Saray rejimi enkaz altında: AFAD ve hükümet komple istifa etmeli
Depremin hemen ardından afet bölgesi yerine OHAL’in ilan edilmesine tepki gösteren HDP’li vekil Tülay Hatipoğulları, “AFAD yönetimi ve hükümet komple istifa etmeli. Dünyanın en beceriksiz depremle mücadele yöntemleri uygulandı” dedi.
EKİN ARDA
Haber Merkezi – Mereş merkezli Meletî, Amed, Hatay, Dilok, Adana, Semsûr, Kilis, Osmaniye, Xerpet ve Riha’da etkili olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde yaşamını yitirenlerin sayısı 35 bini geçerken, on binlerce yaralı ise çeşitli hastanelerde tedavi ediliyor. Deprem nedeniyle harabeye dönen kentlerde büyük bir insanlık dramı yaşanırken, koordinasyon yetersizliği nedeniyle henüz enkaz altından çıkarılmayan binlerce kişi bulunuyor. Öte yandan yaşamını yitirenler mezarlıklara toplu bir şekilde gömülürken, çoğunun ismi bilinmediği için başlarına konan tahtalara numaralar yazılıyor.
Halkın iktidara öfkesi büyüyor
AFAD gibi devlet kurumları deprem bölgelerine çok geç giderken, arama kurtarma çalışmalarının geç başlamasına rağmen erken bitirilerek enkaz kaldırma çalışmalarına dönüştürülüyor. İktidarın depremzedelere ve insan canına karşı sorumsuzluğu halkın tepkisini çekiyor. Devletin bu tavrına rağmen toplumun seferberlik halinde depremzedelerin yardımına koşması ve yardım göndermesi insanları bir nebze olsun ayakta tutuyor. Ülkenin dört bir yanından ve yurt dışından deprem bölgelerine toplumun yardımları giderken devlet bu dayanışmayı parçalama derdinde. Bunun yanı sıra Suriyeli mülteciler ve Arap Alevi nüfusunun yoğunlukta olduğu Hatay’da asker ve polisler depremzedelere ve onların yardımına koşan bazı kişilere “yağmacı” iddiasıyla şiddet ve işkence uyguluyor. Hatay’da 7 Şubat’ta bir tekel bayisine girip “hırsızlık” yaptıkları iddiasıyla Altınözü Jandarma Karakolu ekipleri tarafından 12 Şubat'ta gözaltına alınan Ahmet Güreşçi de gördüğü ağır işkence sonucu kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Depremin yaşandığı ilk günden bu yana sahada çalışmalar yürüten Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatipoğulları, yaşananları ve izlenimlerini ajansımıza anlattı.
‘Mülteciler üzerinden algı yaratılıyor’
Konuşmasının başında “yağmacı” söylemiyle yürütülen algı operasyonuna dikkat çeken Tülay Hatipoğulları, “Deprem bölgelerinde hırsızlık olaylarının yaygın olduğu bilinir zaten. Son depremde de bu tarz olayların ortaya çıktığını biliyoruz fakat bu realiteyi mültecilerin üzerine yıkmak kabul edilebilir bir durum değildir. Bu işleri yapanlar arasında Suriyelisi de var Türkiyelisi de. Dolayısıyla sanki mülteciler bu yağmayı, hırsızlığı yapıyormuş gibi bir algı yaratmak doğru değildir. Kaos yaratmak ve halkta tedirginlik yaratmak için yapılan şeyler. Altınözü Jandarma Karakolu’nda Ahmet Güreşçi isimli genç ‘hırsızlık’ yaptığı iddiasıyla işkenceyle katledildi. Toplum büyük bir travma yaşıyor, enkaz altından çıkarılmayı bekleyen on binlerce insanlar var. Kolluk kuvvetlerinin yapması gereken şey deprem bölgesinde güvenliği almaktır, trafiği kontrol etmektir. Ancak kolluk bunları yapmazken hatta çok ileriye giderek bir insanı gözaltına alıyor ve katledecek şekilde işkence yapıyor. Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz” dedi.
‘Atılan adımlar gerilimi yükselten adımlar’
Bir mülteci düşmanlığının yaratılmak istendiğine dikkat çeken Tülay Hatipoğulları, bölgede hırsızlık olaylarının sıkça yaşanması nedeniyle insanların abartılara kulak kabarttığını söyledi. Tülay Hatipoğulları, sözlerine şöyle devam etti: “Kolluk kuvvetleri evet hırsızlık olaylarını da denetleyebilmeli ancak kolluk kuvvetleri insanların acılarına acı katmayı değil acıları hafifletmek için çalışmalıdır. Fakat atılan adımların çokta acıları hafifleten bir pozisyonda değil de gerilimi yükselten bir yerde durduklarına şahit oluyoruz. Kolluk kuvvetleri tam tersine depremzedelerin yaralarını sarmalı, çadırlarını korumalı, trafiği düzenlemeli. Öte yandan ‘destek için geldik’ diyerek diğer yandan mültecilere dönük algı yaratmak kabul edilecek bir durum değildir.”
‘AFAD buruşuk bir kâğıt gibi yerlerde sürünüyor’
Depremin mülteci-yerli halk diye bir ayrım yapmadığını söyleyen Tülay Hatipoğulları, “Mültecilerin yaşadığı yerlerde de depremin etkilerinin sonuçlarını görebildik. Gelen yardımlar herkese gidiyor fakat şöyle bir durum söz konusu: Bazı merkezlerden Hatay’a gelen yardımların engellendiğini biliyoruz. İlk gün dışarıdan gelen gıdalara el konulduğunu ve farklı yerlere yönlendirildiğini biliyoruz. Bu konuda somut bilgilere de sahibiz. Bunu çadır dağıtımında da, arama-kurtarma çalışmalarında da gördük. Ayrımcılığın öne çıkan kısmı, aslında depremden etkilenen kesimlerin ağırlıklı olarak ‘Arap-Alevi’ olması. Ayrımcılığı biz burada net gördük. AFAD ise kartondan oluşmuş bir yapı. Buruşuk bir kâğıt gibi şu an yerlerde sürünüyor, hiçbir görevini yerine getirmiyor” dedi.
Demografik yapıyı değiştirme planları
Tülay Hatipoğulları, “Olanakları olanlar bir iç göç yolunu tuttular” diyerek, “Bu göçü kalıcı bir göç gibi değerlendiremeyiz. Tabi işini gücünü kurabilen kalacaktır en nihayetinde insanların evleri onarıldıktan sonra geri dönecekleri kanaatindeyim. Fakat devletin göç ettirme politikası gündemde. Adeta bir bölge ölüme terk edildi, insanlar canlı canlı enkaz altında bırakıldı. Tarihin en büyük depreminde tarihin en büyük beceriksizliğini ve gecikmesini yaşayan bu iktidarın, bilerek ve isteyerek kimi tercihleri yaptığının kanaatindeyiz. Buradaki demografik yapıyı uzun vadede değiştirme gibi planları olabilir. İktidarın bu planları her zaman vardı. Bu konuda devletin politikası bellidir. Bugün yurtdışından gelen mültecilere nasıl davrandıkları ortada ve mültecileri nasıl araçsallaştırdıkları, dışladıkları ortada” şeklinde konuştu.
‘Toplumsal seferberlik ilan edilmeliydi’
Gerek deprem bölgesinde ve gerekse de deprem bölgesinden başka şehirlere giden insanlar için her türlü desteği sağlaması gereken iktidarın sadece sembolik birkaç tane çadırı belli başlı bölgelere kurduğuna dikkat çeken Tülay Hatipoğulları devamla şunları söyledi: “Bunu da basına servis ederek ‘biz depremzelerin yaralarını sarıyoruz' algısı yaratmak kocaman bir yalandır, kocaman bir dezerformasyondur. Yaraların sarılması konusunda iktidar asla harekete geçmiş değildir. Hala sembolik işler peşindeler. Büyük bir deprem yaşandı. İktidar buna karşı bütün mekanizmasını devreye sokmadı. Bunun yerine OHAL’i ilan etti. Oysa ilan edilmesi gereken toplumsal seferberlikti.”
‘Kendi yaşam alanlarımızı inşa etmeliyiz’
Tülay Hatipoğulları halka da şu sözlerle seslendi: “Bizler yıkılan enkazların kaldırılması için, depreme dayanıklı yaşam alanlarının kurulması için mücadele etmeliyiz. Hiçbirimiz topraklarımızı bırakıp gidecek değiliz. Topraklarımızda kendi yaşam alanlarımızı yeniden inşa etme konusunda hem devleti burada zorlayan, sıkıştıran, onu göreve çağıran, bu görevleri yerine getirmediği taktirde de en yüksek düzeyde teşhir eden bir pozisyonda olmak zorundayız. Kendi toplumsal dayanışmamızı da örmek hayati bir önem taşımaktadır. Toplumsal dayanışma da depremzedeler için bir umut kaynağı oldu.”
‘Saray rejimi enkaz altında kaldı’
Bu depremde yaşamını yitirenlerin sayısının iktidarın açıkladığından çok daha fazla olduğunu dile getiren Tülay Hatipoğullları, “Çok sayıda ev bina yıkıldı. On binlerce insan enkaz altında. Ölüm sayısı muhtemelen iktidarın açıkladığının birkaç katıdır. Çünkü bizler sahada geziyoruz, görüyoruz, hangi binada kaç ailenin yaşadığını gözlemliyoruz, çöken binaların sayıları çok fazla ve çok geniş bir alanda çökmeler var. Burada sadece canlarımız enkaz altında kalmadı ‘saray rejimi’ enkaz altında kaldı. Ballandıra ballandıra anlattıkları AFAD yerlerde sürünüyor. Ekiplerini önlükle göndermişler. Bunun dışında hiçbir ekipman, arama-tarama araç gereçlerini vermeden göndermişler. Şimdi ortalıkta AFAD önlüklü insanlar bekleme amaçlı geziyorlar, kurtarma amaçlı gezmiyorlar” diye konuştu.
‘AFAD ve hükümet istifa etmeli’
Tülay Hatimoğulları kurtarma amaçlı çalışan halkada teşekkür ederek şöyle devam etti: “Emeklerine yüreklerine sağlık. Çok şeyi göze alarak kurtarma ekiplerine katılan gerek belediyelerden gerek gönüllü olarak gelen yurttaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Ama kurumsal olarak AFAD’ın derhal kapatılması gerekiyor. AFAD yönetiminin komple istifa etmesi gerekiyor. Hükümetin komple istifa etmesi gerekiyor. Dünyanın en kötü depremle mücadele yöntemleri uygulandı. Çalışma yapmaktan imtina ettiler. Şimdi ise reklam amaçlı ortalıkta geziyorlar ama artık o enkaz altında çok sayıda canımız hayatını kaybetti.”
‘Tarihi dokuyu yeniden diriltmeliyiz’
Hatay’ın tarihi dokusuna da işaret eden Tülay Hatipoğulları, “Antakya (Hatay) bir medeniyet kentidir, medeniyetin beşiğidir. Antakya’nın tarihi dokuları da deprem nedeniyle tahribat gördü. Bize düşen en büyük görev; burada yaşam alanlarımızı yeniden kurarken tarihi dokuyu da diriltmeliyiz. Kentin geçmişteki silüetiyle yeni silüetini buluşturabilmek bizim için çok önemli, çok çok kıymetli. Bu başka kentlerimizde içinde geçerlidir. Her yaşam alanı aynı zamanda bir tarihtir, tarih kokar oralar. Yaşam alanlarımızı inşa ederken tarihi dokusuyla buluşmaya önem vermeliyiz” dedi.
Çağrı: Dayanışma hayati önem taşıyor
Depremden etkilenen kentlerde hayatın normale dönmesinin uzun zaman alacağını kaydeden Tülay Hatipoğulları, son olarak şöyle konuştu: “En azından kalan insanların yaşamlarını idame edebilmesi için dayanışma ve destek hayati önem taşıyor. İnsanların fiilen yaşamlarını sürdürebilmesi için, ihtiyaçları olan gıdayı, suyu, barınmayı, ısınmayı temin edebilmesi için dayanışmanın sürmesi gerekiyor. Katkılarımızı bir süre daha planlı bir şekilde sürdürelim. HDP Diyarbakır ve Ankara’da bir Kriz Merkezi oluşturdu. Dünyanın dört bir yanından yapılacak katkılar kriz merkezi üzerinden halka ulaştırılacak.”