‘Tecride karşı sessizlik, ortaklıktır’

Şehit Rüstem Cudi (Mexmûr) Mülteci Kampı İştar Meclisi Koordinasyon Üyesi Qîmet Kılınç, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekerek, “CPT ve insan hakları kuruluşlarının tecride karşı sessizliği onların ortaklığındandır” dedi.

NÛPELDA DENÎZ

Mexmûr – 26 yıldır İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi cezaevinde ağır tecrit koşulları altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve beraberinde kaldığı tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş’tan son 39 aydır hiç haber alınamıyor.

Şehit Rüstem Cudi (Mexmûr) Mülteci Kampı İştar Meclisi Koordinasyon Üyesi Qîmet Kılınç Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi değerlendirdi.

Konuşmasının başında Kürt Halk Önderi üzerindeki tecride dikkat çeken Qîmet Kılınç şunları söyledi: “Önder APO ve özgürlük tutsaklarını selamlıyorum. Bilindiği gibi Önderliğimiz 26 yıldır ağır bir tecrit altındadır. Biz Önderliğimiz üzerindeki tecridin nedenini ve amacını biliyoruz. Önderliğin felsefesi ve düşünceleri bütün dünyaya yayılmıştır. Bütün dünya biliyor ki yaşanan sorunları ancak Reber APO’nun felsefesiyle aşabiliriz. Bunun için iktidarcı devletler Önder APO üzerindeki tecridi her zaman ağırlaştırıyor. Buna karşı sessizliğini de koruyor.”

‘Önderliğin düşüncelerinden ve felsefesinden korkuyorlar’

Qîmet Kılınç, konuşmasının devamında, devletlerin Abdullah Öcalan'ın fikirlerinden ve felsefesinden korktukları için mevcut tecridi daha da ağırlaştırdıklarını belirterek, şöyle konuştu: "Dünyanın mevcut durumu ve Ortadoğu'daki sorunların hepsi devletlerin çıkarlarına dayanmaktadır. Devletler bu sorunların çözülmesini istemiyor. Çünkü biliyorlar ki sorunlar çözülürse istedikleri gibi davranamayacaklar. Önderliğin fikirlerinin Kürtlerle sınırlı olmadığını tüm dünya biliyor. Tüm ezilen halklar ve özgürlüğünü Önder Apo'nun fiziki özgürlüğünde gören tüm halklar bu düşünce ve felsefeden paylarını almıştır. Bu nedenle devletler, Önderliğin düşüncelerinden ve felsefesinden korkuyor bu nedenle de tecridi ağırlaştırıyorlar.”

‘Amaç halkla Önderlik arasındaki ilişkiyi kesmek’

Qîmet Kılınç, disiplin cezaları, aile ve avukat görüş yasağı yoluyla Abdullah Öcalan'ın Kürt halkıyla ilişkisini kesmeyi amaçladıklarına dikkat çekerek, şöyle konuştu: "Disiplin cezası adı altında 6 ayda bir ceza veriliyor, aile ve avukat görüşmeleri yasaklanıyor. Mevcut tecrit sadece Önderlik üzerinde yapılıyor, amaç halkı ve Önderliği birbirinden koparmak. Kürt halkına Önderliksiz yaşamayı öğretmek istiyorlar. Reber Apo diyor ki; Savunmalarımın ve düşüncelerimin olduğu yerdeyim. Bize verilen felsefeyle, paradigmayla ve kendi kurduğumuz sistemle, her zaman kendi içimizde Önderliği yaşıyoruz.  Düşmanlarımız, Önder Apo’yu fiziki olarak yanımızda olmazsa bizi Önderliğimizden koparacaklarını düşünüyor. Ama hiçbir güç bizi ayıramaz. Örgütlülüğün olduğu, Önder Apo'nun fikir ve felsefesinin yayıldığı yer yenilmez. Her zaman direneceğiz, Önder Apo'nun düşünce ve fikirlerini yaşayacak, onun hakikat yolunun takipçisi olacağız."

Qîmet Kılınç, "CPT'nin ve kendilerini insan hakları ile tanımlayan kuruluşların sessizliği onların çıkarınadır” dedi ve şöyle devam etti: "Biz Mexmûr halkı olarak Önder Apo tecridine karşı başlattığımız nöbet, bir yıldır kesintisiz devam ediyor. Bir kere daha Önderliğimizi fiziki olarak özgürleştirene kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.  Önder Apo'nun felsefesine ve paradigmasına inanan ve umut bağlayan insanlar her zaman eylem halindedir. Kürt halkı ve dostları ne kadar eylem yapsalar da büyük bir sessizlik var. CPT her zaman sessiz bu sessizliği onların çıkarlarınadır. Hiçbir şekilde Önderliğin fiziksel olarak özgür olmasını ve mevcut savaşın bitmesini istemiyorlar."

‘Önder Apo projesine daha güçlü destek vermeliyiz’

Qîmet Kılınç, bir kadın olarak Abdullah Öcalan'ın kadın projesine daha da güçlü destek vereceğini belirterek, şöyle devam etti: "Önder Apo'nun da dediği gibi; Önderliğin en önemli projesi ‘kadın projesidir’ Bu proje için her zaman çabalamalıyız. Bu projenin devam etmesi, sonuçlanması için her zaman desteğimizi, örgütlülüğümüzü ve varlığımızı vermeliyiz. Kadınlar olarak en çok da Önder Apo'ya borçluyuz ve bu nedenle her zaman arayış içinde olmalıyız. Kadınlar olarak Kürt toplumu için, ezilen toplumlar için, bize ait olan değerler için ve tüm kadınlar için öncülük etmeli ve mücadelenin içinde olmalıyız. Özellikle kadına yönelik şiddet ve baskıya karşı mücadeleyi güçlendirmeliyiz.”

‘Kadınlar olarak Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü sağlayacağız’

Qîmet Kılınç, konuşmasının sonunda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için mücadelelerini güçlendireceklerini vurgulayarak, "Önderliğimizin dediği gibi; kadınlar özgür olmadıkça toplum özgür olamaz. İnsanlar özgür olmayan bir toplumda yaşayamazlar. Bu temelde kadınlar olarak Önder Apo'nun tecridinin sona ermesi ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için eylemlerin her zaman içinde yer almalı, eylemlerimizi güçlendirmeli ve işgalcilere iyi bir karşılık vermeliyiz. Ayrıca insan haklarını ve Önderliğin haklarını korumalıyız” diye belirtti.