Yüksel Genç: PKK’nin kongresi Türkiye’ye dönüşüm teklifi içeriyor
Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, PKK’nin 12’nci Kongresi’ne ilişkin, “Kongre PKK ile beraber Türkiye’ye de dönüşüm teklifi içeriyor. Bu da oldukça kıymetli” değerlendirmesinde bulundu.

ARJİN DİLEK ÖNCEL
Amed- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası 5-7 Mayıs tarihlerinde 12’nci Kongresi'ni toplayan PKK, çağrıya yanıt vererek 12 Mayıs’ta açıkladığı kongre sonuç bildirgesinde “örgütsel yapının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırma” kararı aldı.
Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, PKK’nin kongresini ve sonrasında taraflara düşen sorumlulukları değerlendirdi.
2024 Ekim ayından bu yana yaşanan gelişmelerin ardından PKK’nin aldığı kararın beklenen bir karar olduğunu ifade eden Yüksel Genç, kararın doğru değerlendirildiğinde geleceğe dönük önemli, radikal sonuçlar doğuracak, bir dönüşüm yaratacak yönlerinin olduğunu belirtti.
‘İlk defa bir örgüt etki alanlarını koruyarak fesih kararı alıyor’
PKK’nin kongresindeki detaylara dikkat çeken Yüksel Genç, “İlk defa bir örgüt yenilmeden, etki alanlarını korurken, kendini feshetmeyi ve uğruna savaştığı konunun siyasal barışçıl araçlarla çözülebilmesi için dönüşmeyi taahhüt ederek, silahları bırakma kararı alarak, kendi feshini gerçekleştiriyor. Bu çok kıymetli ve çok özel bir durum” dedi.
Sürecin başarıya ulaşması sonucunda çatışmaların olduğu başka ülkelere de örnek teşkil edeceğini söyleyen Yüksel Genç, “Eğer başarılırsa benzer sorunların dünya üzerinde çatışmalara, ölümlere gerek olunmaksızın siyasal, demokratik araçlarla nasıl çözüleceğine dönük önemli bir örnek oluşturacaktır. En önemli yanlarından biri bu. İkincisi ise, 21’inci yüzyılın yeni toplum paradigmasıyla oldukça uyumlu bir alternatif yan içeriyor. 19 ve 20'inci yüzyılın ulus devlet formlarına bağlı, toplum modelleri çöktü ve aslında başarılabilirse demokratik cumhuriyet formu adı altında ortaya çıkabilecek ‘demokratik ulus’ formu ve yeni toplumsallık halinin kendisi 21’inci yüzyıl devlet idari formu olmaya aday olabilir. Bu anlamda da bir örneklik oluşturuyor. Üçüncüsü, elbette silahsızlanma ve fesih kararı almak tek başına yetmiyor bu kararların uygulanabilirlik koşullarının sağlanması gerekiyor” şeklinde konuştu.
27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na işaret eden Yüksel Genç, Öcalan’ın bu çağrıda barış ve demokrasi için “uygulanabilir koşullara” dikkat çektiğini söyledi.
‘PKK’nin kararı PKK ile beraber Türkiye’ye de dönüşüm teklifini içeriyor’
Yüksel Genç, “Nedir bu uygulanabilirlik diye sorarsanız; Sayın Öcalan’ın öncülüğünü yürütür duruma gelebilmesi için siyaset yapma koşullarına sahip olması gerekiyor. Silahsız mücadele edebilmek için, silahlı mücadeleyi zorunlu kılan koşulların ortadan kaldırılması talebi hem deklarasyonda hem de sonuç bildirgesinde mevcut. Sonuç bildirgesi, Lozan Barış Antlaşması adı altındaki anlaşmada, 1924 Anayasası’ndan itibaren Türkiye’de ortaya çıkan tektipleştirme, merkezileştime ve inkar sürecine atıfla varlık gerekçesini izah ediyordu. Bu demektir ki Türkiye’de 1924 Anayasası’ndan ortaya çıkan tekleşme, merkezileşme inkar politikalarının bırakılması, bu politikalardan vazgeçilmesi silahsız mücadelenin bir diğer koşulu olarak öne çıkıyor. Yine Türkiye’nin çok kimlikli, çok inançlı yapısının tanınarak ve bu yapıların politik özneler olarak yeni Türkiye’nin inşasına katılmasını öngören yasal, toplumsal, bürokratik düzenlemelerin sağlanmasına işaret edilmiş. Aslında PKK’nin 12. Kongresi sadece PKK’nin feshini içermiyor, esas olarak PKK ile beraber Türkiye’ye de dönüşüm teklifini içeriyor. Bu da oldukça kıymetli” dedi.
‘Hukuksal, bürokratik, teknik ve toplumsal dönüşüm için neler yapılmalı?’
Ekim ayından bu yana yaşanan gelişmelere bakıldığında sadece Kürtler tarafından iki büyük adımın atıldığını vurgulayan Yüksel Genç, “PKK’nin silahları nasıl bırakacağı? silah bırakıldıktan sonra dönüşüm sürecini karşılayabilecek hukuksal, bürokratik, teknik ve hatta toplumsal dönüşüm için neler yapılacağı? gibi meseleler de önemli, bunların da bir an önce planlanması gerekiyor. Ekim ayında başlayan süreç içinde Kürtler iki büyük adım attı. Biri 27 Şubat Deklarasyonu’ydu, diğeri de ona yanıt ve devamı olarak PKK’nin silahsızlanmasıydı. Şimdi meclisin, devletin, hükümetin, Türkiye toplumunun, siyasetin ve sivil toplumun kendine düşen rolleri oynayacağı, stratejik adımlar atacağı bir sürecin içine girmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla şimdi sorumluluk hükümette, devlette, mecliste. Bu rollerin bir an önce oynanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Bölgesel konjonktür etkileri’
Konuşmasının devamında bölgesel konjonktüre de dikkat çeken Yüksel Genç, “Biliyorsunuz, süreci başlatan ana dinamiklerden biri bölgesel konjonktürdü. 20’nci yüzyıl paradigmasının bölgede çökmüş olması ve yeni paradigmanın inşa koşullarının açığa çıkması, Türkiye için hem bir risk hem bir olanak sundu. Riskti, çünkü Türkiye 100 yıl önce kurulmuş bir devlet. Üstelik Kürt sorunu gibi tarihsel, yarım asrı savaşla geçen bir sorunla meşgul bir devlet. Ayrıca Ortadoğu’nun İsrail odaklı düzenlenişi ve Türkiye’nin Ortadoğu ile kurduğu genel ilişkideki kırılgan, oyun bozucu pozisyonda Türkiye’nin bir risk hanesi içerisinde olmasını getiriyordu. Ama aynı zamanda eğer Kürt meseleni çözer ve savaş dalgasını bitirir ve demokratik Türkiye modelini oluşturabilirse hem riskleri hem de yeniden kurulan Ortadoğu’da çatışmalı sorunlar için çözüm modeli oluşturan bir pozisyona gelebilir. Dolayısıyla bu kadar riskli alanlar üzerine başlayan sürecin kendisi değerlendirilirse bugün gelinen nokta Türkiye’ye sunulmuş bir altın fırsattır” diye belirtti.
‘Türkiye sorunlara demokratik bir pencere açılmasında en önemli örneklerden biri olabilir’
Yarım asra yaklaşan örgütlü mücadelenin sonucunda Kürt kimliğinin Türkiye’nin “asli bir unsuru” olarak tanınmak zorunda kalındığını belirten Yüksel Genç, bunun 50 yıllık mücadelenin en önemli sonuçlarından biri olduğunu söyledi. Yüksel Genç, “50 yıllık örgütlü mücadele Kürtlere, demokratik mücadele deneyimi kazandırdı. Aynı zamanda özne olma gücü oluşturdu. Kürtler bulundukları devletin demokratik dönüşümünü sağlayarak, asli, ortak kurucu vizyonuyla yeni bir pencere açmak üzereler, Türkiye bu pencerenin açılmasında en önemli örneklerden biri olabilir, bu da önemli bir kazanım” değerlendirmesinde bulundu.
Kalıcı barış nasıl inşa edilir?
“Silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı kendi başına kalıcı barışı inşa etmez” diyen Yüksel Genç, pozitif ve kalıcı bir barış süreci için hükümete, meclise, muhalefet dahil siyasete, sivil toplum örgütlerine roller düştüğünü vurguladı.
Yüksel Genç, kalıcı bir barış için önemli birkaç maddeyi şöyle sıraladı:
“Birincisi, silahsızlanma ve demokratik mücadelenin parçası olma, dönüşüm süreçlerini karşılayabilecek sağlıklı bazı yasal bürokratik düzenlemeler yapılmalı. Yine bu konu ile bağlantılı olarak toplumsal ve idari psikolojinin rıza hallerinin bu yeni duruma yeniden uyarlanması, toplumun buna göre hazırlanması gerekir. Bu bağlamıyla özellikle bölgede çok derin hissedilen ‘güvenlikçi’ uygulamalar bir an önce terk edilmeli. Kalekol, adım başı kontroller, zırhlı araçlar, ‘güvenlik’ uygulamalarına son verilmeli. Bölgeye bir ‘sömürge bölge’ imajı veren, ikili idari formun parçası olarak inşa eden pozisyonların ortadan kaldırılması gerekiyor. Bir çatışmasızlık, bir güvenlik protokolünün karşılıklı olarak ortaya çıkarılmasında fayda olabilir. Yine hasta tutsakların, cezası bitmiş olan hükümlülerin tahliyesi, şiddet kullanmadıkları halde yargılanan siyasetçi, gazeteci, sivil toplum örgüt temsilcilerinin serbest bırakılmasının bir an önce yapılması gerekiyor. Güven artırıcı adımlar toplumsal iklimi hazırlamada çok önemli bir adım olur diye düşünüyorum. Yine, Terörle Mücadele Kanunu Türkiye’de bir özel anayasa gibi işliyor. Ağırlıklı Kürtler bundan olumsuz anlamda nasipleniyor. TMK’nin kaldırılması, ya da yasanın sınırlı bir yasa haline getirilmesi gerekiyor. Ceza kanunlarının önemli oranda değişime uğratılması, hak ve özgürlük öncelikli bir hukuk düzenlemesiyle cezalandırma usullerinin de değişmesi için bazı yasal düzenlemeler yapılmalı. Bu süreci yürütenler, bu sürecin içinde toplumu hazırlamaya çalışan çevrelerin yasal güvenceye alınması gerekiyor. Tabi ki Sayın Öcalan’ın özgür siyaset yapar ve yeni paradigmanın öncülüğünü rahatça yürütebileceği koşulların sağlanması ilk yapılması gerekenlerin başında geliyor.”
‘Barış diplomasisinin kurulması gerekiyor’
Sürecin garanti altına alınması için uluslararası alandan da desteğin önemli olduğunu belirten Yüksel Genç, “Bölgesel ve küresel sürecin yürütülesine pozitif katkısının olabilmesini sağlayıcı barış diplomasisi denilen bir sürecin de kurulması gerekecek. Ama özellikle demokratik toplum inşası için muhalefet ve sivil toplumun daha çok özgürlük ve daha fazla demokrasi şiarıyla harekete geçmesi oldukça önemli. Bu barışı ve demokratik dönüşümü bozmak isteyen, çatışmalı ve Kürt sorunu odaklı olarak şekillenen, bu savaştan rant elde eden çevrelerin harekete geçmesini, toplumun manipüle edilmesini engellemek de önemli. Özellikle sürecin başından bu yana ulusalcıların ve kimi İttihat ve Terakki’nin kalıntıları olan çevrelerin ortaya koyduğu ayrıştırıcı, bölücü pratiklerini teşhir edip karşı durmak gerekiyor. Bu sürecin devamının sağlanabilmesi için önemli” şeklinde konuştu.
Hükümet kanadından sürece dair yapılan açıklamaların da olumlu olduğunu söyleyen Yüksel Genç, “Devlet iradesi olarak çok daha somut, çok daha açık, çok daha ısrarlı ve kararlı olduklarını gösterecek söylemler ve pratiklere ihtiyacımız var. Tabi her şeyden önemlisi bu süreç bir jestler süreci değil, sorumluluklar süreci. Devlet ve hükümet bu sorumluluğu üstlendiklerini göstererek, pratik uygulamalara geçmeli” önerisinde bulundu.
‘İktidar süreci zamana yaymamalı’
Yüksel Genç, konuşmasını şöyle tamamladı: “1999 ve 2004 süreci bugün yaşadığımız beklentilerle açığa çıkmıştı. Ama o 5 yıl boyunca dönemin rejimi sürecin gereklerini yerine getirmek, bir yasal dönüşüm başlatmak yerine, süreci çürütmeye havale etmişti. Mevcut iktidarın da bu süreci çürütmemesi, zamana yaymaması, hızlı hareket etmesinde fayda olduğunu söylemek isterim.”