Tunus’ta kadınlara verilen cezalara tepki: Feminist Dinamik
Tunus’ta gazeteci, avukat, insan hakları savunucusu kadınların tutuklanma ve ceza verilmesine tepki olarak, 9 kadın ve insan hakları derneğinin bir araya gelmesi ile kurulan Feminist Dinamik adlı oluşumla adaletsizliğe karşı örgütlü mücadele veriliyor.

NEZİHA BOUSSAİDİ
Tunus- Tunus’ta aralarında Avukat Sania Al-Dahmani ve Gazeteci Shatha Mubarak’ın da bulunduğu çok sayıda gazeteci, insan hakları aktivisti kadının tutuklanarak, ceza alması ülkede demokrasi ve insan hakları açısından endişe ile karşılandı. Kadınların tutuklanması ifade özgürlüğü ve adalet sistemiyle ilgili soru işaretlerine neden olurken, özellikle kadınlar dosyalarda bir gün dahi hapis cezasını gerektirecek bir mahkûmiyet kararının bulunmadığını belirtti.
Irkçılık gerçeğini ortaya çıkardığı için tutuklandı
Hakkında tutuklama kararı verilen Avukat Sania Al-Dahmani, ırkçılığı suç sayan bir yasanın varlığına rağmen, Tunus'ta yaşanan ırkçılığa ilişkin gerçeği ortaya çıkardığı ve bu konuyla ilgili medyaya yaptığı açıklamalar nedeniyle bir buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı. Gazeteci Shatha Mubarak'ın ise dijital medya kullanıcıları ve gazetecilere yönelik başlatılan cadı avı ile tutuklanarak 5 yıl hapis cezası verildi. Kamuoyunda ‘Instalingo davası’ olarak bilinen dava kapsamında gazeteciye ‘hükümeti eleştirmek ve kamuoyunda tartıştırmak’ suçlamalarının yöneltilmesi dikkat çekti.
‘Adaletsiz kararlar’
Mahkeme, Avukat Sania Al-Dahmani’nin kadın mahkûmlara yönelik işkence ve kötü muameleye ilişkin beyanının incelenmesi için dosyayı Ceza Dairesi'ne sevk etti. Bu bağlamda Demokratik Kadın Derneği'nde insan hakları savunucusu ve birçok kadın tutuklunun avukatı olan Hayat Al-Jazzar, "Tunus yargısının kadın gazetecilere, aktivistlere ve dijital medya kullanıcılarına yönelik verdiği kararlar adaletsiz kararlardır" diyerek, mahkemenin kararına tepki gösterdi.
‘Yargı tarihinde böyle bir duruma rastlamadık’
Tunus Demokratik Kadınlar Derneği Başkanı Raja Dahmani de konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Tunus cezaevlerinde çok sayıda düşünce mahkumu kadın var. Bununla ilgili alınan kararları ve dava gidişatlarını şaşkınlıkla izliyoruz. Tunus’un yargı tarihinde böylesi bir duruma rastlamadık. Bu tür kararların adaletsizlik düzeyi çok ileri olan ülkelerde alınabileceğini düşünüyorduk. Ancak bugün aynı durumu Tunus’ta yargı alanında yaşıyoruz. Biz Tunus Demokratik Kadınlar Derneği olarak şunu söylüyoruz; ‘Artık bu kadar adaletsizlik yeter! Kanunların uygulanmasını ve Tunus hukukuna uyulmasını istiyoruz.’ Komşu ülkelerde aşırı sağın yükselişiyle her yerde idam cezalarını duyuyoruz ve buna karşı uyarıda bulunuyoruz; çünkü Tunus hiçbir zaman böyle olmadı. Alınan kararlar değiştirilmelidir. Amacımız gerçeğin kamuoyuna açıklanması ve kararların nasıl verildiğini anlayabilmemiz için dosyaların yayınlanmasıdır."
‘Haksız kararlar’
Sosyolog Naila Al-Zaghlami ise, “Tunus tarihinde hiçbir zaman toplumun her kesiminden bir grup kadın, medya çalışanları, sivil toplum aktivistleri, siyasetçiler, parti liderleri aynı suçlamalarla yargılanmamıştır. Bizim için bu yargılamalar adil değil çünkü yargılamaların bütünlüğünden ve suçlamaların belirlenmesi gereken temsili süreden yoksundur. Tunus toplumumuz hak ve özgürlüklerden, adil yargılamalardan, bağımsız bir yargıdan, özgür bir medyadan yararlanma hakkına sahiptir” diye vurguladı.
Naila Al-Zaghlami acil bir ihtiyaç olarak adaletsizliğe karşı kadın kurdukları kadın cephesine dönükte şunları belirtti:
“25 Temmuz'dan sonraki ilk andan itibaren feminist cepheye inandık ve 9 feminist ve insan hakları derneğini içeren Feminist Dinamiği kurduk ve birlikte hareket ediyoruz, ardından Eşitlik, Haklar ve Özgürlükler Cephesi kuruldu. Cephenin kurulması, ancak hak ve özgürlükler için bir zafer olabilir. Cephe, kadın mahkumları savundu, bildiriler yayınladı ve kamusal alanda kadınların varlıklarını kısıtlayabilecek ihlalleri belgeledi.”