Serêkaniyêli kadınlar güvenli bir şekilde topraklarına dönmek istiyor

Türk devleti ve çetelerinin işgalinden sonra topraklarından zorla göç ettirilen Serêkaniyêli kadınlar, şehirlerinin özgürleştirilmesini ve güvenli bir şekilde topraklarına dönmeyi istiyorlar.

EBÎR MUHEMED

Dêrik – Kuzey ve Doğu Suriye’de Türk devleti ve onlara bağlı çetelerin işgal ettiği bölgelerde hak ihlalleri, kötü uygulamalar, katliam, taciz, tecavüz ve kaçırma gibi olaylar üst düzeyde yaşanıyor. Bu baskı ve zulme boyun eğmeyen bölge halkı evlerini ve topraklarını terk edip bölgedeki kamplarda yaşamaya başladı. Cizîr Kantonu Göçmen ve Mülteci Hizmetleri Merkezi'nin istatistiklerine göre Cizîr Kantonu'nda sadece 4 kampta yaklaşık 51 bin zorla yerinden ettirilen insan bulunuyor. Kampların dışında yaşayan göçmenlerin sayısı da azımsanmayacak düzeyde. Türk devletinin ve ona bağlı çetelerin Kuzey ve Doğu Suriye’ye bağlı Efrin, Gire Spi ve Serêkaniyê’de işlediği suçlara karşı tüm dünya gözlerini kapatmış durumda. İşgal sonrasında yerlerinden edilen Serêkaniyêli kadınlar işgale ilişkin konuştu.

İşgal altındaki Serêkaniyê’den göç etmek zorunda kalan Reca Ebdo, ailesinden 10 kişiyle birlikte 5 yıldır Kuzey ve Doğu Suriye'nin Derik kentindeki Newroz kampında yaşıyor.  Reca Ebdo yaşamlarının zorlu olduğunu hem yaz hem de kış mevsimlerinin çok ağır geçtiğini belirterek, “Kamplardaki yaşam evinizdeki ya da şehrinizdeki yaşam gibi değil. Öncelikle çocuklarımızın geleceği yok. İnsan göçmen olunca her şey ağırlaşıyor, zorlaşıyor" dedi.

'Biz kimsenin topraklarını işgal etmedik’

Reca Ebdo, uluslararası insani yardım kuruluşları ve derneklerin kendilerine önem vermediğini dile getirerek, şöyle devam etti: "İnsani kuruluşlardan bize çok az yardım yapılıyor. Ayda bir kez hijyen malzemesi, gıda, ekmek gibi insani yardımları bize ulaştırıyorlar. İnsani yardım kuruluşları hiçbir şekilde yardım etmiyor, yapanlar da bunu azalttı. Artık bize sırtlarını döndüler ve bizi dinlemiyorlar. Düşünüyoruz ki biz Kürt olduğumuz için tüm dünya bizi görmezden geliyor. Neden göçmenlere insan gözüyle bakmıyorlar? Biz kimsenin topraklarını, evlerini işgal etmedik, topraklarımızı, evlerimizi terk ettik."

‘Sadece geri dönmek istiyoruz’

Geri dönme umuduyla yaşadıklarına dikkat çeken Reca Ebdo, şunları söyledi: "Bir gün evlerimize dönmeyi umuyoruz. Bu durumda ne kadar kalacağız? Neden şehrimize dönmemize yardımcı olmuyor kimse? Biz insani yardım istemiyoruz, sadece topraklarımıza dönmek istiyoruz. Şehrimiz yıkılmış olsa bile bizim için sorun değil, onu yeniden inşa edeceğiz.”

‘Zorla yerlerimizden edildik, dünya sessiz kaldı’

Serêkaniyêli 31 yaşındaki Hedla Mustafa, işgal nedeniyle göç etmek zorunda kaldıklarını belirterek şunları söyledi: "İşgal nedeniyle evlerimizi terk ettik. Ailemizden, arkadaşlarımızdan, komşularımızdan ayrıldık, her aile bir yere gitti. Malımız gitti, hiçbir şeyimiz kalmadı. Bütün ülkelere sesleniyorum, neden gerçeklere karşı bu kadar sağır oluyorlar? Bu ülkeler neden Erdoğan’a sormuyor, bu halktan ne istiyorsun diye? Kimse demiyor bu insanlar zorlanıyor, kimse bu konuyu tartışmıyor.”

 ‘Türk devleti ve çeteleri Serakaniye'den çıkmadıkça dönmeyeceğiz’

İşgal altındaki bölgelerde işlenen suçlara dikkat çeken Hedla Mustafa, "Şu anda işgal altındaki şehirlerimizde bulunan çeteler insanlık dışı suçlar işliyor. Serekaniye'de yağma, yıkım, hırsızlık ve öldürme her zaman yaşanıyor. İşgal altındaki topraklarda kadınlar pazarlanıyor, alınıp satılıyor. Türk devleti ve çeteleri şehrimizde olduğu sürece geri dönmeyeceğiz" diye belirtti.

'Bu büyük bir suç'

Hedla Mustafa, Serêkaniye kentinde işgalden önce yurttaşların yaşamının eşitlik ve huzur içinde olduğunu hatırlatarak, “Tüm bileşenler ile eşit ve ortak yaşam vardı. Bugün demografya değiştiriliyor, o bölgeleri tamamen Arap yapmak istiyorlar. Hepimizin aynı olduğu doğru ama bir şehrin demografyası değiştirilip oraya vahşi çeteler yerleştiriliyorsa bu büyük bir suçtur” şeklinde konuştu.