Sığınaklar Kurultayı’ndan: İranlı kadınların direniş ruhuyla alanlarda olacağız

Sığınaklar Kurultayı’na katılan kadınlar, erkek-devlet şiddetine karşı 25 Kasım’da alanlarda olacaklarını söyleyerek, bu yıl ki direniş gücünü de İranlı kadınlardan aldıklarını belirtti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed - Kadın Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nın 25’incisi bu yıl Diyarbakır’da yapılıyor. Yüzlerce kadının katıldığı kurultayda ilk gün geride kalırken, kadınlar gün içerisinde birçok başlık altında tartışma yürüttü. Kurultaya katılan kadınlar, hem kurultay hem de yaklaşan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne dair değerlendirmelerde bulundu. Kadın dayanışmasının her alanda güçlenmesi gerektiğini belirten kadınlar, İran’da kadınların yükselttiği isyanın ışığı ile de 25 Kasım'da alanlarda olacaklarını ifade etti.

Kurultayın amacını konuşmak üzere  katılımcılara mikrofon uzattık.

‘Yan yana, omuz omuza yürüyelim’

Bursa Koza Kadın Derneği Üyesi Derya Şimşek Aksakal: “25 Kasım etkinlikleri bu yıl İran’da katledilen Jina Mahsa Amini’nin ışığında gerçekleştirilecek. Mahsa Amini’ye uygulanan şiddet yıllardan beri maruz kaldığımız şiddetin bir devamı. Onun katledilmesiyle beraber İran’da ortaya çıkan protestolar 25 Kasım’ı biraz daha önemli hale getiriyor. Biz de Bursa’da kadın arkadaşlarımızla birlikte 25 Kasım’ı bu çerçevede gerçekleştireceğiz. Bütün kadınları bu mücadele gününe destek vermeye yan yana, omuz omuza yol yürümeye davet ediyoruz.”

Sömürüye karşı dayanışma çağrısı

Hilal Kocaeli: “Bu yıl 25 Kasım’da alanlara İran’dan aldığımız güçle çıkıyoruz. Dünyanın her yerinde kadınların yaşadığı şiddet, baskı ve sömürüye karşı hep beraber alanlarda olmaya tüm kadınları davet ediyorum. Bizler birbirimizden aldığımız güç ve dayanışmayla sokakları yine hep beraber rengarenk boyamaya devam edeceğiz. Bu yüzden birbirimizden vazgeçmeyelim. Dayanışmayla kalalım. 25 Kasım’da hepimiz için önemli olan şey şiddete, sömürüye ve tüm savaş politikalarına karşı bir araya gelmek. Çünkü hepimizin hayatlarını tarumar eden bu politikalara karşı dayanışmayla hareket etmek, birbirimizden güç almak oldukça önemlidir. İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede feshedilmesine karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Aldığımız güçle sokaklarda ve alanlarda olmaya devam edeceğiz.”

‘Şiddetsiz bir dünya demek için…’

Edirne Kadın Merkezi Danışma Derneği Üyesi Şahide Ağaoğlu: “25’inci Kadın Sığınaklar Kurultayı’nda olmak, birlikte dayanışmak hepimize çok iyi geliyor. Şunu söyleyerek başlamak istiyorum; Mahsa Amini’nin katledilmesi tüm dünya kadınlarının tekrar ayağa kalmasına sebep oldu. Biz de Edirne’de tüm kadınlarla yan yana olduğumuzu göstermek için ses verdik. 25 Kasım daha çok alanlarda olduğumuz süreçler. Şiddeti ve eşitsizliği her biçimde her yerde yaşıyoruz. Burada kurultayın bildirgesini kamu kurumlarıyla da paylaşıp her daim alanlarda olacağız ve kadınların yanında olacağız. Şiddete karşı şiddetsiz bir dünya demek için 25 Kasım’da alanda olacağız. Kadın katliamlarının artık bir cins kırımına vardığını biz ve kadın örgütleri söylüyoruz. Bunun için yasaların uygulanması gerekiyor, 6284 sayılı yasanın mutlaka uygulanabilir olması için alanlarda çalışmalar yapıyoruz. Şiddet en başta kadınların özgüvenini kıran bir uygulama. Kadınların farkındalıklarını artırıp şiddeti tanımlı hale getirmek için çalışıyoruz. Kadın mücadelesi ve dayanışması politiktir diyoruz. Onun için bu dayanışmayı her alanda güçlendirmek gerekiyor.”

‘Şiddet politikaları devam ediyor’

Kadın Savunma Ağı’ndan Feminist Fulya Dağlı: “Bugün burada toplanan 300 kadın zaten kadın mücadelesinde sürekli ve düzenli olarak bir arada. Her seferinde de yenilerinin eklendiği bir mücadeleden bahsediyoruz. Bu yıl 25 Kasım’a giderken bu mücadelenin elbette odaklandığı ve öne çıkan başlıkları mevcut. Uzun süredir ciddi bir kadın düşmanlığı ve erkek-devlet şiddet sarmalının içinden geçiyoruz. Nihai olarak bir dönemin değişikliğine de işaret edecek şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla sonuçlanan bir sarmaldan bahsediyoruz. Erkek-devlet şiddeti tüm hızıyla kadınlara yönelik şiddet politikalarını devam ettirirken, öte yandan da bunun odağına aileyi almakta. Ve bu aile kutsal ilan edilen, cinsiyetçi iş bölümü ile kadınların emeğini sömüren, kadın ve çocukları istismara mahkum etmeye çalışan bir kurgu. Bu neo-liberal ve patriyarkal ailenin bir hortlağı ile mücadele ediyoruz.

İranlı kadınların direnişini mücadelemizle birleştiriyoruz

25 Kasım’a giderken şunu demeden geri durmamamız gerektiğini düşünüyoruz;  içerisinde cinayetler olan, çocuk istismarı olan ve katliamlarla sonuçlanan bu aileler batsın. Biz kendi dayanışma ağlarımızı en layıkıyla kurmaya adayız. Ama bu aile yerin dibine batsın. Çünkü bu aile bizi öldürüyor. Bu aile AKP iktidarına, Erdoğan rejimine kadınlara sürekli şiddete maruz bırakmaya meşru olacak bir zemin olarak kullanılmaya çalışılıyor. Bizler bir yandan burada feminist kadın hareketi ve kadın hareketi olarak bir direniş sergilerken, İran’da kadınların sürdürdüğü isyan ve direnişi de kendi mücadelemizle birleştiriyoruz. Bunun onurunu da dayanışmasını da hissediyoruz. Bu 25 Kasım’da tüm kadınları benzer bir isyan, direniş ve itaatsizliği birlikte kurmaya çağırıyoruz.”