İnsanlara ‘mezar’ olan enkazlar mezarlığa taşındı: Acımıza acı katıyorlar

Semsûr’da depremde yıkılan binaların molozlarının Karapınar Mezarlığı’na dökülmesine tepki gösteren depremzedelerden Devrim Aslan, “Kız kardeşimin ölümüne sebep olan enkaz hemen yanı başında. Acımıza acı katıyorlar” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Semsûr- Merkez üssü Mereş olan 6 Şubat’ta aynı gün meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremler, birçok kentte yıkıma neden oldu. Resmi rakamlara göre en az 50 bin 783 kişi hayatını kaybetti. Hasar tespit çalışmalarında, 35 bin 355 binanın yıkıldığı, 17 bin 491 binanın acil olarak yıkılması gerektiği ve 179 bin 786 binanın ağır, 40 bin 228 binanın orta ve 431 bin 421 binanın az hasarlı olduğu tespit edildi.

Depremlerin üzerinden geçen 9 aya rağmen depremin açtığı yaralar hala sarılmadı. Barınma sorunu hala çözülmezken, depremzedeler kış mevsimini de çadır ve konteynırlarda karşılıyor. Depremzedelerin mağduriyetlerinin ve deprem sonrasında yaşanan sorunların devam ettiği kentlerden biri de Semsûr. 5 bin 953 binanın yıkıldığı Semsûr’da, 20 bini aşkın bina için ise acil yıkım kararı verildi.

Molozlar dere yatağı ve mezarlığa dökülüyor!

Yıkılan binaların enkazlarından alınan molozlar ise aylarca Karapınar Mezarlığı’nın yanından geçen dere yatağına döküldü. Dere yatağının dolmasının ardından molozlar bu defa da yol üzerinde bulunan boş tarım arazilerine dökülmeye başlandı. Dere yatağına dökülen molozlar ayrıştırıldıktan sonra bu defa da depremde yaşamını yitirenlerin toprağa verildiği Karapınar Mezarlığı’nın içine dökülmeye başlandı. Mezarlığı genişletme amacıyla döküldüğü öğrenilen moloz yığınlarının içerisinde mezarlarını ziyaret eden aileler, bu uygulamanın bilinçli olarak Alevi Kürt yurttaşların mezarlarının yoğun olduğu mezarlıkta yapıldığını savundu.

‘Acımıza acı katıyorlar’

Ailelerden biri de Devrim Aslan. Depremde kardeşiyle birlikte ailesinden 5 kişiyi kaybeden Devrim Aslan, enkazların ailesine ait 5 mezarın hemen arkasına döküldüğünü söyledi. Enkazları her gördüğünde depremin yaşandığı anı hatırlayarak canının yandığını anlatan Devrim Aslan, şunları ifade etti:

“Mezarlıkta yatanların evlerinin enkazını, eşyalarını her şeylerin bu dereye döktüler. O enkazda ölenleri buraya gömdüler. Hepsi evleri ile buraya gömüldüler. Bu doğru bir şey değil, hele insani hiç değil. Kız kardeşimin ölümüne sebep olan enkaz hemen yanı başında. Acımıza acı katıyorlar. Orası eskiden dereydi orayı doldurduktan sonra enkazı buraya getirip yığdılar. Ölenleri de artık oraya gömecekler. Bu doğru bir şey değil ama yapıyorlar. Ne yapsak bunu kime anlatsak da boş, kimsenin yapacak bir şeyi yok.”

‘Kimse bizi görmüyor duymuyor’

Enkaz altında kalan insanları çıkartmaya gelmeyen kepçelerin enkaz kaldırmak ve ayrıştırmak için birbirleri ile yarıştığını belirten Devrim Aslan, “Enkaz altında günlerce yaşayan, yardım bekleyen insanlar oldu. Bu insanlar çığlık ata ata öldü. Ne iş makinesi ne de başka bir şey yoktu. Biz kendi cenazelerimizi saatler sonra çıkardık. Bizimkiler en üst katta yaşıyordu, onları kendi çabalarımızla elimiz ve tırnaklarımızla çıkardık. İlk üç gün hiç kimse yoktu, iş makineleri geldiğinde yaşayan kimse de kalmamıştı zaten. Ne sokakta bir polis ne devlet hiç kimse yoktu. Biz kendi cenazelerimizi kendi çabamızla çıkardık. İnsanlar günlerce o soğukta bağırarak öldüler” diye konuştu.

Mezarların yanı başına dökülen enkazların kendilerine acı verdiğini vurgulayan Devrim Aslan, “Kimse bizi dinlemiyor. Kimse bizi görmüyor ve duymuyor. Burada Kürt Aleviler var diye bunları yapıyorlar. Diğer mezarlarda bu durum yok. Sadece burada bunu yapıyorlar. Şimdi gidip söylesek muhatap bile bulamayız” dedi.