Wan ve Qers’te ‘Büyük Özgürlük Yürüyüşü’nün startı verildi

Wan ve Qers’te ‘Büyük Özgürlük Yürüyüşü’nün startı verildi. İki kentte de yürüyüş öncesi yapılan açıklamalarda, barışı, demokrasiyi ve özgürlüğü gerçekleştirmenin Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlük koşullarının sağlanmasıyla olacağına dikkat çekildi.

Haber Merkezi- Siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri, İmralı tecridinin kaldırılması ve Kürt sorununun çözümü için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talepleriyle bugün Wan ve Qers’te "Büyük Özgürlük Yürüyüşü" başlattı.

Yürüyüşün Wan kolunun startı, kentteki bir otelde yapılan açıklamayla verildi. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi açıklamaya katıldı. Yürüyüşçüler, üzerinde "Özgürlük Yürüyüşü/ Meşa Azadiyê ye" yazılı önlükler giydi.

'Tecrit ortak geleceği sabote ediyor’

DEM Parti Şirnex Milletvekili Zeki İrmez, ortak açıklamayı okudu. Zeki İrmez, "İmralı ada hapishanesinde Sayın Abdullah Öcalan üzerinde hukuksuzca yürütülen mutlak tecrit ve iletişimsizlik politikaları Kürt halkının demokrasi, özgürlük, Türkiye halklarının barış, Ortadoğu halklarının bir arada eşit yaşam hakkını hedef almaktadır" dedi. İmralı'daki tecridin tüm coğrafyayı kuşattığını ve halkların ortak geleceğini sabote ettiğini vurgulayan Zeki İrmez, şunları kaydetti:

"Adalet de, hak arayışları da, demokratik talepler de topyekün tecrit altındadır. Tüm kamuoyu bilmelidir ki, İmralı sistemi tüm ülkeye yayılan hukuksuzluk rejiminin başlangıç noktasıdır. Toplumu ve ülkeyi esareti altına alan tecrit İmralı’dan başlayarak yayıldıysa, Türkiye’nin özgür, demokratik, barışçıl, adaletli, yaşanabilir bir ortam ve gelecekle buluşturulmasının yolu da İmralı tecridinin kırılarak, büyük özgürlük yolunun açılmasından geçer.

Bu nedenle yaşamın tümünü hedef alan bütün saldırılara karşı demokratik mücadelemizi ve demokratik direnişimizi büyütmekte sonuna kadar kararlıyız ve iradeliyiz. Özgürlüğü İmralı’dan başlatarak tüm ülkeye kazandırma hedefinde kararlı adımlarla sonuna kadar ilerleyeceğiz. Bu amaçla bugün Büyük Özgürlük Yürüyüşünü başlatıyoruz. Halklara dayatılan tecrit karanlığına karşı en güçlü cevabı Özgürlük Yürüyüşümüzle vereceğiz. Çünkü ne Kürt halkı, ne de Türkiye halkları olarak tecrit karanlığı altında dayatılan bir yaşamı asla kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. 

Türkiye İmralılaşmıştır Kürdistan İmralılaşmıştır

Herkes şunu iyi görmelidir ki, ülkeyi yönetme rejimine dönüştürülen tecritle, bizleri, emekçi halklarımızı, kadınları, gençleri, tüm toplumsal kesimleri nefessiz bırakmak, teslim almak istiyorlar. Öyle ki, artık Türkiye İmralılaşmıştır; Kürdistan İmralılaşmıştır! İmralı’nın kapısındaki kilit tüm Türkiye’ye vurulmuştur. Demokratik geleceğe kilit vurulmuştur. Tüm ülke kilitlenmiş durumdadır. 

Bunun sonucu ise ülke olarak yaşanan can kayıpları ve acılardır. Hukuksuzluk karanlığıdır, OHAL, kayyım, KHK darbesidir. Yoksulluktur, açlıktır. Mafyalaşma ve çeteleşmedir. Kürt sorununu tecrit politikasıyla İmralı’da hapsedeceğini, unutturacağını sanan çözümsüzlük aklı, Türkiye’yi büyük krizlerin, çöküşün ve çürümenin içerisine sürüklemiştir. Sorun ise büyüyerek orta yerde durmaktadır. Çözüm kendini her gün dayatmaktadır.

 

Yirmi beş yıl boyunca İmralı’da sistematik tecrit politikalarına maruz kalan Sayın Abdullah Öcalan’dan üç yıldır hiçbir şekilde haber alınamamaktadır.  'Çatışmalı süreci bir haftada sonlandırabilirim' diyen Sayın Öcalan’a karşı uygulanan mutlak tecrit ve iletişimsizliğin çatışmalı sürecin devamından yana bir akıl tutulması olduğunu herkes görmeli ve bilmelidir. Bizler tüm bu alacakaranlığa karşı ilk mumu İmralı’dan yakmak ve ülkeyi aydınlık günlere ulaştırmak için Büyük Özgürlük Yürüyüşümüze başlıyoruz.

Tecridi sonlandırarak barışı getirecek olan bizleriz

Biliyoruz ki, Kürt sorununun demokratik çözümü ve kalıcı, onurlu bir barışın sağlanmasının yolu, Türkiye’nin demokratikleşmesinin, gerçek bir adalet ve hukuk sistemiyle buluşmasının yolu İmralı sisteminin sona erdirilmesinden geçer. Bu ülkede barışı, adalet, demokrasiyi ve özgürlüğü gerçekleştirmek, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlük koşullarının sağlanmasıyla ve Kürt halkının statüsünün kabulüyle mümkündür. Mutlak tecride son vermek; egemenlerin Ortadoğu’da amacı halklar ile inançlar arasında düşmanlıkları derinleştirme politikalarını geriletmenin, demokratik ve özgür bir Ortadoğu’yu var etmenin en önemli adımlarından biridir.

Mutlak tecridi sonlandırarak ülkeye ve bölgeye barışı getirecek olan bizleriz. Kürt halkı, Türkiye’nin devrimci, demokrat kesimleri; Aleviler, gençler, kadınlar, emekçiler ortak mücadele ile mutlak tecrit ve iletişimsizlik politikalarını boşa çıkarabiliriz. Mutlak tecridi kırmanın yolu ortak mücadeledir. Bu kapsamda, Büyük Özgürlük Yürüyüşü ile mutlak tecrit politikalarının iflasını ilan edeceğiz. Kent kent, mahalle mahalle, meydan meydan yürüyecek ve bu yürüyüşü tarihi bir sonuca ulaştıracağız. Bu yürüyüş, aynı zamanda hepimizin özgürlüğü içindir. 

Özgürlük Yürüyüşüne destek vermeye çağırıyoruz

Türkiye’nin temel ihtiyacı olan onurlu barış içindir. Eşit birlikte yaşam içindir. Demokratik bir ülkeyi hep birlikte oluşturmak içindir. Adalet içindir. İmralı tecrit sistemini sona erdirene ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğü sağlanana kadar demokratik mücadelemize her koşulda devam edeceğiz. Buradan, Kürt halkı ve bölge halkları olmak üzere tüm demokratik kamuoyunu, barıştan yana olan, adalet, hak, hukuk değerlerine bağlı herkesi Büyük Özgürlük Yürüyüşüne katılarak destek vermeye çağırıyoruz.

Kürdistan’ı, Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu sömürü ve baskı düzeninden kurtarmak, halkların bir arada eşit ve özgür yaşamını inşa etmek için Büyük Özgürlük Yürüyüşüyle büyük kazanacağız. 67 günü bulan zindanlardaki açlık grevi direnişiyle mücadele ortaklığı sağlayarak mutlaka başaracağız. Hiç kuşku yok ki, Büyük Özgürlük Yürüyüşünün başarısı Türkiye ve Ortadoğu halklarının zaferine kapı aralayacaktır."

Açıklamanın ardından yürüyüşe geçildi

Açıklamanın ardından aralarında DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ile DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın da bulunduğu isimler, giydikleri üzerinde “Meşa Azadiyê/Özgürlük Yürüyüşü” yazılı önlükleri ile otelden çıkıp Musa Anter Parkı’na doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca “Bijî berxwedanan zindana”, “Bijî berxwedana Îmraliyê”, “Selam selam İmralı’ya bin selam” ve “Kurdistan faşizme mezar olacak” sloganları atıldı.

Keskin Bayındır: Milyonlarca insanın yüreği bizimledir

Musa Anter Parkı’nda bekleyen kitle, gelen heyeti alkışlarla karşıladı. Burada konuşma yapan DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Wan halkına teşekkür etti. Yürüyüşlerinin yeni başladığını dile getiren Keskin Bayındır, “Wan büyük bir sahiplenme gösterdi. Bu sahiplenmeniz kutlu bir sahiplenmedir. Bizim sayımız bu kadar değildir. Milyonlarca insanın yüreği bizimledir. Siz her zaman var olun, her bijiî Wan halkı” dedi.

Yürüyüşe polis müdahalesi

Bu esnada kitleyi ablukaya alan polisler, yasaklı olduğunu dile getirdikleri yürüyüşe izin verilmeyeceğini söyleyip dağılmalarını istedi. Polisin uyarısına aldırış etmeyen kitle, Mereş Caddesi çıkıp “Bijî berxwedanan zindanan” sloganı atarak yürüyüşünü sürdürdü. Bunun üzerine müdahalede bulunan polisler yürüyüşte yer alanları darp etmeye başladı. Bu esnada bir kişi polislerce gözaltına alındı.

Müdahaleye rağmen yollarına devam grup sloganlarla Wan İl Örgütü’ne geldi. Bina önündeki partililer gelenleri alkış, zılgıt ve “Bijî Serok Apo” sloganlarıyla karşıladı. Karşılamanın ardından Özgürlük Yürüyüşçüleri, hep birlikte “özgürlük halayı” çekmeye başladı.

Qers’te de yürüyüş startı verildi

Wan’daki açıklamanın ardından Qers’te de yürüyüş startı verildi. 15 Şubat'a kadar devam edecek yürüyüş için kentte bulunan bir otelde açıklama yapıldı. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, BDP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ile MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Kerem Canpolat’ın da aralarında olduğu çok sayıda kişi açıklamaya katıldı. Qers kolunda yer alan yürüyüşçüler de “Meşa Azadiyê” yazılı önlükler giydi. DEM Parti Şirnex Milletvekili Newroz Uysal Aslan, ortak açıklamayı okudu.

Kerem Canpolat: 15 gün boyunca tecridin ne olduğunu anlatacağız

MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Kerem Canpolat, "Uzun bir süredir İmralı’dan haber alamıyoruz. Sayın Öcalan’ın ailesi, avukatı ve toplumla buluşması gerekiyor. Sayın Öcalan’ın ‘Bir haftada savaşı bitiririm’ sözleri ortadadır. Bunun için Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerekiyor. Yine cezaevlerinde açlık grevi devam ediyor ve anneler de nöbette. Ülkede büyük bir tıkanıklık var ve bunun nedeni Kürt sorunudur. Kürt sorunun çözümünün yolu tecridin kaldırılmasıdır. 15 gün boyunca tecridin ne olduğunu anlatacağız. Barış herkes için lazım. Bunun için hepimiz el ele vermeliyiz. 'Artık yeter’ diyerek bu tecridi kıralım. Bizim barıştan başka çaremiz yok ve barış tecridin kaldırılması ile gelir” diye konuştu.

Şükriye Ercan: Bu yürüyüş Aleviler için çok önemlidir

DAD Genel Merkez Örgütleme Sekreteri Şükriye Ercan, "Özgürlük Yürüyüşü'nün Kars’tan başlatılması anlamlıdır. Kars, binlerce yıldır halkların bir arada yaşadığı, herkesin kendi kimliği, dili ve siyasetiyle bir arada yaşamın merkezidir. Kars önemli bir şehirdir. Kars bir rıza şehridir. Bugün çırağlarımızı, dualarımızı ve lokmalarımızı, barışın ve kardeşliğin hayat bulması için yapacağız. Bugün dualarımızı, barış için tecride karşı yapacağız. Bu yürüyüşü sahiplenmeye çağırıyorum. Bu ülkede barış süreci başladığı zaman bahar başlamıştı. Bütün ülkede halklar birbiriyle hemhal olmuştu. Bu barış süreci ve bu yürüyüş biz Aleviler için çok önemlidir" diye konuştu.

Salih Kuday: Tecrit ülkedeki herkese uygulanıyor

Mêrdîn MEBYA-DER Eşbaşkanı Salih Kuday, "25 yıldır Sayın Öcalan üzerinde bir tecrit söz konusudur. Hem inanç hem halklar açısından bu tecridi kabul etmiyoruz. Tecrit, katliam, ölüm ve yakılan ormanlardır. Tüm bunlar tecritle bağlantılıdır. Biz en asker ne gerillanın hayatını kaybetmesini istemiyoruz. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü istiyoruz. Tecrit, sadece Kürtlere değil, ülkedeki herkese uygulanıyor. Tecrit ağırlaştığından beri faşizm ve tekçilik bu ülkede baş gösteriyor. Bunun durması için ve insanların ölmemesi için tecridin kaldırılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Mahmut Tanış: Cenazeler çıkmasın

Demokratik İslam Kongresi'nden (DİK) Mahmut Tanış, "İslam, Kuran’ı uygulamaktır. İslam, Kuran’ı Siirt meydanında siyaset malzemesi yapmak değildir. Bu İslam dışı bir uygulamadır. Bu insanları kandırma, aldatma ve birbirine düşürmektir. İslam mezhepçilik yapmayan, bölücülük yapmayan bir dindir. Hesabınıza gelince Nas deyip hesabınıza gelmediği zaman Nas’ı kenara atmak İslam’ı ret etmektir. Bir kez daha cezaevlerinden cenazeler çıkmasın, insanlar dilinden dininden ötürü baskı görmesin diyoruz" diye konuştu. 

Tülay Hatimoğulları: Temel amaç Sayın Öcalan üzerinde tecridin kaldırılmasıdır

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Bu yürüyüşün en temel amacı Sayın Öcalan üzerinde İmralı’da devam eden tecridin kaldırılması, Sayın Öcalan için özgürlüğün olanaklarının açılması, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yönetimlerle çözümünü kapısının açılmasıdır" dedi. Kürt halkının her fırsatta barış elini uzattığına dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, şunları ifade etti:

“Kürt halkı, ödenen bütün ağır bedellere ve kayıplara rağmen her seferinde barış elini uzattı. Ama bu barış eline de her seferinde mevcut olan iktidarlar tankla, topla, SİHA, İHA’larla yanıt verdiler. Bugün burada Kars’tan bu yürüyüşü başlatmanın çok önemli bir anlamı var. Kars, farklı halkların ve inançların yaşamlarına beşiklik etmiş kadim bir kentimizdir. Burada Azeriler, Terekemeler, Caferiler, Kürtler, Türkler, Aleviler her halk ve inançtan insanın barış ve huzur içerisinde yaşıyor.”

‘Kürt sorunu bir statü sorunudur’

Kürt sorununun bir statü sorunu olduğunu ifade eden Tülay Hatimoğulları, "İktidarlar, kendi iktidarlarındaki koltuklarını sağlamlaştırmak için Kürt sorununu devam etmesini, çatışmaların devam etmesini istiyor. Asker cenazelerinin, Kürt gençlerinin cenazelerinin bu ülkeye gelmesini istiyor. Oysa Türk anası da Kürt anası da bu saldırıların, çatışmaların ve savaş atmosferinin biran önce bitmesini canı gönülden istiyorlar. Ama anaların sesini duyan yok. Halkın sesini duyan yok. Bu yürüyüşün bir amacı da toplumda bu kanayan yaranın radikal çözümünü sağlanabilmesinin önünü açmaktır. Bizler DEM Parti olarak bu yürüyüşe desteğimizi sunuyoruz” dedi. Tülay Hatimoğulları konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Buradan çağrımızı Türkiye’deki yüreği barıştan, adaletten, eşitlikten yana olan bütün insanlara. Aydınlar, yazarlar, sanatçıları, demokratik kitle örgütlerini, emek-meslek örgütlerini, bu sorunun çözümü için bu çorbada kendilerinin de bir tuzu olması için davet ediyoruz. Kürt sorununu çözen bir Türkiye'nin Ortadoğu’da neden savaşların çözümüne de katkı sağlayacağına inanıyoruz. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye, toplum olarak kendi toplumsal bütünlüğünü daha güçlü bir şekilde sağlar. Bugün Ortadoğu’nun dört bir yanında yükselen savaş seslerine toplumsal anlamda güçlü birliktelikle hep birlikte bizler bir karşılık verebiliriz. Barışla karşılık verebiliriz. Bunun için de aynı zamanda Ortadoğu’da artan bu savaş ve çatışmaların Kızıldeniz’de savaş gemilerinin, namlularının halka döndüğü bir atmosferde toplumsal bütünlüğümüzü sağlamak, kendi iç sorunlarımızı çözmek, Kürt sorununu çözmek, bizleri toplumsal olarak bu küresel saldırılara karşı da çok daha güçlü kılacaktır.

Gelin müzakere kapılarını açalım

Gelin müzakere kapılarını açalım. Gelin barışın ve diyalog kapılarını açalım. Aynı sorumluluklar uluslararası insan hakları kuruluşlarına, CPT’ye buradan sesleniyoruz; İmralı tecridi için daha çok adım atılmalı. Kürt sorununun çözülmesi için daha çok rol ve misyon üstlenilmelidir. Burada hepimize büyük görevler düşüyor. Bu coğrafya kan, gözyaşına ve acıya fazlasıyla doydu. Artık bizler hep birlikte barış istiyoruz. Bu büyük yürüyüşün de barışın kapısını aralayacağına olan inancımla hepinizi selamlıyorum. Yolumuz açık olsun.”

Açıklama sonra yürüyüş başladı

 Açıklama sonrası siyasetçiler Cengiz Çiçek, Çiğdem Kılıçgün Uçar, Tülay Hatimoğulları ile Kerem Canpolat’ın da aralarında olduğu kitle kent merkezinde doğru yürüyüşe başladı. Yürüyüş boyunca “Bijî berxwedana zindanan”, “Bijî berxwedana Îmraliyê (Yaşasın İmralı direnişi)” ve “Rayê xelasiyo, rayê şarano” sloganları atıldı. Yürüyüş güzergahındaki yurttaşlar da yürüyüşçülere destek verdi. Partililer ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri, DEM Parti İl Örgütü binasında kadar yürüdü. Burada toplanan kitle, sık sık “Bijî Serok Apo” sloganları attı. Yürüyüşçüler, toplanan kitleye yürüyüşün amacını anlattı.

‘Öcalan ile buluşma bizim özgür olduğumuz gündür’

HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, “Kürt sorunu bir statü sorunudur. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması hepimizin sorumluluğundadır. Bu bizim tercihimiz değil, zorunluluğumuzdur. Bizi bugünlere serhildanlar (başkaldır) getirdi. Biz bu ruhu sağlamak zorundayız. Bir halk özgürlüğü için ayağa kalkarsa, mutlaka özgürlüğünü sağlayacaktır. Zafer yola düşenlerindir. Bu coşkuyu her gün arttırarak, zafere kadar gitmek zorundayız. Sistem bizi gündemlerimizden uzaklaştırmak istiyorlar. Bunun için soykırım ve sömürgeciliğe inat gündemimiz Sayın Öcalan’dır. Sayın Öcalan özgür koşullarda halklarla buluşuncaya kadar yürüyüşümüz devam edecek. Buluşma günü bizim özgürlük günümüz olacak” ifadelerini kullandı.