiye savaş ısrarından vazgeçmiyor

Tükiye’de de 1 Eylül tarihi savaş ve çatışmaların son bulmasını isteyen halklar tarafından kutlanıyor ve bu hafta bir dizi etkinlik gerçekleştiriliyor. Devlet yetkililerine “barışı” sağlama noktasında sorumluluklarını hatırlatan ve “barış” ısrarından vazgeçmeyen binlerce insan mesajlarını çok güçlü bir şekilde dile getiriyor. Bu sesin çok daha güçlü bir şekilde dile getirilmesi gerekiyor zira Türkiye kendi sınırları içinde ve dışında savaş ısrarından vazgeçmiyor. Sadece silahlanma oranlarına bile bakıldığında Türkiye’nin nasıl bir felakete gittiğini görmek mümkün.

Adımlar savaştan yana atılıyor

Savaştan ve silahlanmadan beslenen devletler her fırsatta silahlanma bütçelerini arttırıyor ve ülkeleri de silahlanmaya zorluyorlar. En fazla silah satan emperyalist ülkeler körükledikleri savaşlar, çıkardıkları gerilimlerle silah satışının artmasını sağlıyor. Listeye bakıldığında son yıllarda en fazla silah satın alan ülkeler arasında yer alan Hindistan, Suudi Arabistan, Mısır, Pakistan, Türkiye gibi ülkeler adeta “bölgesel savaş”a hazırlanıyor. Türkiye’nın sınır ötesi manevralarına bakıldığında adımlarını savaştan yana attığı çok açık görülüyor. Halkların barış çağrılarına karşın dünya üzerinde süren yeniden paylaşım sürecinin belirleyicisi silahlanma olarak görülüyor.

Silah alımı artıyor

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsünün 2015-2019 yıllarına dair hazırladığı raporda Türkiye’nin durumu özellikle dikkat çekici. Türkiye 2013-2017 döneminde önceki beş yıla kıyasla silah satışını yüzde 145, 2015-2019 döneminde ise bir önceki döneme göre yüzde 86 artırdı.  2015-2019 yılları arasında Türkiye küresel silah satış listesinin 14. sırasında yer aldı. Pazar payı yükseldi. Sadece satın alan değil aynı zamanda satan yani savaşı pazarlayan bir ülke haline geldi.

Ekonomi ve Barış Enstitüsü (Institute for Economics & Peace) tarafından 2019 yılında yayınlanan Küresel Barış Endeksi (KBE) dünya çapında 163 bağımsız ülkenin göreceli barış durumunu ve güvenlik seviyesini ölçüyor. Buna göre Türkiye küresel barışa uzaklaşan ülkeler arasında yer alıyor. Dünyadaki en barışçıl bölge Avrupa olarak geçiyor. Orta Doğu ise hala kaynayan kazan.  Türkiye’nin durumu ise huzursuzluk ve güvensizliğin arttığı alanda.

Savaşla iktidarını sürdürüyor

AKP ile birlikte Erdoğan’ın yönetim anlayışı sürdürdüğü çatışmalı süreç Türkiye için tam bir savaş hali anlamına geliyor. Özellikle Kürt halkı bahane edilerek sınır ötesine karargahlar kurulması “operasyon” adı altında saldırılar adı konulmamış bir savaşı gözler önüne seriyor. Hükümet iktidarda kalabilmek için şovenizm, savaş ve inkar üzerinden otoritesini güçlendirmeye çalışıyor. Halklar ise savaş ve yeni insanlık suçlarının işlenmesine karşı duruyor.