Tunus’lu kadın hakları savunucuları: Yolumuz hâlâ uzun, inişli ve çıkışlı

Tunus’ta onlarca yıldır verilen mücadelenin bir sonucu olarak bazı yasal kazanımlar elde ettiklerini ancak mevcut yasaların uygulanmadığını anlatan kadınlar, “Yolumuz hâlâ uzun, inişli ve çıkışlı” diyerek, mücadeleye devam çağrısında bulundu.

ZOUHOUR MECHERGUI

Tunus- Tunus’ta uzun yıllardır kadın erkek eşitliği alanındaki yasalar örnek ve büyük bir kazanım olarak gösteriliyor. Ancak kadınlar uzun mücadeleler sonucunda elde ettikleri bu kazanımların hayata geçirilmediğini anlatıyor. Arap dünyasında kadınların yasal hakların kazanılmasının ne kadar önemli olduğu belirtilse de toplumsal yaşamda bu düzenlemeler karşılığını bulmuyor. Tunus yasalarını değerlendiren kadın hakları savunucusu ve Hak ve Özgürlükler için Kavşak Derneği üyesi Cenin Al-Talili, kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik çıkarılan 58. Madde hakkında konuşarak, “58. Madde onlarca yıldır süren feminist mücadelenin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Söz konusu madde 2017 yılında Tunus Parlamentosu’na sunuldu. İncelenmesi gereken bazı eksikliklerine rağmen devrim niteliğinde sayılıyor. Ancak uygulanması için gerekli mekanizmalar yaratılmıyor ve bir bütçe ayrılmıyor. 58. Madde siyasi şiddette dahil olmak üzere birçok şiddet türünü ele alıyor. Gelinen aşamada maddede yer alan kararlar olması gerektiği gibi uygulanmıyor” dedi.

‘Devlet şiddete hoşgörüyle yaklaşıyor’

Devletin güvenlik birimlerine başvuran şiddet mağduru kadınların yaşadığı sorunları aktaran Cenin Al-Talili, “Örneğin; istismara maruz kalan kadınlar evlerine dönmeleri yönünde ikna edilmeye çalışılıyor. Şikâyetlerini geri çekmeleri halinde cinayet gibi trajedilere neden olabilir. Rıfka Al-Şarni olayında da böyle oldu. Defalarca şikayette bulundu ancak gereken yapılmadığı için güvenlik görevlisi eşi tarafından ateşli silahla katledildi. Polis merkezleri ve hatta bizzat devletin kendisi şiddet olaylarını görmezden geliyor. Yasanın uygulanmasında bakanlara çok görev düşüyor. Tutarlılık sağlanmalı, istismara uğrayan kadınların hakları aranmalı, kadınların doğrudan zarar gördüğü dava süreçlerinin uzamasına izin verilmeli” ifadelerinde bulundu.

‘Yasalar yeniden düzenlenmeli’

Sivil toplumun, şiddetle mücadele yasasının pek çok eksiklikle dolu olduğunu çok iyi bildiğini kaydeden Cenin Al-Talili, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sosyal medya sitelerinde kadınlara yönelik kaydedilen en belirgin ihlal türü olan siber veya dijital şiddetten hiç bahsedilmiyor. Uydurma görüntüler oluşturuluyor, bunun üzerinden kadına şantaj yapılıyor ve şantajcı istediğini alamadığında da bu uydurma görüntüler dijital medya hesaplarında ya da başka sayfalarda yayınlanıyor. Bu tür suçlara karşı yasal işlemler yapılmıyor. Sivil toplum örgütleri ve feministler, mevcut yasaları incelemeli ve bazı eklemeler yaparak, uygulanması için dayatmalarda bulunmalıdır.”

‘Kadınları korktukları için davet etmediler’

Cenin Al-Talili, Kadın Bakanlığı'nın dernekleri yasanın gözden geçirilmesini görüşmek üzere diyalog masasına davet etmemesi hakkında da, “Kadınlar davet edilmedi çünkü yasanın yapısını değiştirecekleri yönünde korkuları vardı. Özellikle de kadınların dışlandığı bir erkek parlamentosunun varlığı nedeniyle kadınlar diyalog masasına kabul edilmedi. Yeniden 58. Madde’ye gelirsek; kadına yönelik şiddete karşı bir koruma ilkesi bulunuyor. Nedir bu koruma ilkesi? Şiddete maruz kalan kadınların sığındıkları güvenlik merkezleri, kadını şiddetin sonuçlarından korumak için bir sığınma merkezine yönlendirmek zorundadır. Ancak tek bir merkezin varlığı nedeniyle onlarca şiddet mağduru kadın sadece bir süreliğine bu merkezde kalabiliyor. Başkent Tunus'un Sidi Thabet Bölgesi’nde bulunan tek merkezde uzman eksikliğinin yanı sıra kadınlar sadece belirli bir süre kalabiliyor” şeklinde konuştu. 

‘Sessizlik ve korku duvarını kırmanın zamanı geldi’

Devletin şiddete maruz kalan kadınları bazı derneklere yönlendirdiğini dile getiren Cenin Al-Talili, şöyle konuştu: “Bu durum endişe verici bir konu. Özellikle de bu derneklerin onları kabul etmek için gerekli büyük kapasiteye sahip olmaması kadınların hayatlarını tehlikeye atıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik 58 Sayılı kanun amacına ulaşmada başarısız oldu. Çünkü bu kanun devrim niteliğindeydi tek sorun uygulanmamasıdır. Şiddete karşı yeterli bütçe sağlanmıyor, uzman eksikliği var, sığınma merkezleri yok. Öte yandan şiddetle mücadele konusunda hakimlerden polisine bu konuyla ilgilenen tüm taraflara yasa hakkında bilinçlendirme kampanyaları yürütülmüyor. Sessiz kalınan bir başka konu da cinsel şiddet konusu. Artık sessizlik ve korku duvarını kırmanın zamanı geldi. Konuyla ilgili sivil toplumun farkındalığı artırma gibi bir rolü var. Özellikle mümkün olan yerlerde, iç bölgelerde kampanyalar yürütülmeli ve cinsel şiddete karşı sessizliğin, kabulün getireceği tehlikeler anlatılmalıdır. Özellikle de bu tür bir şiddetin ifşa edilmesi de utanç olarak görülüyor. Uluslararası toplumun da cinsel şiddete karşı mesajlar iletmesi gerekiyor.”

‘Kadınlar fikirlerinden dolayı yargılanıyor’

Gazeteci Mounia Al-Arfawi de, siyasi alanda kadın aktivistleri ve gazetecileri etkileyen siyasi şiddete dikkat çekti. Kadınların fikirlerinden dolayı yargılandıklarını söyleyen Mounia Al-Arfawi, bu nedenle kadınların şiddete maruz kaldığını aktardı. Mounia Al-Arfawi, “Gazeteci Shatha Boukhris, otoriteyi eleştirdiği için hapse atıldı ve bu gün sağlık durumu kötü, psikolojik durumu kötü. Defalarca soruşturma için çağrılmasına yol açan dijital medya hesabında bir suç kanıtı yok. Suçsuz olmasına rağmen tahliye edilmedi. Siyasi çalışmalarda aktif olan kadınlar, kendilerini hâlâ küçümseyen, sadece bir araç olarak gören erkek bakışı yüzünden çifte baskıya maruz kalıyor” dedi. 

‘Şiddet normalleştiriliyor’

Kadınlara yönelik şiddetin normalleştirildiğini dile getiren Mounia Al-Arfawi, “Söz konusu gazeteci, siyasetçi, insan hakları aktivisti, avukatlar olduğunda bu durumun daha da belirgin hale geliyor. Özgür Destourian Partisi lideri Abeer Moussa'nın tutuklanması olayında da bunu net görüyoruz. Sosyal medyada da ‘O bunu hak etti’ şeklinde ifadeler yazıldı. Kadınları değişime açık, alternatif yaratan, siyasi proje yürüten bir karar ve düşünce gücü olarak değil, dışlayarak siyasi bir imaj olarak kullanan bu akımın tehlikesiyle karşı karşıyayız” diye kaydetti. 

‘Bu yol erkek engelleriyle dolu bir yol’

Mounia Al-Arfawi, Tunus'ta kadınların ne ölçüde kazanımlar elde ettiğine ilişkin ise, “Yolumuz hala uzun, inişli ve çıkışlı. Bu yol erkek engelleriyle dolu bir yol. Onları aşmalı, özgürlük, demokrasi, çoğulcu bir topluma doğru adım atmalıyız. Bu da kadının varlığını ve katılımını gerektirir. Kadınların bir imaj veya süs değil, erkeklerle eşit düzeyde olmalıdır. Kadınlar, on yıllar boyunca hakları ve ülkeleri için mücadelelerini ve fedakarlıklarını kanıtladılar. Bugün kamusal ve siyasi hayata katılma hakkına sahipler” diyerek sözlerini noktaladı.