Sosyolog Mihriban İlbaş: Politik kararlar şiddeti önlemiyor, besliyor

Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de politik kararların şiddeti önlemediğini tam tersine beslediğini söyleyen Sosyolog Mihriban İlbaş, şiddete karşı dayanışma ve örgütlenmenin önemine dikkat çekti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed – Türkiye’de birçok alanda cinsiyet ayrımcılığı yaşanırken, devlet politikaları nedeniyle de kadınlara yönelik şiddet her geçen gün artarak devam ediyor. Türkiye’de AKP hükümetinin iktidarda olduğu son 20 yılda kadın katliamlarında ciddi bir artış yaşanırken, elde edilen verilere göre 2022 yılında 334 kadın katledildi. 2023’ün ilk ayı Ocak’ın ilk iki haftasında da 20 kadın erkekler tarafından katledildi. Ülkede uzun yıllardır hakları için mücadele yürüten kadınlar ise bulundukları her mecrada iktidar politikalarına karşı itirazlarını yükseltiyor.

Kadın katliamlarının toplumsal altyapısı

Konu hakkında ajansımıza konuşan Dayanışmanın Kadın Hali Derneği (DAKAH-DER) Yönetim Kurulu Üyesi Sosyolog Mihriban İlbaş, kadına yönelik şiddet, istismar ve kadın katliamlarının yüzyılın en büyük problemlerinden biri olduğunu belirtti. Mihriban İlbaş, “Kadın cinayetlerinin toplumsal altyapısı olabilir, çünkü kadınlar genellikle birinci derece erkek yakınları ya da boşanma sürecindeki eşleri tarafından öldürülmektedirler. Ancak bu şiddetin en temel nedeni evrensel yanlış kültürdür. Geniş bir perspektifle bakıldığında dünyanın neredeyse her yerinde erkekliğin ve anneliğin kutsanması ile karşılaşmaktayız. Bu da hepsinin temelinde üremenin ve birbirinden çok keskin bir şekilde ayrıştırılan ikili cinayetlerin rollerini vurgulamaktadır. Bu rollere uymayan tüm bireyler toplum tarafından ağır yaptırımlarla karşı karşıya gelebilmektedir” sözleriyle toplumun kadın katliamlarındaki rolüne dikkat çekti.

‘Türkiye şiddet sıralamasında Avrupa’da birinci’

Kadına şiddet oranında Türkiye’nin Avrupa’da birinci sırada olduğuna dikkat çeken Mihriban İlbaş, iki haftada 20 kadının katledilmesinin de önceki senenin verilerini aştığını kaydetti. Mihriban İlbaş, konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu geçtiğimiz sene 334 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü, 245 kadının da şüpheli bir şekilde ölü bulunduğunu açıkladı. OECD’nin Avrupa ve G20 ülkeleri arasında kadına yönelik şiddetle ilgili yayınladığı raporun istatistiklerine göre de Türkiye yüzde 38 ile ilk sırada yer alıyor. Bu istatistikler ayrıca Şili, Meksika gibi az gelişmiş ülkelerin en alt sıralarda yer alırken, Norveç, Danimarka, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin de ilk onda yer alabildiğini gösteriyor. Dolayısıyla gelişmişlik düzeyinin şiddeti önlemede yeterli olmadığı, bunun için kadın dostu politikaların da üretilmesi gerektiği sonucuna varılıyor.”

‘Afganistan, İran ve Türkiye’deki mücadele benzerdir’

Mihriban İlbaş, hükümetin kampanyalarla cinsiyetlere biçilen rolleri destekler içerikler yayınladığına değinerek, “Afganistan’da çetelere karşı verilen kadın mücadelesi, İran’da Şah rejimine karşı verilen mücadele ve Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesine dair mücadele bir anlamda çok benzerdir. Birçok ülkede olduğu gibi politik kararlar kadına şiddeti önlemeye yönelik olmadığı sürece bütün ülkelerde aynı senaryolarla karşılaşılmaktadır. Bu senaryoların gerçekleşme nedenleri; bireysel silahlanma, cezasızlık, sansür, şüpheli cinayetlerin aydınlatılmaması gibi faili motive eden etkinliklerdir. Bu da şiddeti önlemekten çok beslemeye devam etmektedir” sözlerini kullandı.

‘Örgütleme ve dayanışma her yerde olmalı’

Şiddet ve katliamlara karşı alternatif yolların dayanışma ile örgütlenmeden geçtiğine yer veren Mihriban İlbaş, “Buna alternatif olarak yine kadınların güçlendirilmesi, dayanışması, örgütlenme, kadın derneklerine erişimin artması, okul öncesinden itibaren cinsel eğitimin verilmesi, medyada görünürlüğün artırılması sayılabilir. Medya, kadın cinayetlerinin azaltılması açısından önemli bir role sahiptir. Kadınlar güçlendirilmeleri için görünür olmaya ihtiyaç duymaktadırlar. Bu görünürlük bir nevi dayanışmaya dönüşebilmektedir” dedi.