Suriye’de kadınlar temel hakları için mücadele ediyor

Kadın hakları savunucusu Linia Derviş, geçici yönetimin kadınlara göstermelik bazı görevler verdiğini belirterek, “Ayrıcalık değil, temel haklarımızı istiyoruz. Hep birlikte adil, özgür ve eşit bir Suriye inşa etmeliyiz” dedi.

Süveyda- Suriye’de gelişen yeni süreçle birlikte karmaşık siyasal ve toplumsal koşullar altında geçici cihadist Heyet Tahrir El- Şam (HTŞ) yönetiminin kadınları üst düzey makamlara ataması, ilerici bir adım gibi görünse de kadın hakları savunucularına göre bu adımlar yalnızca sembolik düzeyde kalıyor. Kadınların çoğunluğu, hâlen kültürel ve dini kısıtlamalarla kamusal hayatta aktif rol almaktan uzak tutuluyor.

Görünüşü kurtarma için yapılan atamalar

Geçici hükümetin kadınları bazı pozisyonlara ataması, insan hakları savunucuları tarafından gerçek bir siyasi iradeden çok, uluslararası baskıları hafifletme ve içerideki eleştirileri yatıştırma amacıyla yapılmış göstermelik adımlar olarak değerlendiriliyor.

Kadın hakları aktivisti ve ziraat mühendisi Linia Derviş, konuya ilişkin, “Kadınlar hâlâ dışlanıyor ve toplumun en kritik döneminde marjinalleştiriliyor. Kadının ailedeki rolü önemli olabilir ama bu onun toplumun temellerini şekillendiren bir güç olduğu gerçeğini değiştirmez” diye belirtti. Linia Derviş'e göre, kadınlara yalnızca sosyal hizmetler gibi geleneksel alanlarda görev verilmesi, dışlayıcı bir yaklaşımın göstergesi.

‘Gerçek temsil ve diyalog şart’

Linia Derviş, kadınların temel talebinin yalnızca birkaç ismin atanması değil, kapsayıcı ve gerçek bir ulusal diyalog olduğunu vurgulayarak; “Toplumsal çeşitliliği yansıtan, adil ve dengeli bir anayasa sürecine öncülük edecek bir yapı kurulmalı. Temsilde cinsiyet, etnik köken ya da mezhep ayrımı olmamalı. Bu ancak çok sesliliği savunan bir toplumla mümkün” dedi.

“Bir ya da iki kadının atanması, gerçekte kadınların sesinin duyulmasını gizlemek için kullanılıyor” diyen Linia Derviş, ihtiyaçlarının farklılıkları kucaklayan, her rengin ve sesin yer bulabildiği bir toplum olduğunu söyledi. Kadınlara yönelik baskıların yeni olmadığını ama son dönemde daha görünür hâle geldiğini ifade eden Linia Derviş, şöyle konuştu:

“Dünya kadın haklarında ilerlerken, biz geriye gidiyoruz. Bazı bölgelerde kadınlara zorunlu başörtüsü dayatılıyor, kıyafetlerine müdahale ediliyor, sokak ortasında sorgulanıyorlar.”

2025 başlarında kamusal alanlarda kıyafetlere yönelik denetimler artarken, kadınların otobüslerde arka koltuklara oturtulması gibi uygulamalar da yaygınlaşmış durumda. Linia bu durumu, kadının birey olarak değil, erkeğin gölgesi olarak görülmesinin bir yansıması olarak tanımlayarak, “Kadın, toplumun ortağıdır; sadece anne ya da eş değildir. Onun katkısı olmadan barış ve istikrar inşa edilemez” dedi.

Zorla giydirilen başörtüsü

Linia Derviş, geçtiğimiz günlerde Şam’daki Emevi Meydanı’nda çekilen görüntülerin kendisini endişelendirdiğini söyleyerek, “Görüntülerde kapalı çok sayıda kadının topluca meydanda yer alması dikkat çekiyordu” diye belirtti. Linia Derviş “Başörtüsüne karşı değiliz, ama zorla taktırılmasına karşıyız. Bu bir kontrol ve sindirme aracıdır. Bu tarz ani toplumsal değişimlerin arkasında ne var? Daha mı fazla radikalleşmeye sürükleniyoruz” diye kaydetti.

Aynı zamanda kadınlara yönelik kaçırma ve şiddet olaylarının da arttığını belirten Linia Derviş, medyada yalnızca bazı olayların işlenmesinin dikkatleri daha ciddi vakalardan uzaklaştırdığına vurgu yaparak, örnek olarak "Mira ve Ahmed" olayını hatırlattı ve şunları söyledi:

“Bu olay, medyanın nasıl manipüle edildiğini ve dikkatin nasıl dağıtıldığını gösteriyor. Mira’nın kayboluşu etrafında çok fazla soru işareti varken, konu bir anda örtbas edildi. Oysa aynı anda onlarca kadın, sessizce kaçırılıyor, tehdit ediliyor ya da şiddete uğruyor.”

‘Eşit bir Suriye inşa etmeliyiz’

Linia Derviş kadınların artık susmaması ve haklarını açıkça talep etmesi gerektiğini dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ayrıcalık değil, temel haklarımızı istiyoruz. Hep birlikte adil, özgür ve eşit bir Suriye inşa etmeliyiz. Kadının sesi yükselmeden, bu ülke asla iyileşmeyecek.”