‘Türk devleti Halepçe Katliamı’nı devam ettiriyor’

Halepçe Katliamı’nın Türk devletinin işgal saldırılarıyla devam ettiğini belirten Şehit Aileleri Meclisi Kadın Ofisi Üyesi Fatma Elî, soykırım ve katliam politikalarına karşı halka mücadeleyi yükseltme çağrısında bulundu.

RONÎDA HACÎ

Hesekê- Irak'ta diktatör Saddam Hüseyin liderliğindeki Baas rejimi, 16 Mart 1988'de Kürt halkına karşı katliam gerçekleştirdi. Baas rejiminin Halepçe kentini kimyasal silahlarla bombalaması sonucunda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 5 bin 500'den fazla Kürt hayatını kaybetti. Cizrê Kantonu’nun Hesekê kentindeki Şehit Aileleri Meclisi Kadın Ofisi Üyesi Fatma Elî, konuyla ilgili ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.

‘Aynı politikayı Türk devleti sürdürüyor’

Halepçe Katliamı’nın hegemonik devletlerin eliyle yapılan bir komplo olduğunu dile getiren Fatma Elî, "Yüzlerce yıldır kapitalist sistem toplumları nefessiz bıraktı ve devlet de bu sistemi kendi çıkarı temelinde kullanıyor. Halepçe Katliamı'nda diktatör Saddam Hüseyin çeşitli bahanelerle Halepçe şehrini yasak silahlarla bombaladı. Amacı Kürt halkını katletmekti. Bu politika günümüzde de devam etmektedir. İşgalci Türk devleti aynı politikayı sürdürmekte ve yasaklı silahlarla medya savunma alanlarını hedef almaktadır” şeklinde konuştu.

‘Katliam bir soykırım politikasıdır’

Yasaklı silahların doğaya verdiği tahribata da dikkat çeken Fatma Elî, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hegemon devletlerin tarihi kara bir tarihtir ve şu ana kadar da bu şekilde yazılmaya devam ediyor. Özgürlük çağrısı yapan devletler, Halepçe Katliamı’nda sessiz kaldılar ve gerçek yüzlerini gösterdiler. Bu insanlığa, hukuka ve ahlaka karşı bir suçtur. Tüm bunlar insanlığa, doğaya ve toprağa karşı bir soykırım politikasıdır. Çünkü yasak silahlar kullanıldığında o silahlar evrendeki tüm canlılara zarar verir. Bu politikalar devletlerin kendi çıkarlarının gerçekleştirilmesi için yapılmaktadır.”

‘Her gün katliamlarla karşı karşıyayız’

Tarihte birçok katliamın yapıldığını hatırlatan Fatma Elî, “Suriyelilere, Ermenilere ve Kürtlere yönelik çok sayıda katliam yapıldı. İşgalci Türk devleti, Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarında birçok katliam gerçekleştirdi. Efrin, Serêkanîyê ve Girê Spî'nin işgali sırasında ağır ve yasak silahlar kullanarak halkı katletti. Bunun bir örneği Til Rifat Katliamı ve Serêkanîyê'de yaşananlardır. Serêkanîyê’de Mihmed isimli çocuk atılan fosfor bombaları sonucu bedeni yandı. Kuzey ve Doğu Suriye'de her gün katliamlarla karşı karşıyayız. Devrimin öncülerini ve sivil halkı hedef almak başlı başına bir katliamdır” sözlerine yer verdi.

‘Katliamlar Kürt halkına yönelik nefretin boyutunu gösteriyor.’

Bugün Özerk Yönetim’in bir yandan kendisini inşa ederken, diğer yandan halkı saldırılardan korumaya çalıştığını aktaran Fatma Elî, “Özerk Yönetim sistemi tüm dünyaya örnek oldu. Bugün kendimizi ve değerlerimizi koruma hakkına sahibiz. Özerk Yönetim tüm insanların özgür olduğu bir sistem istiyor. Çocuklarımız sadece topraklarını ve insanlarını korumakla kalmıyor, DAİŞ çeteleri döneminde insanlığı terörden koruyorlardı, bu yüzden bugün bu sisteme vahşi saldırılar yapılıyor, bir komplo yürütülüyor. Şengal'e, Efrin'e, Serêkanîyê'ye yönelik yürütülen bu katliamlar Kürt halkına yönelik nefretin boyutunu gösteriyor. Ayrıca Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fikir ve felsefesiyle oluşturulan Özerk Yönetim sistemine karşı büyük bir korkuları var.  Çünkü tarihte ilk kez devlet dışı bir yönetim söz konusudur. Toplumdaki tüm insanları soykırım ve katliam politikalarına karşı uyanık olmaya ve mücadele etmeye çağırıyorum” şeklinde konuştu.