YPJ Komutanı: Direnen kadınları hatırla- 8 MART’A GİDERKEN

Dünya Kadınlar Günü olan 8 Mart’ı dayanışma ruhuyla karşıladıklarını söyleyen YPJ Komutanı Rohilat Efrîn, savunmanın kadınlar için ekmek, su kadar hayati olduğuna dikkat çekerek, “Umutsuzluğa düştüğünde direnen kadınları hatırla” dedi.

JÎNDA AMARA

Hesekê – Kuzey ve Doğu Suriye’de 19 Temmuz 2011 yılında gerçekleşen Kadın Devrimi'nin ardından 4 Nisan 2012'de örgütlenen Kadın Savunma Birliği (YPJ), tüm dünya kadınlarına güç verdi. Erkek egemen sistemlerin eliyle yaratılan IŞİD çeteleri ‘Jin, Jiyan, Azadî’ felsefesiyle örülen kadın direnişi ile yenilgiye uğratıldı. YPJ örgütlülüğü ve ortaya koyduğu mücadele dünya kadınları için öz savunmanın önemi konusunda önemli bir deneyim oldu. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne sayılı günler kala, dünya üzerinde ulus devlet ve erkek egemen zihniyetin yarattığı yıkım, talan, işgal, tecavüz ve katliamlar bir kez daha özelde kadınlar genelde halklar açısından öz savunmanın önemini bizlere bir kez daha gösterdi. 

Kürdistan’dan İran’a, Afganistan’dan Arjantin’e kadınların mücadelesi ve öz savunmanın önemini konuştuğumuz YPJ Komutanı Rohilat Efrîn, YPJ’nin salt askeri bir savunma yapmadığını, toprağı olduğu kadar kültürü ve kimliği de savunduğunu vurgulayarak, savunmanın ekmek, su kadar hayati önemde olduğuna dikkat çekti.

Kuzey ve Doğu Suriye Kadın devriminin kazanılmasının en büyük temellerinden birisi; devrim içerisinde kadınların öz savunma gücünü örgütleyerek, kadın ordulaşma çizgisini yaratan YPJ’dir. YPJ nasıl bir savunma çizgisine sahip. Askeri alanda olduğu kadar kadınlar için kültür, dil, hak savunucusu da diyebilir miyiz YPJ için?

YPJ’nin, kültür ve dil koruyucusu olduğu söylenebilir. Kültürün olmadığı bir yerde, yaşamda yoktur. YPJ’de bu temelde kendi kültürüne sahip çıktı. Bu durum tüm Kürdistan ve Ortadoğu kadınlarını etkiledi. Binlerce yıldır kadınların bedeni, varlığı, düşünceleri ve dili saldırıya uğradı, kadınlar katledildi. Erkek egemen zihniyetin, kadınları baskıladığı çağda yaşıyoruz. Ama kaynağını şehitlik mertebesine ulaşmış ve kültürüne sahip çıkan YPJ komutanlarından alan Kadın Savunma Güçleri, kalıpları kırdı.

YPJ tüm kadınları koruyor

YPJ, koruyucu rolüyle toplumumuzu karanlıkta bırakan güçlere karşı mücadele etti ve toplum için yeni bir ışık oluşturdu. YPJ bir anda ortaya çıkmadı elbette, YPJ'nin ortaya çıkışı, kadın direnişinin tarihten günümüze bıraktığı mirasın devamıdır. Yani YPJ çizgisi kadınların topyekûn korunması çizgisini temsil ediyor diyebiliriz. YPJi, tüm kadınları koruyor. Bu anlamda YPJ kadın savunmasını ekmek ve su kadar önemli görmektedirler. Kültür, dil yoksa beden, ruh ve kalp de yoktur. YPJ öz savunma konusunda, Kuzey ve Doğu Suriye ve Ortadoğu’da öncü bir rol üstlenmiş durumda.

Ataerkil zihniyetin hâkim olduğu Ortadoğu coğrafyasında YPJ güçleri bu geri zihniyete nasıl cevap verdi?

Ataerkil zihniyetin hâkim olduğu erkek egemen sistemlerde, birkaç şey ön plana çıkıyor. Bunların başında kölelik geliyor. Bu sistemler köle olmanızı istiyor. İkinci olarak da onların gölgesi altında yaşamayı dayatıyorlar. Üçüncü olarak da kendi doğana sahip olmanı istemezler. Bu her üç maddede de kadın, özgürlüğünden koparılmaya çalışılıyor. Bu yüzden de kadınlar köle olmamak için özgürlük kavramı üzerinde düşünmeleri gerekir. YPJ’yi kadınları koruyan bir güç olarak düşünelim, YPJ siyah çarşafın altında taciz ve tecavüze uğrayan kadınları kurtardı. Yani YPJ köleliği dayatan erkek otoritenin bilincine karşı çok savaştı. Bu gerici zihniyeti etkisiz hale getirdi. YPJ'nin önemli rol oynadığı adımlardan bazı örnekler verebiliriz. Minbic’i, büyük bir direnişle özgürleştiren YPJ oldu. Kobanê’de gerici İŞİD zihniyetine başkaldıran YPJ oldu. Bu direniş sonrası başta Arap kadınları olmak üzere dünya kadınları YPJ'yi örnek aldı. YPJ'nin savaş alanındaki pratiği bir savunma kültürü aşılamış ve tüm kadınları etrafında toplamıştır.

 Artık kadınlar kendilerine güveniyor ve erkek egemen zihniyetle savaşıyor

YPJ'nin şu anda önderlik ettiği kültürü var oluş kültürü olarak tanımlayabiliriz. Şuan YPJ şahsında Kuzey ve Doğu Suriye’de böyle bir mücadele yürütülüyor. Baskılanan, ötelenen ve dışlanan kadınlar YPJ'nin öncülüğünde erkek egemen zihniyete karşı başkaldırabildi. Bu nedenle, bu zihniyete karşı hem savaşabileceğimize hem de yaşayabileceğimize artık güveniyoruz.  Bu anlamda savaşmak, yaşamak ve toplum değerlerine sahip çıkmak arzu edilen şeylerdir. YPJ'nin günümüzdeki başarıları somut örnek teşkil edecek bir düzeye geldi. Birçok ülkeden kadınların bu topraklara geldiğine dikkat edelim. Burada sadece toprak, dil ve kültür korunmadı, YPJ tüm kadınları çatısı altında topladı. Kendini ifade edemeyen, güçlü olamayan, karanlığa karşı mücadele edemeyen kadınlar, YPJ hakikatinde kendini bulmuş ve bu hakikati hem Ortadoğu'da hem de dünyada ilan etmiştir.

YPJ içerisinde başta Kürt, Arap, Süryani olmak üzere birçok halktan kadınlarla birlikte mücadele ediyorsunuz? Öncelikle bu birlikteliğin önemi nedir?  YPJ’li kadınların ortak mücadelesi, Kadın Özgürlük Mücadelesi açısından nasıl bir anlam taşıyor?

Bizler varlıkla yokluk arasındaki mücadeleyi sürdüren bir felsefeden geliyoruz. Bu mücadeleyi ideoloji ve örgütlenme ile inşa ediyoruz. Bugün Süryani ve Arap kadınlarıyla beraber mücadele yürütüyorsak bunun birkaç nedeni var. Ana neden ideolojik çizgimizdir, diğeri ise YPJ'nin kadınlar arasında büyük bir ilham kaynağı olan öz örgütlenme gücüne önem vermesidir. Yani bütün bunlar kadının tarihini içeriyor, bir yerde bir boyun eğdirme varsa, orada mücadele şart.

 Örgütlenme yoksa savunma da olmaz

Toplumda kadınlar kendini ifade edemeyecek düzeye getirilmek istenmiş. Bu nedenle güçlü bir örgütlenmeye ihtiyaç var. Bu anlamda YPJ artık dar bir çerçeve içinde değil, bütün kadınları kapsayacak bir bakış açısına sahip. Kuzey ve Doğu Suriye’de dil, din, ırk ve mezhep farkı olmaksızın bütün kadınlar, YPJ çatısı altında mücadele yürütüyor. Bizi bir araya getiren irade ve öz savunmadır. Bu temelde Kuzey ve Doğu Suriye'nin tüm oluşumlarından kadınlar bir araya gelme ihtiyacı hissettiler çünkü örgütlenmeden koruma olmadığını çok iyi biliyoruz.

Rojhilat ve İran’da kadın öncülüğünde ‘JİN JİYAN AZADİ’ sloganıyla başlayan ayaklanmalar devam ediyor. İran ayaklanmasına ruh veren bu slogan, Rojava Kadın Devrimi’ni de yarattı. ‘JİN JİYAN AZADİ’ felsefesi ve kadınların direnişini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kendine güvenen kadınların gücü Rojhilat Kürdistan’ı ve İran’da kadın devriminin yaşanmasına vesile oldu. Bu güç rejime karşı başkaldırıya zemin oluşturdu. Başörtüsünün yakılması baskılara karşı bir sesti. Bu eylemler sayesinde kadınlar örgütlenebileceklerini ve seslerini yükseltebileceklerini göstermişlerdir. Jina Mahsa Aminî katliamından sonra kadınların öncülüğünde başlayan isyanı, asırlardır oluşan öfkenin patlaması olarak görebiliriz. Bu gerçeği çok net görebiliriz. Artık kadınlar ölümle yüzleşiyor ama yine de özgürlüğü istiyor, kadınlar ölümü kabul ediyor ama köleliği kabul etmiyor.

Kadınların öncü olduğu isyan başarı getirir

Bizler kadınları savunma gücü olarak “Jin, Jiyan, Azadî” felsefesiyle gelişiyor ve örgütleniyoruz. Sadece Rojhilat Kürdistan ve İranlı kadınlar değil, Afganistan da YPJ'yi güç olarak görüp, model alıyor. Yüzyıllardır sözünü ettiğimiz bu direniş kültürü, YPJ şahsında bir kez daha ortaya çıktı. Bugün kadınların bu başkaldırıları egemen güçlere büyük bir korku vermiştir. Özellikle kadınların öncülüğünde bir yürüyüş ya da isyan olduğunda korkuyorlar. Bir kadının önderliğindeki isyanın bir yerlerde meyve vereceğini ve galip geleceğini herkes çok iyi bilir. 19’uncu ve 20’inci yüzyıllarda birçok kadın yakıldı ama kadınlar durmadı ve mücadeleye devam etti. Tarih boyunca kadınlar, örgütlendiler ve erkeklerin karşısında durdular. YPJ bugün dünyada parlıyorsa bunu asıl nedeni savunma ve örgütlenmesi sayesindedir.

Kuzey ve Doğu Suriye, Türk devleti tarafından sürekli işgal saldırısına uğruyor. Depremlerin olduğu ilk günlerde dahi işgal saldırıları devam etti. Bu saldırılarla birlikte bir de Şam hükümetinin ambargosu var.  YPJ ve Rojavalı kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü nasıl bir ortamda karşılıyor? Tüm bu saldırılara karşı ulus devletlere yanıtınız nedir?

Depremler baskıcı erkek egemen zihniyeti yine gözler önüne serdi. Bu depremlerde gördük ki kendi öz gücün seni ayakta tutuyor. Eğer bu tür doğal afetlerde veya askeri saldırılara karşı kendi gücünüzle yaşamaya devam edemiyorsan yok olmaya mahkûm oluyorsun. Kürdistan'ın kuzeyinde, Türkiye'de ve Suriye'de meydana gelen bu deprem herkesi üzdü. YPJ olarak bu yıl dayanışma ruhuyla ayağa kalkıp, 8 Mart'ta yaralarımızı saralım. Elbette depremin hüznü var ama iktidarı, kadın soykırımını, baskıyı ve katliamı kabul etmeyen kadınları hatırlayın. Jin, Jiyan, Azadî felsefesiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Gün’ünü kutlayacağız.

Son olarak direnen kadınlara mesajınız var mı?

2023 yılını “Jin, Jiyan, Azadî” şiarıyla karşıladık. Bu slogan, öz-örgütlenme, öz-savunma ve irade sahibi olma anlamına gelir. Ortadoğu ve dünya kadınları olarak bu felsefeyle yaşamak istiyorsak, birbirimizin gücüne ihtiyacımız var. YPJ olarak bu yıl 8 Mart’ta geçmiş yıllara göre daha aktif olacağız. Kadınlara yönelik tüm saldırılara cevap verecek gücümüz var. IŞİD ve Türk devletine karşı savaşımızı örnek verebiliriz. Bu temelde tüm kadınlar için, hem bir dilek olarak hem de hayata bakış ve felsefemiz olarak 8 Mart'ta tüm renklerle el ele vererek Jin, Jiyan, Azadî felsefesiyle karşılama yapacağız.