TJK-E Üyesi Faraşin Sidar: 17 Şubat’ta herkes yaşamı durdurup Köln’e akmalı

TJK-E üyesi Faraşin Sidar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük gerçekleştirilen 15 Şubat uluslararası komplosunda Avrupa devletlerinin rolünü vurgulayarak, “Kürt halkı ve kadınlarını 17 Şubat’ta yaşamı durdurup Köln’e akmaya çağırıyorum” dedi.

DİREN ENGÎZEK

Haber Merkezi- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a karşı 15 Şubat 1999 yılında gerçekleştirilen uluslararası komplonun yıl dönümü yaklaşırken Kürt halkı, kadınları ve dostları dünyanın her yerinde eylem ve etkinlikler ile ‘kara gün’ olarak tanımladıkları 15 Şubat’ı protesto etmeye başladı. Kürdistan’ın her yerinde, Avrupa’dan, Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya birçok ülke ve şehirde yapılan yürüyüş ve faaliyetlerde Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağır tecrit koşulları protesto edilirken, aynı zamanda sağlık, güvenlik ve fiziki özgürlüğünün sağlanması içinde talepler dile getiriliyor. Bu eylemlere en fazla kadınlar katılıyor ve aktif bir şekilde öncülük ediyor. 

Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK- E) üyesi Faraşin Sidar Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a karşı gerçekleştirilen uluslararası komplonun 26 yılını, Kürt halkı ve kadınlarının üzerindeki etkisini ve bu süre içerisindeki mücadele ve direnişlerini değerlendirdi. Sözlerine 50 yıllık özgürlük mücadelesinde bedel verenleri, Kürt Halk Önderi etrafında oluşturulan ‘Güneşimizi Karatamazsınız’ eylemlerinin sahiplerini anarak başlayan Faraşin Sidar, Kürt halkı ve kadınları açısından zorlu bir 26 yılın geçtiğinin altını çizdi.

‘Kürt halkına dönük soykırım yaşanmaktaydı’

Faraşin Sidar, “15 Şubat uluslararası komplosunun ardından dünyadaki yaşanan savaşlar en çok Kürdistan coğrafyasında ve Kürt halkı, kadınları ve çocukları üzerinde yürütüldü. Bu komplo başlamadan önce de Kürt halkına dönük bir soykırım yaşanmaktaydı. Önder APO’nun başlatmış olduğu direniş bu savaşları ya da katliamları ötelemişti” şeklinde konuştu.

Hegemonik güçler, Abdullah Öcalan’ın Kürt halkı ve bölge halkları üzerindeki etkisini gördükten sonra Türk devleti eli ile 15 Şubat komplosunu gerçekleştirdiğini belirten Faraşin Sidar, şunları söyledi: “Önder APO İmralı adasında esir alındı ve Kürt Özgürlük Mücadelesini tasfiyeye dönük bir hamle başlatıldı. Buna karşı Kürt mücadelesinde Önder APO’nun direnişi ile bir çıkış oldu. Önder APO’nun İmralı’da yarattığı yeni yaşam paradigması gerçekleşti. 26 yıllık süreçte inişli ve çıkışlı süreçler oldu ama dünyadaki bütün kaoslu süreçlerde Kürt kadınları özgür yaşamı örerek, savaşlara karşı mücadele etti. Bu anlamda dünya kapitalizm savaşlarına karşı mücadeleye öncülük ediyor. 26 yıllık süreçte İmralı tecridi derinleştirildi. Önder APO direndi biz Kürt kadınları olarak bu tecridi kırmak için büyük mücadele sürecine girdik. Kürdistan dağlarına ve devrimcilerine dönük olarak saldırılar yoğunlaştığı bir süreçte direniş devam ediyor.”

‘Son üç yıldır mutlak tecrit koşulları daha da derinleştirildi’

“Dünyada birçok siyasetçi ve hukukçu bu şekilde bir tecridin hiçbir yerde olmadığını değerlendiriyor, Nelson Mandela var, ancak Önder APO üzerindeki tecrit bunu çok aşıyor” diyen Faraşin Sidar, Kürt kadınları açısından bu durumun kabul edilemez bir boyuta ulaştığını ifade etti. Faraşin Sidar sözlerini şöyle sürdürdü: “Son üç yıldır mutlak tecrit koşulları daha da derinleştirildi. Rêber APO’dan hiçbir şekilde haber alınamıyor, avukatları ile görüştürülmüyor. Bunun içerisinde Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT), Türk devletinin ve Avrupa devletlerinin rolleri var. Önder APO’nun görüşmelerinde belirttiği gibi kendi üzerindeki tecrit Kürt halkının üzerindeki tecridi ifade ediyor.”

Halkların, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan bu tecrit politikalarını kırmak için büyük mücadele yürüttüğüne dikkat çeken Faraşin Sidar, “Kuzey Kürdistan’da, zindanlarda, sokaklarda kadınların direnişleri var. Avrupa’da tüm koşullara rağmen sokaklarda olan bir halk gerçeği var. Bu anlamda tecritti kırmak için çok ısrarlıyız” dedi.

‘Komplo ile kadınlara ve ezilen halklara mesaj verilmek istendi’

Faraşin Sidar Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo süreci başlamadan önce dünya savaşlarının yeniden yaşama geçirildiğini belirttiğini dile getirerek, şu şekilde konuştu: “Dünya devletlerinin Ortadoğu ve Kürdistan eksenli yürüttüğü savaşlar ve bugün Avrupa’ya da yayılan savaşlara baktığımızda komplo bu savaşların sonucu olarak doğdu. O gün tam anlamlandıramadık. Bu komplo ile Kürt Özgürlük Hareketi’ne, kadınlara, ezilen halklara bir mesaj verilmek istendi. Önder APO büyük bir direniş gerçekleştirdi, komployu boşa çıkarttı ve bu şekilde Kürt halkı ve kadınlar bu direnişe katıldı.”

‘Kapitalizm bir bütünen yaşamı parçalamayı çalışıyor’

Faraşin Sidar, “Bugün komplonun soykırım ayağı devam etmektedir. Bir yandan kapitalizmin yarattığı kaos ve toplumsal olarak çürüme yaratma hali, diğer bir yandan ise kadınlara dönük derinleşen saldırılar. Kapitalizm bir bütünen yaşamı parçalamaya çalışıyor” şeklinde konuştu.

Bir yandan da güç dengelerinin oluşturulması açısından Ukrayna’da başlayan ve Avrupa’ya sıçrayacak bir savaşın devam ettiğini kaydeden Faraşin Sidar, “Kürt kadınları ve halkı olarak bunun içerisinde mücadele ediyoruz. Önder APO’nun belirttiği üçüncü yol çizgisi ile bir mücadele ağı örülüyor. Komplo bu anlamıyla boşa çıkartıldı diyebiliriz. Bizim şunu da anlamamız gerekiyor hala bu güçler tarafından Türk devletiyle birlikte Kürtlere dönük bir soykırım var bunun için Önder APO’ ya dönük tecrit derinleştiriliyor, bunun için Kürdistan’a dönük sürekli katliamlar ve saldırılar devam ediyor” diye belirtti.

Kürt Halk Önderi’nin açığa çıkardığı yeni yaşam paradigmasının birçok yere yayıldığını belirten Faraşin Sidar, “Önder APO’nun tecridin altında açığa çıkardığı direniş, kadın özgürlüğü, toplumsal yaşam, ekoloji açısından oluşturduğu demokratik konfederalizm paradigması birçok halkın ilgisini çekiyor. Jineoloji ile tanımladık kadınlar olarak dünya da birçok kişinin ilgisini çekecek noktaya geldi” dedi.

‘Kapitalizmin feminizm mücadelesine saldırıları devam ediyor’

Faraşin, Avrupa’nın birey çürümüşlüğünün ve kadınlara saldırılarının en ince şekilde işlendiği bir yer olarak tanımlayarak sözlerine şu şekilde devam etti: “Kapitalizm bu açıdan göremeyen bir toplum yaratıyor. Toplumsallığı olmayan kendisini düşünen bir birey yaratılmak isteniyor. 21’inci yüzyılda teknolojinin gelişimi ile çok fazla bireycilik açığa çıkıyor. Bugün aile kültürü bile çok ciddi olarak parçalanmıştır. Avrupa’da yaşayan Kürtlerde bununla yüz yüze kalıyor. Avrupalılar Önder APO’nun paradigmasının okuyup, öğrendikten sonra Kürt halkının yanında yer almak istiyor. Bir yandan da kendi halkına dönerek kapitalizmin karşısında nasıl durabilirim ve toplumsal değerleri nasıl yaratabilirim arayışı içerisindedir. 8 Mart’a yaklaşıyoruz. Önder APO’nun yarattığı kadın mücadelesi Avrupa’da çok büyük bir dalga yarattı.  Ancak şimdi de kapitalizmin feminizm mücadelesine saldırısı devam ediyor. Biz bunu Avrupa topraklarında daha fazla fark ediyoruz.”

“Özellikle Önder APO’nun paradigmasıyla parçalanmak istenen kadın mücadelesi bir araya getiriliyor” diye vurgulayan Faraşin Sidar, şunları söyledi: “Avrupa’da yaşayan halklar açısından özelde sol mücadele içerisinde, gençlik ve öğrenciler açısından Önder APO felsefesini öğrenme isteği var. Biz uzun bir dönemdir yaşamda esas öncülük yapanın kadın ve gençlik olduğunu, bu güçlerin zayıfladığı ya da güçlendiği oranda toplumun tanımlanabildiğini görüyoruz. Bugün Avrupa’da bu kesimlere dönük yoğun bir şekilde özel savaş politikaları var. Fuhuş, uyuşturucu gibi şeyler ile toplumsal çürümüşlük yaratılmak isteniyor. Kapitalizmin o ‘şaşalı yaşamı’ ile birçok konuda kadına ve gençliğe saldırıları devam ediyor. Gerçekten artık düşünmeyen siyaset, toplumunu düşünmeyen bir nesil yaratılmaya çalışılıyor.”

‘Paradigmayı okuyan herkes bir uyanma yaşıyor’

Faraşin Sidar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigmasını okuyan herkesin tekrardan bir uyanma yaşadığına işaret ederek, “Bu farkındalık ile bir geliş oluyor. Bu mücadeleye sarılmasa, toplumsallığına sarılmasa biteceğini gören bir kesim var ve onun içinde özellikle Kürt kadınları ve gençleri ve aynı zamanda enternasyonalist gençleri tarafından tecritte karşı bir sahiplenme gelişiyor. Mücadeleye de geliyorlar” dedi. Kapitalist modernitenin tam ortasında, özel savaşın çok yoğun olduğu, günlük ve saniyelik saldırıların devam ettiği bir ortamda buna karşı direnmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Faraşin Sidar, mücadeleye katılmanın ve bu saldırılara karşı sürekli sokakta olmanın ve eylemlere katılmanın önemli olduğunu belirtti. 

Faraşin Sidar, Avrupalıların sürekli Abdullah Öcalan’ın paradigmasına dönük eğitim talepleri olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu: “Öğrenme ve buna katılma durumu gelişiyor. Sistemin yarattığı bireyci kişilik, eğitim sistemi kadını yok etmeye yöneliktir. Bu anlamda Kürt kadınları başta olmak üzere Avrupa’da yaşayan birçok halk var sahip çıkıyor. Tecritti tam anlamıyla kıramadık ama umutsuz bir noktada değiliz. Kapitalizmin göbeğinde sürekli saldırı altındaki bir toplumda sisteme karşı mücadele varsa umut vardır.”

10 Ekim’de başlatılan hamleye katılım

10 Ekim’de başlatılan “Abdullah Öcalan için özgürlük ve Kürt sorununa siyasi çözüm” hamlesini değerlendiren Faraşin Sidar, “Bizim açımızdan önemli ve heyecan verici bir kampanya oldu. Uzun bir süredir bu kampanya var, aslında ‘Dem Dema Azadiye’ kampanyası yürütülmekteydi ve kadın hareketinin yürüttüğü bir kampanya vardı. Bu kampanyalar başlatıldığında Türk devletinin yoğun saldırıları ile gündem değiştirilmeye çalışılıyor. Önderliğin oluşturduğu felsefe ve paradigma ile dost ve enternasyonal ağıda var. Öncülüğü bu yıl dostlar aldı. Kendi talepleri ile uzun bir süredir önder APO’nun etrafında özgürlük kampanyaları yürütüyorlar. İngiltere’deki işçi sendikalarıyla başlatılan bu eylemlere tanık olduk” dedi.

Faraşin Sidar, 10 Ekim’deki hamlenin 74 yerde başlatılmasının planlandığını ancak 100’den fazla merkezden katılım olduğunu ifade ederek yürütülen faaliyetleri şu şekilde aktardı: “Kürt kadınları kendi planlamaları ile dahil oldu bu hamleye. TJK-E’ de planlamaları ile katıldı. Konferanslar, sokaklarda eylemler ve yürüyüşler yapıldı ve eğitim çalışmaları yapıldı. Örgütleme çalışmaları devam etti. Kürt kadınları açısından da Berlin’de konferans ile 800 kadın bir araya geldi. Kadınlar Önder APO’nun paradigması etrafında yeni yaşamı kurmaya söz verdi ve bu şimdiye kadar da devam ediyor. Kadın konfederalizmi ve kadın ağını örme çalışmaları devam ediyor. Bu eksende bu kampanyaya dönük Avrupa kadın hareketi bir form gerçekleştirdi. Ekim ayında bu kampanyaya güçlü katılacağını gösterdi.

‘Önder APO’nun paradigmasını anlatmak için konferanslar yapılıyor’

Özellikle ‘Jin Jiyan Azadî, kadın devrimine yürüyoruz’ hamlesinin içerisinde birbirinden kopuk olmayan hamleyi birleştiren eylemler ve etkinlikler yapıldı. Dostlar açısından sürekli ağını genişleten çalışmalar devam ediyor. Önder APO’yu ve mücadelesini anlatma, paradigmasını büyütmek için yürütülen çalışmalar ve konferanslar var. Önümüzdeki dönemde İngiltere’ de var. Önder APO için konserler yapılacak bunların planlaması var.”

Avrupa da gelenekselleşen ve uzun yıllardır devam eden yürüyüşlere değinen Faraşin Sidar özellikle Kürt Halk Önderi’ne yapılan uluslararası komplonun sorumlularına ve bu komploya ses çıkartmayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Parlamentosu ve CPT’nin de olduğu Strasburg’da eylemlerin devam ettiğini vurguladı. Faraşin, başlatılan hamle ile 2024 yılının Abdullah Öcalan’a dönük fiziki özgürlük yılı olacağını dile getirdi. 2024 yılının birçok açıdan önemine dikkat çeken Faraşin Sidar, “Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yılı, Kürt soykırımının yoğunlaştırıldığı, Medya Savunma Alanları ve gerillaya dönük saldırıların yoğunlaştırıldığı bir süreç, bu anlamda da 2024 yılı önemlidir” şeklinde konuştu.

‘17 Şubat Almanya’daki Köln yürüyüşü çok önemli’

17 Şubat’ta Almanya’nın Köln kentinde yapılacak olan yürüyüşün önemine dikkat çeken Faraşin Sidar şunları belirtti: “Avrupa ülkeleri içerisinde en fazla söz hakkı olan Almanya’ da bu eylemi gerçekleştirmek önemli. Çünkü özelde silah sektöründe faşist Türk devletine destek olan bir ülke. Sürekli Kürtlere dönük kriminalize etme, tutuklama kurumlarımıza baskı durumu var. Erdoğan’ ı sürekli misafir ediyor ve Kürtlere karşı soykırım planlarını burada alıyorlar. Bu açıdan da Almanya’da bu yürüyüşün yapılması bizim açımızdan önemlidir. Aynı zamanda Avrupa’ da Kürt halkının en fazla yaşadığı yer. Yoğun bir çalışma devam ediyor.”

Faraşin Sidar “Bir aydır bu çalışmalar ve hazırlıklar sürüyor. Yüz binlerin yürüyüşe katılması hedefleniyor. Hem Fransa’da başlatılan 25 günlük yürüyüş hem de başlayan gençlik ve enternasyonal yürüyüşleri var. Bölgelerde yürüyüşler var. 1 Şubat ve 15 Şubat arası yürüyüşler hep var. Biz bu yıl 17 Şubat’ı doruk noktasına ulaşacağımız bir protesto olarak değerlendiriyoruz. Bu açıdan da Kürtlerin varlığını hegemonik güçlere gösterme eylemi de olacaktır” dedi.

Yürüyüşlere katılım çağrısı

Özellikle kadınların ve Kürt kadınlarının kendi varlığını gerçekleştirme noktasında Köln’deki yürüyüşe katılması gerektiğine vurgu yapan Faraşin Sidar, “Biz tecridi kıramadığımız sürece kadınlara dönük soykırımlar yine topraklarımızın talan edilmesi devam edecek. Bu nedenle Kürt halkı ve kadınların yine Avrupa halklarının yürüyüşe katılımı çok önemli. Önder APO’nun yaşam paradigması dünya halkları içindir, kapitalizme karşı bir savaştır” diye kaydetti. 

Faraşin Sidar, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da başlatılan ‘Büyük özgürlük yürüyüşü’ nü selamlayarak, “Onlara 17 Şubat’ta Köln’den bir selam yollayacağız. Direnişlerin bütünleşmesi açısından Köln yürüyüşü önemlidir. Bu direnişi bu şekilde taçlandıracağız. Kürt halkını, kadınları ve enternasyonalistleri Köln yürüyüşüne katılmaya çağıran Faraşin Sidar, “Türk devletine ve hegemonik devletlere Önder APO’nun etrafında direniş halkası olacağımızı göstereceğimiz bir süreç olacak. Bunun içinde Kürt halkı ve kadınları o gün yaşamı durdurup Köln’e akmaya, Önder APO’nun fiziki özgürlüğü için haykırmaya çağırıyorum” dedi.