Tunuslu kadınlar medyadaki klişeleri değiştiriyor

Tunuslu araştırmacı Nüzha Bin Muhammed, medyanın erk kültürü ürettiğini belirterek, kadınların ve çocukların haklarını güçlendirecek sorumlu bir medyaya ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

NAZİHA BOUSSAİD

Tunus- Toplumların sosyal ve kültürel dönüşüm sürecinde, medya kamuoyunun şekillenmesinde ve adalet ile eşitlik kavramlarının yerleşmesinde en etkili araçlardan biri olarak öne çıkıyor. Özellikle kadınların ve kız çocuklarının hakları söz konusu olduğunda, medyanın rolü daha da belirleyici oluyor.

İletişim ve medya araştırmacısı Nüzha Bin Muhammed, medya organlarının geniş erişim gücüne rağmen hâlâ toplumsal cinsiyet kalıplarını yeniden ürettiğini belirtti ve kadın haklarını savunma görevini yeterince yerine getirmediğini vurguladı.

‘Medya erk sistemi pekiştiriyor’

Tunus’ta yüksek izlenme oranlarına sahip bazı televizyon programlarının kadın imajını zedelediğine işaret eden Nüzha Bin Muhammed, bu yayınların ataerkil düşünceyi pekiştiren klişeleri yaydığını söyledi. Nüzha Bin Muhammed, medya kurumlarının, içeriklerini gözden geçirerek kadınlara saygılı, eşitlikçi bir dil benimsemeleri gerektiğini dile getirdi.  

‘Medya gelişimde ikinci okul’

Aynı zamanda Radio 6+ kanalının yöneticisi ve sivil toplum aktivisti olan Nüzha Bin Muhammed, insan hakları alanındaki mücadelesine Uluslararası Af Örgütü’nde başladığını, bugün ise “Gazeteciler İçin İnsan Hakları” isimli uluslararası kuruluşun bölge direktörlüğünü yürüttüğünü belirtti. Kadın haklarının savunulmasında medyanın rolü ve gücüne işaret eden Nüzha Bin Muhammed, aile ve okulun temel sosyalleşme kurumları olduğunu, ancak medyanın da “ikinci bir okul” işlevi görerek, özellikle gençler üzerinde önemli bir bilinç oluşturma gücüne sahip olduğunu dile getirdi.

‘Klişiler yeniden üretiliyor’

2011–2018 yılları arasında birçok gazeteciye ve editöre yönelik insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında eğitimler verildiğini hatırlatan Nüzha Bin Muhammed, ancak bu çabaların pratikte medyada yeterince karşılık bulmadığını dile getirdi. Nüzha Bin Muhammed, televizyon, radyo ve yazılı basının hâlâ ataerkil söylemleri sürdürdüğünü ve kadını küçültücü klişeleri yeniden ürettiğini ifade etti. Bazı ulusal medya kuruluşlarının hâlâ cinsiyetçi atasözlerini yayınladığını belirten Nüzha Bin Muhammed, “Kadından lider olmaz” anlamına gelen yerel ifadelerin ekranlara taşınmasının kadınlara yönelik ayrımcılığı meşrulaştırdığını kaydetti. Nüzha Bin Muhammed, şöyle konuştu:

“Medya kuruluşları ne zaman kendilerine düşen etik sorumluluğun farkına varacak? Bugünün genç gazetecileri akademik olarak eğitim almış olabilir, ama aileden ve toplumdan gelen cinsiyetçi değer yargıları onların mesleki tutumlarına etki etmeye devam ediyor.”

Dijital medyanın etkisine de değinen Nüzha Bin Muhammed, her akıllı telefon kullanıcısının artık potansiyel bir “haber kaynağı” haline geldiğini ve bu durumun bilgi kirliliğine yol açtığını belirtti.  

Medya kuruluşlarına çağrı

Nüzha Bin Muhammed, medya dilinin toplum üzerinde doğrudan etkisi olduğunu söyleyerek “Kimi izleyiciler yorumla haber arasında ayrım yapamayabiliyor. Bu da gazetecilerin ve içerik üreticilerinin sorumluluğunu kat kat artırıyor” dedi. Bu nedenle medyada çalışanların mesleki eğitiminin artırılması gerektiğini vurguladı. Nüzha Bin Muhammed, son olarak medya kuruluşlarına şu çağrıyı yaptı:

“Kâr ve süreklilik arzusu, toplumsal değerlerin, adaletin ve eşitliğin önüne geçmemeli. Güvenilirlik, nitelikli editoryal yapı ve etik sorumluluk olmadan medya kuruluşları seyircinin güvenini kaybeder. Toplumun temiz, dürüst ve dengeli bilgiye hakkı vardır. Biz, bilginin kıymetini bilen, sorumlu bir medyaya ihtiyaç duyuyoruz.”