TJK-E’den ‘Bin kadın tek ses’: Dünya kadınları Abdullah Öcalan’ı anlatıyor
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü 4 Nisan’da başlattıkları ‘Bin kadın tek ses’ kampanyasını değerlendiren TJK-E Sözcüsü Ayten Kaplan, Abdullah Öcalan’ın felsefesi ışığında dünya kadınları ile buluşmayı amaçladıklarını söyledi.
DİREN ENGÎZEK
Haber Merkezi- 'Abdullah Öcalan'a Özgürlük, Kürt Sorununa Siyasi Çözüm' kampanyası, aralarında kadın örgütlerinin, akademisyenlerin, hak savunucularının, hukukçuların, Nobel Ödüllü aydınların, düşünürlerin, yerli halk temsilcilerinin de yer aldığı geniş bir katılımla Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaşını temsilen 74 merkezde küresel çapta 10 Ekim 2023 tarihinde başlatıldı. Kampanya hızla farklı birçok ülkeye yayılarak Kürdistanlılar ve dostları tarafından sahiplenilerek, bu kapsamda eylem, etkinlikler ve Kürt Halk Önderi’nin Savunmalar adı verilen kitaplarının okuma günleri düzenlendi.
'Abdullah Öcalan'a Özgürlük, Kürt Sorununa Siyasi Çözüm' kampanyası Avrupa Kürt Kadın Hareketi de (TJK-E) 4 Nisan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum gününde ‘Bin kadın, tek ses’ kampanyasını başlattı. Kampanyaya ilişkin ajansımıza değerlendirme yapan TJK-E sözcüsü Ayten Kaplan birçok çevre ile tartışılarak hamlenin ikinci aşamasında bu kampanyayı başlattıklarını ve farklı ülkelerden kadınların Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için mesajlar göndermeye başladığını dile getirdi.
Kadın ve sivil toplum örgütleri ile tartışmalar yürütüldü
Ayten Kaplan, kadın hareketi olarak hamleyi büyütme, yükseltme ve ivme kazandırma tartışmalarını yürüttüklerini belirtti. Doğu Kürdistan’daki kadın serhildanlarıyla ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganıyla kadın devriminin evrenselleştiğini belirten Ayten Kaplan şunları söyledi:
“Rojava Devrimi ile Kürt kadınları kendi mücadelesini tanıttı. Rojhilat’taki mücadeleyle evrenselleşen, birçok yerde ‘Jin jiyan azadi’ ile hem tanıma hem Önderliğe ilişkin daha da ilgisi gelişen ve yıllarca bizim etrafımızda dost olan Önderliğin kitaplarını okuyan alternatif sistemi ve paradigmasını benimseyen birçok kesimle zaten bu kampanya başlamıştı. Biz özellikle kadın boyutuyla nasıl ivme kazandırabiliriz diye tartıştık. Birçok kadın hareketi, örgütleri ve sivil toplum örgütleri ile hem tartışmalar hem ittifaklar geliştirdik.”
‘4 Nisan’da Önderliğin doğum günü vesilesiyle start verildi’
“En son geçen yıl yaptığımız Berlin Uluslararası Kadın Konferansında, Kadın konfederal sisteminin artık ortaya çıkması ve kadınların mücadelelerini ortak bir stratejiye dönüştürmeleri noktasında ortaklaşıldı” diyen Ayten Kaplan, devamında şöyle konuştu: “Önderliğin paradigmasını okuyan onun felsefesini kabul eden, Rojava Devrimi’nde toplumun sorunlarına çözüm üretmeyen kapitalist sisteme alternatifin nasıl olacağını gördük. Bu eksende birçok farklı çevreyle tartışarak hamlenin ikinci aşamasına 4 Nisan’da Önderliğin doğum günü vesilesiyle start verdik.”
‘Kadını parçalayan sistemlerle karşı karşıyayız’
Ataerkil sistemin kendisine biat eden kadın yaratma çabasına karşı, Abdullah Öcalan’ın paradigmasının kadını özgürleştirdiğini, özgür bir yaşamı mümkün kıldığını söyleyen Ayten Kaplan, farklı kadın örgütleri ile ittifakta olduklarını anlatarak şunları söyledi: “Niye Öcalan, neden Öcalan ve Öcalan’ı nasıl anladık, bize sunduğu paradigmasında kendi özgürlüğümüzü, kendi benliğimizi nasıl bulduk ve neden özgür olması gerektiğini ifade ettiğimiz böyle bir kampanya ihtiyacını gördük. Giderek yaygın bir şekilde tüm ülkelerde ve değişik kıtalardan mesajlarda geliyor. Bu konuda da biraz uzun vadeli düşünüyoruz. Önemli bulduğumuz bir noktada farklı kültürlerin ve insanların Öcalan’da ısrarı, bu paradigmanın mutlak yerine gelmesi ve alternatif bir sistemin mevcut küresel politikalara karşı bir varlığı olduğudur. Halkların nasıl yaşamak istediklerine kendileri karar vermesi gerektiğini savunuyoruz. Kampanyaya destek veren çevreler de bu görüşte.”
‘İlginin beklediğimizden daha ileri olduğunu belirtebilirim’
Ayten Kaplan kampanyanın içeriğine dair, “Değişik etkinliklerimiz var. Herkes bize mesaj gönderiyor. Herkes kendi açısından Önderliği nasıl gördüğünü ve felsefesinde kendisi için değişim ve dönüşümü nasıl yarattığını anlatıyor. Bunlar videolarla yapılıyor. Bu videoları sıra sıra yayınlayacağız. İlgi çok yüksek, gerçek anlamıyla bizim elimizde onlarca video var. Bin tane kadının tek ses olduğunu ne kadar farklılıklarımız olsada düşüncede nasıl bir yaşam ve alternatif yaşam beklentimiz olduğunu gördük. İlginin beklentimizden daha ileri olduğunu belirtebilirim” şeklinde konuştu.
‘Tiyatro, skeç ve müzikaller var’
“Bazıları direkt neden Öcalan’da ısrar diye cevap veriyor, bazıları şarkılar ile bunu söylüyor” diyen Ayten Kaplan, “Kadın grupları ya da kadın hareketleri şarkı söyleyerek bunu ifade ediyor. Her kadın kendini nasıl ifade etmek istiyorsa öyle dahil oluyor. Tiyatro, skeç, müzikaller var. Birçok değişik videolarda yavaş yavaş çıkacaktır. Herkes kendi kültürünü katarak ifade ediyor. Herkesin algıladığı noktadan ifade ettiği, bu şekilde daha da renklenen o farklılığı kendi kültürüyle, Önderliğin düşüncesi ile bütünleştiren kadın videoları da olacak. Bütünsellik için de bunları yayınlayacağız” dedi.
Ayten Kaplan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a ve felsefesine birçok ülkeden kadınların ilgisinin olduğuna işaret ederek, “Özellikle jineoloji eğitimlerinde net görüyoruz. Kadın özgürlük ideolojisini, ‘Jin jiyan azadi’ felsefesini daha iyi anlayan, onu yorumlayan ve yorumu ile sistemsel eleştirisini yapan ve farklı pencereden bakan birçok kadın ile karşılaşıyoruz. Sunulan o özgürlük ideolojisini ve bizim bakışımız neyse, her kadında farklı anlayabilir, önemli olan o değişik algıları ve değişik bakışları ile ortak bir şeylerin yaratılmasıdır. Bu açıdan biz Avrupa’da ve farklı kıtalardaki arkadaşlar bu çalışmayı yürütenler de kendi benliğini, varlığını ve cinsiyetini kabul edenler, gerçek anlamıyla değişim dönüşüm ve toplum içerisindeki varlık gerekçesini eşit düzeye getirme noktasında inanılmaz bir farkındalık oluştuğunu görüyoruz. Avrupa’da birçok partide ya da sol yeşil partilerde eş sözcülük ya da eş başkanlık sistemleri vardır. Bunu belli bir mercide bulabiliyorsunuz ancak bizim kendi sistemimizde alttan üste kadar bütün karar mekanizmalarında toplumun ya da kadının talep ve istemlerine ortak karar veren ve ortak iradeyi; kadının iradesini gözeten karar mekanizmaları eşbaşkanlık sistemi ile olduğu için kadınlara çok ilginç geliyor” diye belirtti.
‘Kürt kadın hareketi hem askeri hem de sivil alanda rolü var’
Bir sınıfsal mücadelenin olduğunu ancak bunun eski devrimler gibi olmadığını dile getiren Ayten Kaplan, “Eskiden proleterya sınıfsal mücadeleyi kazanma ve onun üzerine kadın sorunu çözülür tartışmaları vardı şimdi ise bunun çok çok ilerisinde bir mücadelede yani kadının özgürlüğü ile bir devrimin olacağı ve bununla birlikte toplumun özgürleşeceği düşüncesi birçok yabancı kadının ilgisini çekiyor. Özellikle de bu eşitliği bu ortaklığı kadının iradesi kadının karar mekanizmalarında yer alması kadının salt cinsiyet mücadelesi değil onun yanı sıra toplumun tüm alanlarında sosyal, kültürel alanlarda kadının kendi yorum gücünün, kendi bakışı ve hislerini içine katacak ortak kolektif bir düşünce ortaya çıkarması gibi yaklaşımlar kadınları daha fazla çekiyor” dedi. Ayrıca Ayten Kaplan, Kürt kadın hareketinin hem askeri, sivil hem de toplumsal alanda rolünün olduğunu hatırlatarak, tüm kadınlar için direngenlikleri ve kendi cinsini koruma ve onun mücadelesini veren bir kadın yapısının önemli olduğunun altını çizdi.
Rojava devrimi ile ortaya çıkan bu ruhun herkesin ilgisini çektiğini anlatan Ayten Kaplan şunları söyledi: “Ortak seminer ve tartışmalar yürütüyoruz. Yabancı kadınların da bu konuda gerçekten kendisini bulma mücadelesini yeniden gözden geçirme ve zamanla kadının konfederal sistemini oluşturmaya adım atıyoruz. Ortaklaşma zemini yaratarak kadınların kendi bulunduğu sistemi eliştirme ortamını yaratıyoruz. Bu ortak tartışmalarımız ve eğitimlerimizle tabiki Avrupalı kadınlar ve diğer kıtalardaki kadınlarda mücadelesini yeniden ele alarak kadın boyutuyla eşitliği ve karar mekanizmalarında olma noktasını tartışıyor. Bunun mücadelesini veriyorlar. Bu açıdan hem ilginç hem de heyecan vericidir. Güclerimizi birleştirdiğimizde birçok şeyi değiştireceğimize inandığımız için böyle bir yolun hem karşılıklı ikna hem de ortak bir mücadele ile mümkün olacağı noktasında ortak bir anlayışa vardık ama onu pratik boyutuyla hayata geçirme noktasında sıkıntılarımız var, bunları ortak çözmeye çalışıyoruz.”
‘Önderliği tüm dünyaya tanıtmaya çalıştık’
10 Ekim’de başlatılan ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük ve Kürt sorununa çözüm’ hamlesini kadınlar olarak kendi hamleleri olarak gördüklerini belirten Ayten Kaplan devamında şöyle konuştu: “Hamlenin başarıya ulaşması için güçlendirme, hedeflerine kavuşması için birçok çalışma ve konseptte oluşturduk. Kampanyanın süresince baktığımızda hem Önderliği tüm dünya da tanıtma hem de onun bir hareketin liderliği dışında bir filozof olduğunu bir demokrat olduğunu ve barışsever olduğunu anlatmaya çalıştık. Bunun için düşüncelerini tanıtma amacıyla okuma günleri yapıldı. Bulunduğumuz ülkelerin kamuoyuna Önderliği tanıtma ve paradigmayı tanıtma noktasında değişik eylem ve etkinlikler oldu. Bu açıdan hem içe dönük aynı zamanda dışa dönük etkinlikler yapıldı.”
Ayten Kaplan, “15 Şubat’ın hazırlıkları ile birlikte 17 Şubat’ta Avrupa’ da çok büyük bir yürüyüş yapıldı. 100 bini aşkın insan toplandı. Kampanyayı her yerden sahiplenme var. Özellikle Kürdistan’da ama dünyanın her yerinde sahiplenme oldu. Önderliğin paradigmasını anlamak isteyen ve anlayanlar her yerde konferanslar, sohbetler ve basın açıklamaları ile bu çalışmanın altını doldurdu. 17 Şubat’ın sahiplenilmesi, 8 Mart’ta dünya çapında kadınlar sokaklara döküldü hem Önderliğin özgürlüğü hem de kendi taleplerini dile getirdiler. Bu hamleyi inanılmaz bir ivmeye kavuşturdu. Bunun yansımasını Newroz’larda gördük. Tüm dünya da Newrozlarda Önderliği sahiplenilde ve O’nun için irade beyannamesi oldu” dedi.
‘Halk Kürtleri yıldırmak isteyenlere 17 Şubat’ta, 8 Mart’ta ve Newroz’da cevabını verdi’
Ayrıca 31 Mart yerel seçimlerine de değinen Ayten Kaplan şunları belirtti: “2015 ten beri soykırım politikalarını devreye sokan askeri müdahaleler ile Kürtleri yıldırmak isteyen Önderliği mutlak tecrit altında tutarak Kürt halkını esir alan ve Önderliğin sesini, yüzünü göstermeyerek yok sayan bu anlayışın kazanmadığını halk 17 Şubat, 8 Mart ve Newrozlarda cevabını verdi. Seçimler ile birlikte bu halk isyan etti ve yeter dedi. Senin politikalarını mutlak tecridini, kimyasalını, operasyonlarını ve korku yaymanı kabul etmiyoruz. Bu açıdan halk kendisini ve partisini seçti. Devletin geri adım atması önemliydi. Halk bu hamle ile birlikte yeniden özünü, hedefini iradesini gösterdi. Korkunun perdesini yırtarak ve ölü toprağı üzerinden atarak ben varım dedi. Kayyımları da püskürttü. Artık yeni bir aşamaya gelinmiştir.”
Ayten Kaplan “Hem dört parçada hem de Avrupa’ da bu hamle Önderliğin etrafında kenetlenerek uluslararası komplo güçlerinine tek bir cevap vermiştir: Sizin politikalarınızı kabul etmiyoruz Önderliğimizin özgürlüğünü istiyoruz” diyerek konuşmasının devamında şunları söyledi: “Eğer barışsa muhattap Abdullah Öcalandır. Halk muhattabını da belirlemiştir. Artık Kürt halkı sahte öncülük ve siyasetler ile kandırılamıyacağını ve artık kabul etmediğini dile getirmiştir. Kürt sorunu artık askeri ve soykırım politikaları ile çözülemez. Artık mevcut durumda dünya konjenktürünün değişkenliğine de dikkat ettiğimizde Kürt halkının iradesinin, kültürünün, dilinin kabul edilmesi ve bununla birlikte onun varlık gerekçesinin artık görülmesi gerekiyor. Tüm halk dedi demokratik bir Türkiye ama özgür ve Kürtlerin gerçekten bir vatandaş olarak görüyorsa eşit bir vatandaşlık olarak görmesi gerekiyor. Eşit ve demokratik bir ülkede yaşamak istiyorsa o farklılılıkları ve zenginlikleri görerek ortak demokratik ve özgür bir zemini yaratmalıdır. Herkesin kendisini ifade edeceği, kendi kültürünü yaşatacağı ve dilini konuşacağı bir dönem olması gerekiyor. Bu hamle ile bunlar açığa çıktı.”
‘Daha fazla dostlarımızı mücadeleye katmalıyız’
Seçimden sonra Kuzey Kurdistan halkının dönemin ve sürecin nereye gittiğini işaret ettiğini belirten Ayten Kaplan, “Halk iradeli olarak, Önderliğin etrafında kenetlenerek ve mücadelesinden şaşmayan kendi iradesini ortaya koyan bir yaklaşımın sahibi oldu. Bu iradeyi siyasette görmesi gerekiyor. Türkiye sadece değil bunun dört parçada olması gerekiyor, bu ülkelerin ve hükümetlerin görmesi gerekiyor” dedi. Ayten Kaplan son olarak, “Kürt halkı kendi stratejisi, duruşundan ve mücadelesinden vaz geçmeyecek. Ağır süreçler bizi bekliyor. Çünkü devlet kendi varlığını ve faşist iktidarını ayakta tutmak için birçok hile ve oyunlara başvuracak. Bu açıdan hepimiz, daha fazla mücadelemizi yükselterek ve irademizi sahiplenerek hem Önderliğin fiziki özgürlüğünü hem de Kürt sorununa demokratik bir çözümün ancak ve ancak Önderliğin özgür olması ile olacağınının bilinciyle hareket etmeliyiz. Bunu daha da güçlendirerek dostlarımızı, çevredeki insanlarımızıda bu mücadeleye katarak ortak bir mücadelenin gelişmesini sağlamalıyız, herkese başarılar diliyorum” mesajını verdi.