Türk devleti özel savaşla toplumun değerlerini hedefliyor

Sara Örgütü Sözcüsü Arzu Temo, Türk devletinin Kürt toplumunu soykırıma uğratma temelinde özel savaşı yaygın olarak kullandığını belirterek özel savaşın temel hedef kitlesinin kadınlar ve gençler olduğunu söyledi.

VIYAN AMED

Qamişlo-Türk devleti Bakurê Kurdistan’da Kürtler üzerine soykırım politikaları uygularken, bunda temel araçlarından biri de gençleri ve kadınları hedefleyen özel savaş.

Türk devletinin Kürtlere dönük saldırıları Bakurê Kurdistan ile sınırlı kalmıyor. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi alanlarını hemen her gün toplarla, İHA ve SİHA’larla bombalayan Türk devleti diğer yandan da bununla yetinmeyerek gizli hücreleri yoluyla özel savaş yürütüyor. Bu özel savaşın temel hedefi ise Kürt halkının değerleri ve ahlakı. Özel savaş, Kürt toplumsallığını dağıtmak için başta toplumun en dinamik kesimleri olan kadınlar ve gençleri hedef alıyor. Bu kapsamda alanda uyuşturucu dağıtılarak uyuşturucu kullanımının yaygınlaştırılması ve kadınlara taciz, tecavüz gibi birçok kirli uygulama geliştiriliyor.

Türk devleti özel savaşını en fazla Bakurê Kürdistan üzerine geliştirirken Türk devletinin 18 Mart 2018’de işgal ettiği Efrîn’de de özel savaş çok sistemli bir biçimde uygulanıyor. Kadına yönelik şiddete karşı mücadele için kurulan Sara Örgütü Sözcüsü Arzu Temo, Türk devletinin bu özel savaşını ajansımıza değerlendirdi.

‘Tecavüz ve işgal aynı zihniyetin ürünüdür’

Arzu Temo konuşmasının başında erkek-devlet anlayışını şu şekilde değerlendirdi:

"Erkek-devlet anlayışı köklerini kadın değerlerini gasp etmeye dayanan 5000 yıllık zihniyetten alıyor. Günümüzde en fazla karşı karşıya kaldığımız durum ise kadın katliamları ve kadına dönük cinsel saldırılar olmakta. Erkek egemen sistem bu katliam ve saldırılarla kadınların iradesini yok etmek istiyor.

Tecavüz kavramı zoru içerir, zorla yapılır. Devlet sistemi iktidarını sürdürmek için toplumda kadına yönelik her türlü zulüm ve baskıyı uygulamaktadır. Devleti büyütmek, bir toprak parçasını daha almak için büyük savaşlar yürütürler, işgallerini dayatırlar. Tecavüzde de böyle bir saldırı ve dayatma vardır. Yani işgal ve tecavüz aynı zihniyetin ürünleri.”

‘Devletler kadının gücünden korkuyor’

Arzu Temo, Türk devletinin kadınlara ve gençlere yönelik saldırılarına ilişkin ise şunları söyledi: "Önder Apo, bu yüzyılın kadınların özgürlük yüzyılı olduğunu ilan etti. Bugün halk devrimi kadınların öncülüğünde yaşanıyor ve bu durum devletleri zorluyor. Devlet kadını kendisi için bir tehdit olarak gördüğü için önce kadınları hedef alıyor. Bunun çok net örneği öncü kadınlara sürekli saldıran ve onları katleden Türk devletidir. Türk devleti sürekli alanımıza saldırılar geliştirirken devrimimizin öncüsü olan kadınları SİHA’larıyla hedef alıp katlediyor.”

‘Kadın ve gençler şahsında toplumun iradesini hedef alıyor’

Türk devletinin toplumun irade kazanmasını engellemek için sürekli saldırdığını ifade eden Arzu Temo, “Türk devleti, kadınları ve gençleri özel savaş yoluyla özgürlük ve mücadelesinden uzaklaştırmak

istiyor, bu nedenle kadın ve gençlere uyuşturucu yaygınlaştırarak ve tecavüz uygulamalarını artırarak saldırıyor. Bu saldırı kadın ve gençlik şahsında toplumun değerlerine yapılan saldırıdır. Çünkü kadın ve gençlerin enerjisini tüketmeden, yozlaştırmadan bir toplumun iradesini kıramazlar. Bir insan taciz ve tecavüze uğradığında duygu ve yaşam şevki kalmıyor. Kendini düşünce ve ruhtan yoksun buluyor. Taciz ve tecavüz çoğu zaman kadınların yaşamlarına son vermelerine neden olur. Halk mücadelesinin olduğu yerde devlet bilerek özel savaş yürütür ve kadınlara karşı ahlaksız yöntemler geliştirir ki bu devletin ve yetkililerin kirli bir politikasıdır" şeklinde konuştu.

‘Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınları hedef alıyor’

Rojava Kürdistan’da devrimin kadın öncülüğünde ve kadın devrimi karakterinde gelişmesi nedeniyle Türk devletinin kadınlara yönelik saldırı ve özel savaşının daha da şiddetlendiğine dikkat çeken Arzu Temo, sözlerini şöyle sürdürdü: "Rojava Kürdistan devrimi, tüm dünya kadınlarını kucaklayan bir kadın devrimine dönüştü. Bugün dünya kadınları, kadın devriminden ilham alıyor ve bu devrimi korumak için birçok mücadele ve direniş var. Faşist ve cinsiyetçi Türk devleti kadın devrimini kendisi için tehlike olarak gördüğü için saldırılar ve özel savaşı geliştiriyor.

YPJ'nin varlığı sayesinde tüm dünya DAİŞ çetelerinin karanlığından kurtulurken, YPJ öncülüğünde Kuzey ve Doğu Suriye'nin tüm kadınları devrime katılarak kimliklerine sahip çıktı. Kadın hayatın kaynağı olduğu için devlet kadın üzerinden topluma saldırıyor.”

"Türk devleti tecavüzcüleri koruyor"

Bakurê Kürdistan ve Suriye’de Türk devletinin işgali altındaki alanlarda birçok tecavüz vakasının yaşandığını ve tecavüzcülerin çoğunun Türk devletinin asker ve polisleri olduğuna işaret eden Arzu Temo, “Tecavüz, Türk devletinin Kürt toplumunun iradesini kırmak için geliştirdiği son derece bilinçli ve planlı bir uygulama. Tecavüz faillerinin büyük çoğunluğu uzman çavuş, asker, çete, gibi devlet elemanları. Bu kirli siyaset daha çok Kuzey Kürdistan ile Kuzey ve Doğu Suriye'nin işgal altındaki bölgeleri Efrin, Serekani ve Girê Spî'de yaşanıyor. Efrîn Bölgesi işgal edilmeden önce kadınlar tarafından yönetiliyordu ancak Türk devletinin işgalinden sonra kadınlar her gün işkence, kaçırma, taciz ve tecavüze maruz kalıyor. Efrîn zindanlarında Türk devleti tarafından esir tutulan yüzlerce kadın her gün Türk devletinin çeteleri tarafından vahşi işkencelere ve tecavüzlere maruz kalıyor. Aynı zamanda vahşice katlediliyorlar. Bunca olay karşısında herkes sessiz kalıyor ve devlet tecavüzcüleri ya koruyor ya da göstermelik kısacık bir ceza ardından serbest bırakıyor" dedi.

"Devletin saldırılarını mücadele ile yenebiliriz"

Arzu Temo, tüm kadınların devlet zihniyetini iyi tanıması isteyerek, devletin tüm saldırı ve özel savaş uygulamaları karşında örgütlenme ve mücadelesini büyütmeye çağrısında bulundu ve son olarak şöyle konuştu: “Devletin tüm bu saldırılarını güçlü bir mücadeleyle boşa çıkarabiliriz. Kadınların örgütlenmesi ve uyanışı devletin yozlaşmış siyasetini yenecektir. Toplumlar, devlet algısına karşı mücadele ettiklerinde ahlaki ve politik bir toplum inşa edebilirler ve bu da kadınların öncülüğünde mümkündür.”