Sûriya Mihemed Hisên: Direniş mirasına sahip çıkmalıyız

Baas hükümetinin baskı ve işkencelerine rağmen direnişi bırakmayan Sûriya Mihemed Hisên, “Kürdistan’da Arînler, Avêstalar, Barinler, Zilanlar tarih yazdı. Direniş mirasına sahip çıkmalıyız” dedi.

SORGUL ŞÊXO

Hesekê – Kadınlar, tüm baskılara karşı tarihten günümüze kadar hakları için her alanda mücadelesini sürdürüyor.  Kuzey ve Doğu Suriye’de Baas hükümeti döneminde asimilasyon politikaları başta olmak üzere her türlü zulme maruz bırakılan Kürtler ve özellikle kadınlar, bu politikalara karşı direnişi elden bırakmadı.

Kürt özgürlük hareketinin ortaya çıkışıyla birlikte direniş saflarına katılan kadınlar, Baas hükümetinin her türlü işkencelerine maruz bırakıldı. Kuzey ve Doğu Suriye’de cephe faaliyetlerini başlamasıyla çalışmalara katılan kadınlardan biri de Sûriya Mihemed Hisên(65). Çevresindeki insanlara dimdik duruşuyla bile güç veren Sûriya Mihemed Hisên, Türk devletinin işgali nedeniyle de Serêkanîyê’ye bağlı Mitanîyan bölgesinden göç ederek Waşokani Kampı’na yerleşti. Sûriya Mihemed Hisên, Baas rejiminin baskılarını ajansımıza anlattı.

‘Annem bir daha evlenmemek için bizi Serêkanîyê’ye getirdi’

Aslen Kuzey Kürdistan’ın Mêrdin kentine bağlı Tizyan köyünde olan Sûriya Mihemed Hisên, “Annem bir daha evlenmemek için bizi Rojava Kürdistan’ından Serêkanîyê kentine getirdi.  Ağabeyim Arciwan Serêkanîyê gerillaydı. Geçtiğimiz yıllarda Metina dağlarında şehit düştü. PKK yeni bir hayat verdi ve biz bunu kimliğimiz olarak gördük” dedi.

‘Özgürlük hareketini devrimci arkadaşlar sayesinde tanıdık’

Özgürlük hareketiyle 1986 yılında tanıştıklarını anlatan Sûriya Mihemed Hisên, "Özgürlük hareketinin devrimci yoldaşları gelip bize mücadeleyi ve hedeflerini anlattılar. Kendilerini detaylı olarak tanıttılar ve sonrasında sıcak bir selamla vedalaştılar. Bizler hareketi devrimci arkadaşlar sayesinde tanıdık. Diyarbakır zindanında direnen Kemal Pir, Mazlum Doğan, Hayri Durmuş’un sayesinde tanıdık” şeklinde konuştu.

‘Baas rejimi tarafından iki kez tutuklandım’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin Kürdistan sınırlarını aştığını dile getiren Sûriya Mihemed Hisên, şunları aktardı: “Hareketi tanıdığımız yılda artık cephede direnişler başlamıştı. O sıralarda tarlalarda çalışan 160 işçi kadın vardı. Tarlalardan ürünleri parti için topladık. Sonrasında gizlice Kürdistan Sesi dergisini ve birkaç broşürü halka dağıttım. Ön cephe faaliyetlerimiz gizliydi ama yavaş yavaş halk üzerinde tesiri oldu ve kadınlara da tesir etti. Ama yine de bir ihanet çizgisi vardı, kendini Kürt ilan eden, tarihini iyi anlamayanlar düşmana hizmet ediyorlardı. Bazı Kürtler beni Baas rejimine şikâyet ettiler ve sonrasında tutuklandım. Baas rejimi tarafından ağabeyim ve 2 arkadaşımla iki kez tutuklandım. “

Ağabeyiyle birlikte işkence gördü

Askerlerin ağabeyinin gözü önünde işkence ettiğini buna karşı çıkan ağabeyine de işkence edildiğini aktaran Sûriya Mihemed Hisên, “Kötü bir duruma düşene kadar ona acımasızca işkence yaptılar. Durumumuz kötüleşince hastaneye kaldırıldık. O an ağabeyime dönüp, ‘biz burada 15 gün işkence görsek de halkımızın karşısına dimdik çıkacağız’ dedim” diye konuştu.  Bir yıl Xiweran Hapishanesi’nde bir yıl da Şam’da tutuklu kaldığını aktaran Sûriya Mihemed Hisên, “Sonrasında da beni tekrar tutuklayıp Halep'teki Müslüman Hapishanesi denilen Sekena Henano denilen bir yer altı hapishanesine koydular. Orada tam bir yıl kaldım” dedi. İşkencenin burada da devam ettiğini aktaran Sûriya Mihemed Hisên, şöyle devam etti:

 “Yaşlı bir erkek ’Yaşasın Serok Apo’’dediğimde bana yeniden işkence etmeye başlıyordu. Rejim istihbarından kişiler soruşturmayı devraldı. Bana ‘Sen Suriyelisin nasıl olur da Suriye’yi bölmek istersin’ diye sorular yöneltiyorlardı. Beni hapishanenin dışına çıkarmak istediler. Halepli birçok işçi beni karşılamaya geldi.  Bu yüzden beni bırakmadılar. Bana ‘madem senin meselen siyasi değil neden bu kadar insan seni karşılamaya geldi’ diye sorular sordular. Ben Serêkanîyê’ye döndükten sonra Önder Apo’nun resimlerini ve bayraklarımızı duvarlarda asılı görünce mutlu oldum.”

‘Kalabalık bir kadın grubuyla Kürdistan dağlarına gittik’

Cezaevinden çıktıktan sonra kalabalık bir kadın grubuyla Kürdistan dağlarına gittiğini anlatan Sûriya Mihemed Hisên, "Heyecandan uyuyamadık hiç. Gerillaları gördüğümüze inanamıyorduk. Gözlerimden mutluluktan yaşlar akıyordu. Bu topraklarda tanrıçalar varsa onlar da kadın gerillalardır. Onları izlemeyi, konuşmalarını dinlemeyi severdim. Garê, Sergelê ve birkaç yerde uzun süre kaldık. Bizim için oralar eğitim alanı gibiydi” dedi. “Gerilla bizim gücümüz ve beynimizdir” diyen Sûriya Mihemed Hisên, en değerli faaliyetlerini Kürdistan dağlarında yürüttüğünü vurguladı.

‘Serêkanîye’yi işgaline herkes tepki göstermeli’

Türk devletinin Serêkanîyê’ye yönelik işgaline tepki gösteren Sûriya Mihemed Hisên, şunları kaydetti: “Şehitlerimizin mezarlıklarının üzerine askeri üslerini kuruyorlar. Erdoğan ve çetelerinin bahsettiği bu İslam nerede? Bakın ölülerimizin, şehitlerimizin kemiklerinden bile korkuyorlar. Serêkanîyê’yi işgalcilerin elinden bir kez daha çocuklarımız ve torunlarımız kurtaracaktır. 7’den 70’e herkes bu işgale tepkilerini göstermelidir. Kürt halkının ve bölgenin çıkarları için kazanmalıyız. Düşmanın oyunlarına gelmemeliyiz.”

‘Direniş mirasına sahip çıkmalıyız’

Jina Mahsa Amini’nin katledilmesi ardından İran ve Rojhilatê Kurdistan’da başlayan ayaklanmayı da değerlendiren Sûriya Mihemed Hisên, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rojhilatê Kürdistan’ın direniş sembolü Jina Mahsa Amini oldu. Kürdistan’da Arînler, Avêstalar, Barinler, Zilanlar tarih yazdı. Kürdistan şehitleri tarih yazdı, destanlar yazdı. Kendimize şu soruyu sormalıyız; peki biz ne yaptık? Direniş mirasına sahip çıkmalıyız. Günün sonunda yastığa başımızı koyduğumuzda kendimize ‘Ben bugün şehitler için ne yaptım’ demeliyiz. Kürtler birlik olmalı, ihanet hattını durdurmalıdır. Önemli olan liderimiz Abdullah Öcalan'a sahip çıkmamız ve onu İmralı'dan çıkarmamızdır.”