Yakawalanglı kadınlar, Taliban’ın katliamını anlattı

Afganistan’da Yakawalang bölgesinde Taliban’ın bir gecede 300 genç erkeği öldürdüğü katliamı anlatan kadınlar, katliamdan nasıl kurtulduklarını anlattı.

BAHARİN LEHİB

Kabil- Afganistan’ın Bamyan vilayetinin en büyük ilçesi olan Yakawlang’da Taliban 1979 yılında 300'den fazla genç erkeği katletti. Halk arasında dinsel ve etnik bir bölünme yaratmak amacıyla gerçekleştirilen katliamda öldürülenlerin tamamı Şii Müslümanlardı.

Katliamın ardından Taliban, kadınları ve çocukları da evlerini terk etmeye zorladı ve birçok çocuk göç yollarında soğuktan ve açlıktan hayatını kaybetti. Yaşadıkları katliamın sorumlusu Taliban’ın yeniden iktidarı ele geçirmesine tepki gösteren Yakawlanglı kadınlar, katliamı anlattı.

‘Taliban köyümüze gelerek topladığı bütün erkekleri katletti’

Güvenlik nedeniyle isimlerinin kullanılmasını istemeyen Yakawlanglılardan A.F., Taliban’ın bu katliamından sağ kurtulanlardan biri. Katliamdan çok kısa bir süre önce evlendiğini ve henüz 18 yaşında olduğunu aktaran A.F. şunları aktardı:

"Taliban köyümüze gelip 3 kardeşimle birlikte bütün erkekleri topladı. Topladıkları tüm erkekleri katlettiler. Ben ve bazı kişiler köydeki bir ahırda saklandık. Bazıları çiftçi olduklarını Taliban’ın onlarla bir ilgisi olmadığını söylüyordu ancak Taliban bu kişileri de vurdu. Bütün gün ahırda saklandık ve bizi bulamadılar. Bazılarımız bu şekilde katliamdan kurtulabildik.”

‘Kaçarken yolda çok sayıda ceset gördük’

Katliamdan kurtulmak için ailesiyle birlikte karların altında saklandıklarını anlatan D.S. (50), “Taliban her yerde erkekleri arıyordu ve biz ondan kaçmayı başarabilmiştik. Hava çok soğuktu ve biz canımızı kurtarmak için mücadele veriyorduk. Bizler kaçtığımız sırada yolda çok sayıda ceset gördük. Sonunda gitmemiz gereken yere ulaştık ve bu şekilde Taliban’ın katliamından kurtulabildik” dedi.

‘Cenazelerin yerden kaldırılmasına da izin vermediler’

Katliamdan kurtulabilen kadınlardan S.K. de, şunları aktardı: “O gece çok kar yağıyordu ve evimizi bastılar. Babam evdeydi, yaşlı ve hastaydı. Evimizi arayıp babama ‘oğlun yok mu’ diye sordular. Babamın yalan söylediğini belirtip yumrukladılar. Bizim gerçekten bir erkek kardeşimiz yoktu. Sonrasında evi terk ettiler. Kız kardeşim, annem ve yaşlı babamla birlikte evde kalıyorduk. Sabah olduğunda tüm gençlerimizin katledildiğini öğrendik. Gençlerin bir kısmı kaçmayı başardı ancak kaçamayanlar bir mahalleye getirilip katledildi. Korkunç bir gündü. Ailelerin sevdiklerinin cenazelerini yerden kaldırmalarına dahi izin verilmedi. Cenazeler üç gün sonra defnedildi.”