Türk devleti baskı uyguladığı halka göç yollarında ölüm tuzakları kuruyor

Saldırı altında olan Suriye halkları, Türkiye ve bağlantılı çeteler eliyle göçe zorlanıyor. Göç yollarında tutuklanan ve işkence gören insanlar, yine Türk devleti ve çeteler eliyle fidye karşılığı adeta satılıyor.

EBÎR MUHEMED

Qamişlo- Suriye'nin Türk devleti ve çetelerin işgali altındaki bölgelerde halk büyük bir zulüm ile karşı karşıya. Hem yaşanan savaşın sonuçları hem de Türk devletinin demografik yapıyı değiştirme politikaları halkları göçe zorluyor. Türk devleti her türlü imkan ve olanağı halkın farklı ülkelerine göç etmesi için sağlıyor. İçerde baskı uyguladığı halka göç yollarında ölüm tuzakları kuruyor.

şgal altındaki bölgelerde çatışmaların kıskacındaki insanların Türk devleti ve çetelerinin insan ticareti aracı haline geldiği belirtiliyor. Uluslararası suç olmasına karşın devletler bu suça göz yumuyor.

Dünya düzeyinde en çok göç veren ülkelerin başında Suriye geliyor. Suriye krizinin başlangıcından bu yana milyonlarca Suriyeli güvenlik ve korunma amacıyla evlerini terk etti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin açıkladığı son istatistiklere göre dünyadaki Suriyeli mültecilerin sayısı 2023 yılına kadar 6,8 milyona ulaşacak. Birçok ülkenin protokol ve sistemleri nedeniyle insanlar, güvenli olduğu düşünülen yerlere ulaşmak ve onları Avrupa ülkelerine gitmek için kaçakçılara yönelmek zorunda kalıyorlar.

En fazla mülteci alan ülke: Türkiye

Türk devleti, Suriyeli mültecilere baktığı gerekçesiyle Suriye krizinin başından itibaren sınırlarını Suriyeli mültecilere açtı. Ocak 2023 itibarıyla Türkiye'de Suriye iç savaşından kaçan 3 milyon 500 binden fazla kayıtlı mülteci bulunuyor ve bu veri Türkiye’yi dünya çapında en fazla mülteciyi barındıran ülke konumuna getiriyor. Ayrıca 100 bine yakın Suriye vatandaşı da Türkiye'de oturma izniyle yaşıyor. Bu aynı zamanda Türkiye'nin mülteciler pahasına insani yardım almasına da sağlıyor. Ancak bir gerçek daha var aynı zamanda en çok hak ihlalinin yaşandığı ülke de Türkiye olarak biliniyor.

Kürtler yok sayılıyor

Türkiye'nin Suriye'nin içişlerine karışmaya başlamasından bu yana birçok uluslararası hakkı ve sözleşmeyi ihlal etti. Türk devleti, Suriye'deki çatışmayı bitirmek, ulusal güvenliğini koruma ve Suriye halkına destek verme bahanesiyle Suriye'nin birçok bölgesini işgal etti. Serêkaniyê, Girê Spî, Efrin, İdlib, Cerablus ve Azaz gibi bölgeler de Türk devleti ve çetelerinin işgali altında. Ayrıca orada yaşayan halklar ve özellikle de Kürtlerin yok sayılıyor. Öte yandan geçimini sağlayanlar ve göç etmek için sınırı geçmek isteyenler Türkiye sınır hattında zalimce muamelelere maruz kalıyor.

‘Göçmenlere kasıtlı davranılıyor’

Cizîre Bölgesi İnsan Hakları Derneği yöneticisi Evîn Cuma, Türk devleti ve çetelerinin saldırıları nedeniyle bir süredir göç dalgasının arttığına dikkat çekti. Göçün kolay bir süreç olmadığını kaydeden Evîn Cuma, “Göç yolunda insanlar pek çok zorluk yaşıyorlar ve çoğu zaman kasıtlı öldürmeye varan insanlık dışı eylemlerle karşı karşıya kalıyorlar. Özellikle Suriye- Türkiye sınırında insanların nasıl şiddete, işkenceye ve cinayete maruz kaldığı belgelenen pek çok vaka var. Göçmenlere yönelik bu eylemler sistematiktir ve kasıtlı olarak yapılıyor. Göç, demografik değişime yol açar. Artık Türkiye'deki göçmenlerin büyük bir kısmı Efrin, Girê Spî ve Serêkaniyê bölgelerine yerleştirildi” dedi.

Gerçek verilere ulaşılamıyor

İnsan Hakları Derneği kimi verileri paylaşsa da baskıcı bir yapı olduğu için durumu takip etmek oldukça güç. Bu durumda aslında verilerin daha da çok olabileceğini gösteriyor. Cizîr Bölgesi İnsan Hakları Derneği ancak mevcut kaynak ve tanıklar aracılığıyla bazı güncel durum ve rakamlara ulaşabiliyor. Dernek, 2011 yılı başından 31 Aralık 2022 tarihine kadar Türkiye'nin Kuzey Suriye sınırında gerçekleştirdiği ihlallere ilişkin şu veriyi paylaştı: "220 kişi öldü, 381 kişi yaralandı, 14 kişi sınır hattında tarlada çalışırken öldürüldü, 3 kişi Türkiye topraklarına girerken kayboldu, 20 kişi işkence altında öldürüldü, 27 kişi öldürüldü, dövüldü ve işkence edildi.” Ayrıca dernek tarafından 1 Ocak 2022'den 31 Ağustos 2023'e kadar yayınlanan verilere göre, biri çocuk olmak üzere 115 kişi öldü, 1 çocuk yaralandı, 6 kişi darp ve işkence gördü.

Türkiye’nin planı

Kuzey ve Doğu Suriye'nin Qamişlo şehrinden yaşayan 48 yaşındaki W.M. göçmenlerin yaşadıklarına tanık olan biri.  W.M, Türkiye topraklarından göçmenlerin geçişine yönelik bir sınırda bir tünel (Al Çeqel) bulunduğunu belirtirken şöyle konuştu:

“Kaçakçılar, insanları Serêkanîyê’den Girê Spî'ye, oradan da Türkiye'ye götürüyor. Çetelerle ve Türk devletiyle bağlantısı olan çok sayıda kaçakçı var ve onların görevi göçmenleri MİT'e teslim etmek. İşgal altındaki topraklarda hiç şüphesiz Kürt halkı otomatik olarak tutuklanıyor. Kaçırıldıklarında çok ağır işkencelere maruz kalıyorlar ve aileleriyle tehdit ediliyorlar. Çeteler gözaltına aldığı kişileri 30 bin dolar karşılığında serbest bırakacağını söylüyor ve aileler bu parayı ödeyemediklerinde gözaltına aldıkları kişileri terör bahanesiyle Türk devletine teslim ediyor. Gözaltına alınan kadınlar ise şiddetin birçok türüne maruz kalıyorlar. Bütün bu senaryolar Türkiye'nin bilgisi ve denetimi altında yürütülüyor. Zaten Til Aqûbê, Dembilya, Hara Mîtanê vb. gibi yerler Türkiye'nin sınır tarafında. Askerler bu planı kolaylaştırmak için yerlerini alıyorlar."

Türkiye çetelere teslim etti

Avrupa’ya geçmek isteyen 13 yaşındaki Ayaz da, tıpkı W.M’nin anlattığı gibi insan kaçakçıları tarafından Türkiye’ye teslim edildi. Ancak Ayaz daha sonra Türkiye tarafından çetelere verildi. Ayaz, 9 kişiyle birlikte Suriye'nin kuzeyinde, Halep iline bağlı ve Halep şehrinin 48 kilometre kuzeybatısında yer alan Azez kentinde yakalandı. Türk devletinin kendilerini Ceşh Al-Hur çetelerine teslim ettiğini kaydeden Ayaz, “Biz cezaevine atıldık, o cezaevinde aralarında kadın ve farklı yaşlardaki çocukların da bulunduğu 30'a yakın kişi vardı. Birkaç gün bizi cezaevinde tuttular ve işkence uyguladılar. Demirle vurma, tırnak çekme gibi işkence yöntemlerini uyguladılar. Ailelerimiz fidye göndersin diye işkence ediyorlardı. Biz 9 kişi ailelerimizin gönderdiği fidye sonucu bırakıldık ancak geride kalanlar için ise aileleri para gönderse bile bırakmayacaklarını söylüyorlardı. Onların akıbeti ne oldu bilinmiyor” sözleriyle yaşananları aktardı.