‘Tunus’ta kadınlar sessizlik ve korku bariyerlerini kırmalı’

Nefret söylemlerinin kadına yönelik katliamları ve şiddeti arttırdığını belirten Tunuslu hak savunucuları kadınlara çağrıda bulunarak, “Sessizlik ve korku bariyerlerini kırın” dedi.

ZOUHOUR MECHERGUI

Tunus – Resmi istatistiklere göre 2023 yılının başından bu yana Tunus'ta çoğu ev içi şiddet gören 27 kadın katledildi. Kadınlar yaptıkları eylem ve etkinliklerle şiddete karşı farkındalık yaratıyor. Tunuslu hak savunucuları, yasa çıkarmanın ya da belli bir dönem eylem yapmanın şiddete karşı bilinçlendirme ve toplumu değiştirme yönünden yeterli olmayacağını belirtiyor.

Hak savunucusu ve toplumsal cinsiyet uzmanı Calila Al-Obaidi, özellikle kadını hedef alan nefret söylemlerinin medya aracılığı ile yayıldığını belirtirken,  İnsan hakları savunucusu Yusra Gaalul ise yasalarda düzenlemeler yapılması gerektiğini ifade etti.

‘Televizyon programları ile toplum şiddete alıştırılıyor’

Kadınları açıkça hedef alan programların kamuoyunun yoğun ilgisini çektiğini söyleyen Calila Al-Obaidi, böylece bu nefret söylemlerinin daha sonra gerçeğe dönüştürüldüğünü ifade ederek, ataerkil toplum tarafından bunun önünün açıldığını dile getirdi. Jalila Al-Obaidi, “Medya içeriklerini denetleyen resmi makamlar kınanmıyor. Toplum buna alıştırılıyor. Bu da kadına yönelik şiddet ve katliam oranlarının yükselmesine neden oluyor” ifadelerinde bulundu.

‘Şiddetin varlığının sadece hatırlatılması yetmez sonrası da önemli’

Durumun korkutucu bir hal aldığına vurgu yapan Calila Al-Obaidi, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınları her zamankinden daha fazla hedef alan nefret söylemlerinin ilk ortağı olarak medyayı görüyoruz. Nefret söylemleri sadece kadını değil tüm kesimleri hedef alıyor. Kadınlara yönelik her türlü şiddet söylemini savunanlara yönelik bir müdahalenin yapılması ve cezalandırılması gerekiyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele için ‘16 Günlük Aktivizm’ kampanyasında evet kadınların yaşadıkları tehditler, acılar, haksızlıklar, katliamlar, şiddet hatırlatılıyor ancak sonrasında raflara kaldırılması kabul edilemez.”

‘Kadınlar korku bariyerini kırmalı’

Jalila Al-Obaidi, şiddetin farklı türlerine maruz bırakılan kadınların toplumsal damgalanma nedeniyle sessiz kaldığına dikkat çekerek, “Çünkü toplum şiddete maruz kalan ya da taciz, tecavüze maruz kalan kadınları giydiği kıyafete, oturuşuna, görüşüne göre yargılıyor. Bunun içinde kadınlar sessiz kalıyor. Aile içinde kadın şiddete ve tecavüze maruz kaldığında susmayı tercih ediyor. Çünkü; kadın sesini yükseltmeyi seçerse suçlu olur. Sanki günah işlemiş gibi toplumsal damgalanmanın kurbanı olur! Kadınlar sessizlik ve korku bariyerini kırmalı. 58 Sayılı Kanun kadına yönelik şiddeti ele alıyor ve bu kanuna göre bu suçları işleyen faillere cezalar ön görülüyor” şeklinde konuştu.

‘58 Sayılı Kanun'a eklemeler yapılmalı’

İnsan hakları savunucusu Yusra Gaalul ise, kadınlara yönelik nefret söyleminin kadınların katledilmesine yol açtığını belirterek, bunun 2017 yılında çıkarılan ve Tunus'ta kadınların maruz kaldığı çeşitli şiddet türlerini ele alan 58 Sayılı Kanun'da yer aldığını vurguladı. Kadına yönelik bu kışkırtıcı söylemleri ortadan kaldıracak yasanın hayata geçirilmesi için uygun ve basitleştirilmiş mekanizmaların sağlanması gerektiğini kaydeden Yusra Gaalul, gerekli bütçenin ayrılmasının yanı sıra, yasal metinlere düzenleyici ve tamamlayıcı metinler eklenmesinin önemini vurguladı. Yusra Gaalul, kadınlara yönelik şiddet suçlarının ve ayrımcılığın sona erdirilmesini istedi.