‘Yaşam Hakkı’nın yok sayıldığı İran’da binlerce kişi idam edildi

İran’da halklar arasında korku duvarı örmeye çalışan erkek-devlet, dünden bugüne ‘yolsuzluk’, ‘vatana ihanet’, ‘ülkeyi bölmek’ gibi asılsız suçlamalarla aralarında çok sayıda kadının da bulunduğu binlerce kişiyi idam etti.

SİROŞA AMÎN

Haber Merkezi – İdam, bir cezalandırma şeklidir ve bir başka deyişle hükümlü için en ağır cezadır. İdam cezaları, bazı ülkelerin hukukunda öngörülen ve askeri mahkemelerin kararına dayanıyor. Çin ve İran, dünyada en fazla infaz yapılan ülkelerden. Kimi ülkelerde cinayet, toplu katliam, tecavüz, çocukların cinsel istismarı, terörizm, vatana ihanet, casusluk, soykırım ve savaş suçları gibi ciddi suçları içeriyor. Ayrıca bazı ülkelerde eşcinsellik, uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçırma ve eşkıyalık gibi durumlarda da ölüm cezası veriliyor.  İnfaz, ceza hukuku tarihindeki en ağır ceza olarak kabul ediliyor

Resmi olarak derlenen ilk belge M.Ö. 18’inci yüzyıla yani Babil Kralı Hammurabi'ye dayanıyor. Antik Yunanistan'da ölüm cezası, cinayet, vatana ihanet, tecavüz ve Draco yasalarına göre; Platon, infazın yalnızca suçlunun düzeltilemez olduğu durumlarda uygulanması gerektiğine inanıyor. O zamandan beri dünyanın her yerinde çarmıha germe, suda boğma, ölüm cezası, taşlama, kazıkta yakma, asma, ok, elektrikli sandalye, zehirli iğne ve hazne gibi çeşitli ölüm cezası yöntemleri kullanıldı.

İran'da idamlar yasal olarak uygulanıyor

İdamın yasal olduğu ülkelerden biri de İran’dır. İran yasalarında infazı öngörülen suçlar arasında bazı siyasi suçlar, cinayet, tecavüz, çocukların cinsel istismarı, cinsel taciz (fiillerin tekrarı halinde), uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçırma gibi suçlar yer alıyor.

BM: İran’da infaz sayısı rekor seviyede

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Özel Raportörü Ahmad Shahid'in 1 Temmuz 2013 - Haziran 2014 raporuna göre, İran'da infaz sayısı rekor seviyeye ulaştı. Bu tarihler arasında en az 852 kişi idam edildi. Ahmad Shahid, BM Genel Kurulu'nun Ekim ayı toplantısında incelenmek üzere İran'da insan haklarının durumuna ilişkin altıncı raporunu yayınladı.

6 ayda 411 kişi idam edildi

Rapora göre, 2014'ün ilk altı ayında (11 Ocak 2014 - 9 Temmuz 2013) 411 kişi idam edildi. Sekizi suçu işlediğinde 18 yaşından küçük ve önemli bir kısmı kadındı. 18 yaşının altındaki çocuklar reşit oluncaya kadar cezaları ertelendi. Yine hamile kadınların da idam cezaları iki yıl ertelenir. Bu infaz sayısı, İran'da ölüm cezası verme süreci artarken gerçekleşti. 2004'te 99 olan infaz sayısı 2013'te 678'e ulaştı. Uluslararası Af Örgütü'nün raporuna göre İran, son yıllarda idam cezalarının uygulanmasında lider konumundadır.

İdama karşı kampanyalar yürütüldü

Son yıllarda idam cezalarını durdurmak için oluşturulan kampanyaların çoğu kadınları ilgilendiriyor. İran kamuoyu genel olarak idam cezalarının uygulanmasına karşı çıkmasa da son on yılda insan hakları aktivistleri, gazeteciler, sanatçılar ve hukukçuların idam cezasına çarptırılan kadınları kurtarma çabalarına tanık olduk. İdam cezasına karşı küresel koalisyonlar, başta İran olmak üzere dünyanın bazı bölgelerinde yaygın olan ayrımcılık, eşitsizlik ve toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının kadınları ölüm cezası riskiyle karşı karşıya bıraktığını söylüyor ki bu görülmeyen ya da az dikkat edilen bir gerçekliktir.

İran tarihinde idam edilen ilk kadın

Sharifi Nia, İran'da idam edilen ilk kadındı. Sharifi Nia’nın davası ilk tartışmalı mahkeme oturumu ve duruşmasıydı. Sharifi Nia’dan önce hiçbir kadın ölüm cezasına çarptırılmamıştı. Dönemin Tahran Yüksek Ceza Mahkemesi'nin 4. Şube Başkanı Dr. Ziauddin Safinia, kadınların idam edilmesini meşrulaştırmak için şu ifadelerde bulunuyor: “Kadınlar bütün sosyal işlerde erkeklerle eşit haklara sahip olmalı, dolayısıyla idam cezasının infazında aralarında hiçbir fark olmamalıdır.” Sharifi Nia, Tahran'ın Qasr Cezaevi’nde 6 Temmuz 2015 tarihinde sabah saat 04:27'de idam edildi.

Çoğunun ismi bilinmiyor

İran'da son 43 yılda idam edilen kadınların listesi çok uzun. Adını bile bilmediğimiz ve bir kısmı aynı yıllarda şeriat hükümdarının emriyle taşlanarak öldürülen kadınlar, yıllar sonra uluslararası yaygın protestoların ardından bu tür cezaların uygulanmasına nihayet son verildi. Gerçek adı Shafrokh Roy Parsai olan İranlı doktor ve siyasetçi Farrokh Rou Parsa gibi kadınlar, 1957 devriminden sonra “Hazine mallarını zimmete geçirmek”, “Eğitim Bakanlığı’nda yolsuzluk”, “SAVAK ile etkin işbirliği”, “Devrimcileri sınır dışı etmek” iddialarıyla suçlandı.

‘Yolsuzluk’ adı altında kadınlar yargı kıskacına alındı

İran’da Kültür Bakanlığı’nda çalışanlar ve eğitimciler de Sadık Khalkhali başkanlığındaki Tahran İslam Devrim Mahkemesi’nde yürütülen 9 duruşmanın ardından ölüm cezasına çarptırıldı. Aynı yıllarda Sadık Khalkhali'nin emriyle ‘yolsuzlukla’ suçlanan ve haklarında idam kararı verilen kadınlar arasında Ashraf Chahar-Chem, Soraya Turke ve Pari Blandeh'i (Sakine Ghasemi) sayabiliriz. 17 yaşındaki Mona Mahmoodnejad Bahai, İran'daki 1957 devriminden sonra idam edilen Bahailerden biriydi. Onunla birlikte onlarca Bahai kadını da idam edildi.

Şirin Elemhuli’nin cenazesi ailesine verilmedi

İran'da idam edilen kadınların listesi, siyasi amaçlı infazların eşi görülmemiş bir şekilde arttığı 60'lı yıllara girerken daha da artı. İnfazlar, Humeyni'nin emriyle ‘Ölüm Paneli’ olarak bilinen bir heyet tarafından binlerce mahkûmun darağacına veya idam mangasına teslim edildiği 1967 yazında zirveye ulaştı. 60'lardan biraz uzaklaşacak olursak İran'da idam edilen kadınların listesi uzayıp gidiyor. Mayıs 2009'da 28 yaşında Evin Cezaevi’nde idam edilen Shirin Alamholi de dahil çok sayıda kadın idam edildi. Cenazesi ailesine bile teslim edilmedi. Zahra Bahrami, uyuşturucu bulundurma suçlamalarıyla Şubat 2009'da Evin Cezaevi’nde asıldı. Kobri Fatemi, eşini öldürdüğü için idam edilen bir kadın. Yine isimlerini bilmediğimiz çeşitli suçlamalarla idam edilen binlerce başka kadın bulunuyor.

Bazı aileler çocuklarıyla vedalaşamıyor

İdam cezaları genellikle Ramazan ve Muharrem aylarında gerçekleştirilmez. Genellikle Çarşamba gününden 24 veya 48 saat önce idam edilen bir kişi cezaevinde karantinaya alınır. Aile son bir ziyaret ve vedalaşmak için cezaevine gelir. Hapishane yetkilileri vasiyeti almaya gider. Sabah erkenden sabah ezanından önce mahkûm hükmün infazı için infaz alanına götürülür. Bu süreç siyasi mahkûmlar için bambaşkadır. Öyle ki bazen aileleri bile infaz saatinden ve nasıl idam edildiklerinden habersizdir ve onlar için bir son görüşme ya da vedalaşma yoktur.

10 Ekim: Dünya Ölüm Cezası ile Mücadele Günü

Onlarca insan hakları örgütü, 10 Ekim’i ‘Dünya Ölüm Cezası ile Mücadele Günü’ olarak tanımladı. Bunun üzerinden 19 yıl geçti. Bununla birlikte, dünya çapında ölüm cezasını kaldırmaya çalışmak için mücadele sürüyor. Bazı ülkeler de hala bu ceza kullanılmaktadır. Ölüm cezasına karşı olanlar bu cezayı insanlık dışı buluyor ve geri dönüşü olmadığı için eleştiriyor. Eleştirmenler ayrıca ölüm cezasının suçu caydırmadığına ve etnik gruplara, yoksullara ve kadınlara karşı haksız bir şekilde ayrımcılık yaptığına ve bir şiddet kültürünü teşvik ettiğine inanıyor. Uluslararası Af Örgütü gibi birçok uluslararası kurum, ölüm cezasının kaldırılmasını ana hedeflerinden biri olarak görüyor. Bir katili başka bir cinayet işleyerek cezalandırmanın şiddet içeren bir eylem olduğu da söylenir, çünkü genellikle bir şiddet eyleminin cezası benzer bir şiddet eylemi değildir. Ölüm cezasına karşı bir başka argüman da, idam cezasının haksız yere masum insanların öldürülmesine ve adaletsizliğe yol açabileceğidir.

Haksız yargılama ve keyfi infaz

İnsan hakları savunucularına göre, ölüm cezaları genellikle adil olmayan bir yargılama sonrasında verilir. Örneğin, uluslararası yasalara göre, savunma avukatına erişim tüm sanıkların hakkıdır. Ancak İran'ın yargı sistemi, özellikle siyasi tutuklulara yönelik yürütülen birçok davada bu yasayı ihlal ediyor. İran’da gözaltına alınanlar uzun süre bekletildikleri hücrelerde işkencelere maruz kalıyor. Gözaltında psikolojik ve ağır fiziki işkenceye maruz kalanlara önceden hazırlanmış itiraflar imzalatılıyor. Ve mahkemelerde bu itirafları esas alarak idam cezaları veriyor. Bu nedenle Birleşmiş Milletler ve insan hakları savunucuları İran'daki yargılamaları haksız görüyor.

Ebrahim Raisi'nin ardından idamlar arttı

İnsan Hakları Örgütü, Ebrahim Raisi'nin İran Cumhurbaşkanı olarak göreve başlamasının ardından ülkede infazların yüzde 100 arttığına dikkat çekiyor. 2021'de 333 kişinin idam edilmesi de bu artışın yaşandığını kanıtlar nitelikte. Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, 2022'nin ilk çeyreğinde 105 kişinin idam edildiğini belirtti. İran İslam Cumhuriyeti'nde idama susamışlık o kadar yoğun ki, 227 İslam Konseyi Temsilcisi açıklama yayınlayarak tutuklu protestocuların infazını talep etti.

Amaçları korku duvarını örmek

Birçok ihlalin uygulandığı ülkede 18 yaşından küçük kimi çocuklarda idam edildi. İran’da devlet yetkilileri, korku duvarı örmek ve iktidarını daha güçlü kılmak adına idamı araç olarak kullansa da, İran ve Rojlhilat halkları demokratik ve özgür bir yaşama olan özlemlerini ölüm pahasına da olsa yükseltmeye devam ediyor.