TJA’dan çağrı: Özgür bir Suriye için dayanışmaya

Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik Türk devletine bağlı SMO çetelerinin saldırılarına ve kadınları hedef almalarına tepki gösteren TJA, kadınları, demokratik, eşit ve özgür bir Suriye için mücadele ve dayanışmaya çağırdı.

Amed- Tevgera Jinên Azad (TJA), Türk devletine bağlı Suriye Mili Ordusu çetelerinin (SMO) kadınlara yönelik tecavüz, katletme ve kaçırma suçlarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, 3’ncü Dünya Savaşı’nın Ortadoğu merkezli sürdüğü ve savaş politikalarından yeni bir süreç yaşandığı vurgulandı.

‘Tek çözüm demokratik ulustur’

62 yıllık Baas Rejimi’nin 8 Aralık’ta yıkıldığını ve tekli ulus yöntemlerinin halklara savaş ve yıkım getirildiğinin belirtildiği açıklamada, “Suriye’de yaşayan Dürzi, Arap, Kürt, Ermeni, Nusayri, Türkmen, Süryani ve Êzidî halkları yıllardır tekçi anlayışın egemenliği altında eşit ve özgür olmayan koşullarda yaşamaya mahkum edilmiştir. Kadınların ve halkların demokratik, özgür, eşit bir yaşam mücadelesi her geçen gün büyürken, iç barışını gerçekleştirmekten uzak, demokratik değişim ve dönüşüme yaklaşmayan Esad rejimi çöküşünü hızlandırmıştır. Ulus devletlerin Ortadoğu’da krizler yarattığı bugün, İsrail-Filistin savaşında, Suriye’de yaşanan savaşta, Türkiye’de Kürt sorunuyla bir kez daha görülmüştür. Şüphesiz başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu’da tek çözüm, demokratik ulus temelinde yaşamın inşasıdır” denildi. 

‘Rojava Devrimi’ vurgusu

IŞİD ve onu besleyenlerin yıllar önce Rojava’da başlattığı soykırım politikalarına karşı en büyük mücadeleyi verenlerin Kürt kadınlar olduğu ifade edilen açıklamada, “Kadınları tecavüz kültürüyle katletmeye çalışan, köle pazarlarında satan cihadist anlayış karşısında yükselen onurlu mücadele ve onun sesi ‘Jin, jiyan, azadî’ oldu. Rojava’da inşa edilen demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü yönetim biçimidir. Kürtlerin, Ermenilerin, Arapların, Süryanilerin çoğulcu bir şekilde anadillerinde ve kültürlerinde ortak yaşamda buluştuğu Rojava devrimi, bugün Suriye halklarının da özlemini çektiği yaşamdır” ifadelerine yer verildi. 

SMO çetelerinin, kadınlar başta olmak üzere sivil halka uyguladığı şiddetin IŞİD’i hatırlattığı kaydedilen açıklamada, “Esad’ın kadın düşmanı politikalarından sonra, bugün Suriye’nin yeniden yapılanmasında aktör olmak isteyenler kadınları kaçırıyor, kadınları katlediyor. Taliban’ın Afganistan’da, Şah’ın İran’da yaptığını bu kez Suriye’de gerçekleştirmeye çalışmasını kabul etmeyeceğiz. Kadınların yaşamda yok sayılmasını, evlere hapsedilmesini ve cihadist kurallarla yaşatılmasını kabul etmeyeceğiz. Kaçırılan ve işkence gören kadınlar, mücadele gerekçemizdir. Bizler dün nasıl Rojava için direndiysek, bugün demokratik, özgür, eşit bir Suriye için sesimizi yükselteceğiz. Başta kadınlar olmak üzere, tüm etnik ve inanç kimliklerinin özgürlüğünün garantisi, Kuzey Doğu Suriye’de yaşam bulan demokratik ulus perspektifidir. Türkiye’nin Kuzey Doğu Suriye’ye saldırıları artarken, SMO paramiliter yapılanmanın da aynı temelde saldırıya geçmesi tesadüf değildir. Aynı zihniyetin ürünü olan bu tekçi anlayış karşısında, biz kadınlar sınırları aşarak direnişi büyüteceğiz” denildi.

Dayanışma çağrısı

 Açıklamanın sonunda şu ifadelere yer verildi: “SMO ve onu besleyenler, özgür, demokratik yaşamın önünde engel olamayacak. Halklar ve kadınlar, özlem duydukları yaşamı inşa edeceklerdir. Bizler, kadın özgürlük çizgisinin ve kadın özgürlük mücadelesinin ilkelerini her koşulda savunacağız. Suriye’nin nasıl yönetileceğine, o topraklarda yaşayan kadınlar ve halklar karar verecektir. Esad rejimine, cihatçı çetelere ve çıkarları uğruna Orta Doğu’yu savaşa sürükleyen egemenlere karşı örgütlenen, mücadele eden, sokaklarda, barikatlarda, cezaevlerinde ve evlerinde direnen tüm Suriye halklarından kadınların mücadelesini selamlıyoruz. Özsavunma gerçekleştirerek yaşamını yitirmiş tüm kadınları saygıyla anıyoruz. Tüm kadınları demokratik, özgür ve eşit bir Suriye için mücadeleye ve dayanışmaya çağırıyoruz.”