‘Sara’nın direniş ruhuyla mücadeleyi büyütmeli ve başarıya ulaştırmalıyız’

Sakine Cansız’ın mücadele dolu yaşamından bahseden İştar Meclisi Üyesi Leyla Arzû İlhan, 80’li yıllardan bugüne devam eden saldırılara dikkat çekerek, “Sara’nın direniş ruhuyla mücadeleyi büyütmeli ve başarıya ulaştırmalıyız” dedi.

BERJÎN KARA

Mexmûr- 9 Ocak 2013'te Fransa'nın başkenti Paris'te siyasetçi üç Kürt kadın Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbîn) ve Leyla Şaylemez (Ronahî), Türk devleti tarafından katledildi. Katliamın üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen Fransız hükümeti failleri yargılamadı ve Türk devleti ile işbirliğini, sessizliğiyle teyit ediyor. Bu katliam Türk devletinin kadın özgürlük hareketine duyduğu korkuyu da açığa çıkardı. Şehit Rüstem Cudî Mexmûr Mülteci Kampı İştar Meclisi Üyesi Leyla Arzû Îlhan, Kürt kadın hareketinin öncülerinden Sakine Cansız'ın kişiliğini, duruşunu ve mücadelesini ajansımıza anlattı.

Sakine Cansız'ın tavrı ve kişiliğinin kadınlarda mücadele gücünü oluşturduğunu belirten Leyla Arzû Îlhan, "İnsan Sara’nın kişiliğine baktığında, ele aldığında ve özellikle onunla yaşadığında iktidar sisteminin Kürt kadınlarına yaşattığı acıları görebiliyor. Sara arkadaş, Kürt kadın ve kızlarının işgalcilerin eline düşmemesi, bedenlerinin, ruhlarının, umutlarının yok olmaması için kendilerini kayalara attıkları bir yerden gelmiş. Bedenleri, ruhları, umutları kaybolmasın diye kendilerini kayalıklardan atan Kürt kızlarının diyarından gelmişti. Yani Dêrsim’den gelmişti. Dersim, Kürt halkının tarihinde her zaman özerkliğini koruyabilen, teslim olmayı kabul etmeyen bir yerdir. Ortadoğu'da ulus devletlerin dağılmasına ve özellikle Kürdistan'ın dörde bölünmesine geldiğimizde Dersim direniş pozisyonundan geri adım atmadığı için büyük bir katliam yapıldı. Sara heval de katliamda yaşanan acı hikayelerle büyümüştür. Heval Sara, kitaplarında PKK kurulmadan önceki direnişinden bahsediyor. Heval Sara’nın kitaplarını okuyunca devlet baskısına ve iktidar sistemine karşı nasıl mücadele yürüttüğünü görebiliyor” ifadelerinde bulundu.

‘Hep mücadele içindeydi’

Leyla Arzû Îlhan, Sakine Cansız'ın Apocu Hareket ve Kürt halkının mücadelesinden önce de çocukluğunda topluma uygulanan baskılara isyan ettiğini belirterek, şöyle konuştu: "Kendisi de kitabında, ‘Memnun olmadığım bir şey vardı ama neyden memnun olmadığımın farkında değildim’ diyor. PKK'nin kurulması ve Önder Apo'nun ortaya çıkışıyla Kürtler ölüm uykusundan uyandı. Sara heval için de büyük bir şanstı. Heval Sara şöyle diyor; ‘Buraya geldiğimde arkadaşlarımı tanıyordum ve kendime burası benim yerim dedim. İsyanımı büyütmek ve intikam almak için neye başkaldırdığımı ve neye karşı mücadele yürüteceğimi iyi biliyordum. Heval Sara ile insan yaşadığında onun egemen sisteme karşı isyanını açık bir şekilde görebiliyorsunuz. Heval Sara’nın yaşamı ‘Hep Kavgaydı Yaşamım’ adlı kitabındaki gibiydi. Savaş sadece fiziksel olduğu anlamına gelmiyor. Aklı, ruhu ve hayal gücüyle, toplumsal geleneklere, yönetim sistemine, kişilik zayıflığına karşı hayata yaklaşımıyla Sara heval, düşmanın Kürt halkı için yarattığı kişiliği ortadan kaldırabilme mücadelesi içindeydi."

‘Kadınlar özgürlük devrimine öncülük etti’

Konuşmasının devamında 80'li yıllarda Kürt halkının durumuna değinen Leyla Arzû Îlhan, "O dönemde Kürt isimleri bile dikkate alınmıyor, değiştiriliyordu. Heval Sara gibi çok sayıda Kürt kadın, Kürt halkının bugüne kadar devam eden özgürlük devrimine öncülük etmiştir. Heval Sara, egemenlerin bize dayattığı sistemi kabul etmedi ve ona karşı mücadele etti. Heval Sara’nın hikayesini okuduğumuzda, izlediğimizde özellikle 80'li yıllarda Türkiye'de askeri cuntanın Kürdistan'da sadece insanları değil, Kürdistan coğrafyasını da hedef aldığı görülüyor. İnsanlık dışı yöntemlerle Kürt halkına ve coğrafyasına saldırılar düzenlendi. Ancak Sara heval, tüm zorluklara rağmen bu zulme karşı mücadele edebileceğimizi, bu mücadeleyle başarıya ulaşabileceğimizi söyledi. Heval Sara’nın cezaevindeki direnişi de mücadele ruhunu büyütmüştü” ifadelerinde bulundu.

‘Abdullah Öcalan’ı tüm halklar benimsedi’

Leyla Arzû Îlhan, Sakine Cansız'ın hedef alınmasının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın kadın özgürlüğüne dayalı ideolojisinin hedef alınması olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Bugün Önder Apo'nun paradigması artık sadece Kürt halkı ile Kürt kadınları arasında değildir. Kürt kadınlarının yanı sıra dünya kadınlarının da Önder Apo'nun kadın özgürlüğü paradigmasına ve çizgisine sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bunun örneklerini Kuzey ve Doğu Suriye'de, Arap kadınlarının Önder Apo çizgisiyle sisteme karşı ne kadar mücadele ettiğini görüyoruz. Dünyanın her yerinde, özellikle Latin Amerika kadınları gibi doğal bir toplum içinde yaşamak isteyen toplulukların Önder Apo'nun düşünce ve fikirleri etrafında toplandığını görüyoruz. Kadına yönelik baskının merkezi olan, kadının doğasına, düşüncesine önem verilmeyen Avrupa'da bugün kadınların Önder Apo fikri etrafında toplanıp mücadeleyi yükselttiklerini ve bu mücadeleyi Türkiye'de de heval Sara şahsında görebiliyoruz.”

‘Her zaman kadınlar bastırılmaya çalışıldı’

Direnişleri nedeniyle Kürt kadın özgürlük hareketinin öncülerinin her zaman Türk devleti ve kadın hareketini ortadan kaldırmak isteyen güçler tarafından hedef alındığını kaydeden Leyla Arzû Îlhan, "Düşman her zaman kadın özgürlük hareketinin çizgisini bastırmaya çalıştı. Türk devleti, kadın öncüleri hedef alarak özgür kadın çizgisini boğmaya çalışıyor. Bunu ikinci Paris Katliamı’nda da, kadın ordusu olma yolunda öncülük yapan, vahşi DAİŞ çetesine karşı savaşan ve zaferi kazanan Kürt kadınının nasıl hedef alındığını açıkça gördük” diye belirtti.

‘Paris'i yöneten güçlerin Türk devletinden hiçbir farkı yok’

Leyla Arzû Îlhan, kadın özgürlük hareketini yok etmek ve onu vurmak isteyen güçlerin her zaman yenilgiye uğradığını anlatarak, şöyle konuştu: "Şu bir gerçektir ki, PKK Haki Karer yoldaşın ruhu üzerine kuruldu, onun intikamının alınması için kuruldu. Bugün bile Türk devleti, önde gelen bir kadını hedef alıp, Kürt özgürlük hareketine ve Kürt kadınına, önde gelen bir kadın şahsında saldırmaya çalıştığında, Kürt özgürlük hareketi ve Kürt kadını, çoğalır, büyür, yayılır ve güçlenir. Türk devleti bu güçten ve yayılmadan korkuyor. Paris'in merkezinde katliamın yapıldığı 2013'ün üzerinden 10 yıl geçti ama bu katliam gün yüzüne çıkmıyor. İlk katliamın açıklanmaması nedeniyle ikinci katliam gerçekleştirildi. Şu anda Paris'i yöneten güçlerin Türk devletinden hiçbir farkı yok. Özgürlük ve demokrasi adına yüzlerini boyayabilirler ama içerik ve sisteme bakıldığında Türk devletinden hiçbir farkı yok. Çünkü bu 10 yıldır bu katliamın ana failleri yargılanıp kınanmadı. Faillerin kim olduğunu biliyoruz ama eğer onlar yargılanmazsa, Fransız devleti ve Paris yönetiminin faillerin ve planlamacıların müttefiki olduğu anlamına gelir."

‘Yapılacak şey mücadeleyi büyütmek’

Sakine Cansız’ın ve Evin Goyi’nin yürüttüğü mücadeleyi büyüteceklerini kaydeden Leyla Arzû Îlhan, son olarak şunları söyledi: “Bugün mücadelemiz büyüdükçe, yaygınlaştıkça, başarıya ulaştıkça ve etkili hale geldikçe aynı zamanda Kürt kadınlarına ve Kürt halkına yönelik vahşi katliamlar da gerçekleştiriliyor. Bizlerin ise yapacağı şey saldırılara karşı mücadelemizi büyütmek ve başarıya ulaştırmaktır.”