‘Türk devletinin Sêrekaniyê’deki insanlık suçlarını ortaya çıkaracağız’

Sêrekaniyê Göçmenler Komitesi Kadın ve Çocuk Okulu üyesi Zehra Semo, Serêkaniyêlilerin topraklarına dönmesi için çalışmaya devam edeceklerini belirterek, “Türk devletinin Serêkaniyê’deki insanlık suçlarını somut belgelerle ortaya çıkaracağız” dedi.

RONÎDA HACÎ

Hesekê- Serêkaniyê şehrinde, Türk devleti ve ona bağlı çetelerin işgaliyle birlikte halka yönelik insanlık dışı suçlar işlendi. Kadın ve çocuklara yönelik saldırılar, katliamlar ve işkenceler gerçekleştirildi. Kentin kutsal mekanları da tıpkı halkın evleri ve malları gibi yağmalandı, yok edildi. Kent dışından Serêkaniyê’ye bir milyon insan yerleştirildi.

Türk devletinin işlediği suçların belgelenmesi amacıyla, ““Em bimînin û vegerin / Biz kalalım ve dönelim” sloganıyla 27 Eylül 2021’de Serêkaniyê Göçmen Komitesi kuruldu. 35 kişiden oluşan komitede, 4 kadın ve çocuk okulu, araştırma, iletişim ve hizmet birimleri yer alıyor. Serêkaniyê Göçmenler Komitesi Kadın ve Çocuk Okulu üyesi Zehra Semo, komitenin çalışmaları hakkında bilgi verdi.

‘İşgal uluslararası bir mutabakat ve onayla gerçekleşti’

Serêkaniyê işgalinin uluslararası bir mutabakat ve onayla gerçekleştirildiğine işaret eden Zehra Semo, özgürlük talep eden halka yönelik her zaman saldırıların olduğunu anlattı. Zehra Semo, “Serêkaniyê’de yaşanan saldırılar ilk saldırılar değil. Kent, 2012'de de Türk devletine bağlı çetelerin saldırısına uğradı ama amaçlarına ulaşamadılar. 2019’da Türk devleti yasak silah ve uçaklarla kente alenen saldırdı ama maalesef sessizlik oldu, o sessizliğin ardından yağma, yıkım, cinayet, göç ve demografik değişim konusunda anlaşmaya varıldı. Serêkaniyê'nin işgali ve bölünme planları, Sykes Picot ve Lozan anlaşmalarının devamıdır” dedi.

‘İnsanlık suçlarını belgelemek istiyoruz’

Serêkaniyê Göçmenler Komitesi'nin kurulmasının temel amaçlarından birinin işgal bölgelerindeki göçmenlerin durumunu izlemek olduğunu belirten Zehra Semo, şunları ifade etti:

“Komitenin amacı Türk devletinin Serêkaniyê şehrine ve halkına karşı işlediği suçları ortaya çıkarmaktır. Çünkü Serêkaniyê ve işgaline yönelik saldırılarda tüm insanlık suçları işlendi ve buna karşı bir sessizlik var. Serêkaniyê’de yaşanan gerçeği, kadına yönelik saldırıları, şiddeti ve cinayetlere sessiz kalmamak için belgelemek istiyoruz. Öte yandan göçmenlerin en zor şartlar altında yaşamlarının zorluklarını da belgeliyoruz.”

‘Kadının gücü ve iradesi kırılmak isteniyor’

Her saldırı ve işgalde en çok zarar gören kadınlar ve çocuklar olduğuna vurgu yapan Zehra Semo, “Kadınlar en zor koşullarda yaşam sürüyorlar. Bununla birlikte evlerine ve şehirlerine dönüş için büyük bir direniş sergiliyorlar ve bu ağır yükü omuzlarına almış durumdalar. İşgal altındaki topraklarda kadınlar dövülüyor, öldürülüyor, saldırıya uğruyor ve tecavüze uğruyor. Düşman artık kadının gücünden korktuğu için işgal ettiği yerlerde kadının gücünü ve iradesini kırmak istiyor" şeklinde konuştu.

‘Serêkaniyê işgalden kurtarılmalı’

Serêkaniyê kentinin işgalden kurtarılması gerektiğine dikkat çeken Zehra Semo, "Şu anda Serêkaniyê’deki Türk devlet cezaevlerinde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 47 kişi tutuklu. Geçenlerde 2 kadın ve 2 çocuk öldürüldü. Halkın malları yağmalanmış, tarihi ve kutsal yerler tahrip edilerek çalınmış, çete aileleri gerçek tarihi çarpıtmak ve kendi çıkarlarına göre şeyler yaratmak için gerçek ailelerle yer değiştirmiştir” dedi.

‘Kampların resmen kabulü üzücü’

Serêkaniyê ve Waşokanî kamplarının resmen kabul edilmemesini üzücü bulduklarını kaydeden Zehra Semo, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Göçmenler, yardım ekipleri tarafından görmezden gelindi. Her iki kampta da yardıma ihtiyacı olan yaşlı kadınlar, ciddi hastalığı olan kadınlar, engelli ve hasta çocuklar var. Ama ne yazık ki kimse yardımcı olmuyor. Öz Yönetim elinden geldiğince yardımcı oluyor ancak göçmen sayısı çok yüksek. Aynı zamanda Türk devleti göçmenlere ve Hesekê halkına karşı su savaşı yürütüyor. Bu herhangi bir ahlaki düzende var mı? Bu bir insanlık suçudur ve cezalandırılmalıdır. Serêkaniyêlilerin topraklarına dönmesi için çalışmaya devam edeceğiz. Her ne şekilde olursa olsun Türk devletinin suçlarını somut belgelerle ortaya çıkaracak ve mevcut gerçeği ortaya koyacağız."