SAMER: Kayyım politikaları kadına yönelik şiddetle mücadeleyi olumsuz etkiledi

SAMER’in “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Diyarbakır’daki Kadın Kurumlarının Rolüne” dair saha araştırmasında kayyım politikasının kadına yönelik şiddetle mücadeledeki olumsuz etkilerine dikkat çekildi.

Haber Merkezi- Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi (SAMER), “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Diyarbakır’daki Kadın Kurumlarının Rolüne” dair yaptığı saha araştırması raporunu yayınladı. Kadına yönelik şiddetin cins kırımına dönüştüğüne dikkat çekilen raporda, Ağustos ayında gerçekleştirdikleri “Diyarbakır’da Yaşayan Kadınların, Kadına Yönelik Şiddet Algısı ve Şiddetin Boyutunu Ölçmeye Yönelik Saha Araştırma Raporu” sonrasında Eylül ayında Amed’de kadına yönelik şiddet üzerine çalışan özgün ve karma 10 sivil toplum örgütü ile yüz yüze görüşüldüğü belirtildi.

Raporda, söz konusu araştırmayla Amed’de özgün, karma ve hak temelli çalışan 10 sivil toplum örgütünün çalışma kapsamı, izledikleri yol ve yöntemler, kadına yönelik şiddetle mücadelede yaşadıkları sorun ve çözümlerin tespit edilmesinin amaçlandığı kaydedildi. Bu kapsamda, Rosa Kadın Derneği, Dayanışmanın Kadın Hali Derneği (DAKAHDER), Barış İçin Kültürel Araştırmalar Derneği (BAKAD), Sosyal Hizmetler Uzmanı Derneği Diyarbakır Şubesi (SHUDER), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Kadın Meclisi, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, İnsan hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, Eğitim Sen Kadın Meclisi ve Diyarbakır Tabipler Odası’yla görüşüldüğü belirtildi.

10 kurumdan sadece 2’si doğrudan başvuru alıyor

Görüşülen kurumlardan sadece 2’sinin doğrudan başvuru aldığının diğer kurumların yönlendirici pozisyonda olduğunun vurgulandığı raporda şöyle denildi:

“Karşılaştıkları ve çözüm üretmeye çalıştıkları şiddet hallerinin niteliğinin kadın odaklı çalışan kurumların faaliyet biçimlerini de etkilediği anlaşılan çalışmaya göre; Kadına yönelik şiddetle mücadele amacıyla faaliyet yürüten kurumların önemli kısmının kadına yönelik gerçekleşen şiddet türünü tekil ele almaktan ziyade çoklu şiddet biçimlerini birlikte tarifledikleri, kadına yönelik bir şiddet halinin çoklu şiddet türlerini birden içinde barındırdığını savladıkları görülmüştür. Zira görüşmelerde ilgili kurumların hemen hemen hepsi; karşılaştıkları şiddet türünü bir kompartman olarak ayrıştırmadıklarını ve maruz kalınan şiddet türlerinin girift bir şekilde birbirinin içine girdiklerini özellikle ifade ettiler.”

Psikolojik şiddetle mücadelede etkili çalışma yok

Raporda, Ağustos ayında yaptıkları çalışmada kadınların en fazla yaşadıklarını bildirdikleri psikolojik şiddet haline yönelik mücadelede, mevcut kurumların fiziksel ve cinsel şiddet gibi daha somut şiddet biçimleri ile mücadelede etkili olmadıklarının görüşmeler esnasında ortaya çıkan bir veri olduğu paylaşıldı.

Kayyım nedeniyle çözüm güçleşiyor

Kadın ve hak temelli örgütlerin zorlandıklarını bildirdikleri bir diğer konunun ise şiddete uğrayan kadının daha güvenli başka bir alana yerleştirme meselesi olduğuna vurgu yapılan raporda, şu tespitler yer aldı:

“Görüşülen kurum temsilcilerine göre, 2016 yılından sonra gelen kayyımların kadın yaşam merkezlerini kapatmaları ve mevcut olan kadın sığınma evlerinin de kadınların ihtiyacını karşılayacak yeterlilikte olmaması çözümü güçleştirmektedir. Ağustos ayı araştırmamıza göre kadınların yüzde 76’sı Diyarbakır’da faaliyet yürüten kadın ve hak temelli çalışan kurumlardan bihaberdir. Görüşülen kurumlara göre, bu veri kadın örgütlenme alanının eksikliğinin bir sonucu. Bununla beraber kayyım politikalarından birinin de yerel kurumları ve toplumu birbirinden ayrıştırmak olduğunu söyleyen kurum temsilcilerine göre, bölgede illere atanan kayyımlar ilk olarak kadın kurumlarını kapatarak kadınları alternatifsiz alanlara ittiler. Kamu kurumlarına (karakol, adliye) güvenmeyen kadınlar, gidecek başka da bir alternatifleri olmadığından şiddet gördükleri failleri ile aynı alanda yaşamak zorunda kaldılar ve kalmaktadırlar.”

Şiddete karşı mekanizmalar yetersiz

Raporda, Ağustos ayından yapmış oldukları çalışmada, sosyo-ekonomik ve demografik özellikler fark etmeksizin, Amed’de yaşayan kadınların yüzde 94,2’sinin devletin kadına yönelik şiddet konusundaki politikalarının yetersiz olduğunu ifade ettiği aktarıldı. Kadın ve hak temelli kurum temsilcilerinin, ortaya çıkan istatistiki veriyle paralel olarak kadınların devlete olan güvensizliğinin Kürt kadınlar özelinde tarihsel bir süreç olduğunu ifade ettiklerinin belirtildiği raporda, “Türkiye’de yaşayan kadınlar nezdinde ise son 22 yıldır yürütülen homojen ve muhafazakâr atmosferin etkili olduğunu dile getirdiler. Kadın ve hak temelli kurumlar yaşanılan tüm olumsuzluklara rağmen birlikte dayanışarak ve mücadele ederek kadına yönelik şiddet konusunda ‘Diyarbakır’da Şiddetle Mücadele Ağı’ içerisinde yer alarak çalışmalar yürütmektedirler” denildi.

En fazla fiziksel şiddet başvurusu alınıyor

Kurumların en fazla fiziksel şiddet başvurusu aldıklarına vurgu yapılan raporda, “Diyarbakır ili dışında başka illerden şiddete yönelik başvuru alıyor musunuz?” sorusuna “BAKAD, İHD ve Rosa Kadın Derneği ise Şırnak, Batman ve Mardin gibi yakın illerden başvuru aldıklarını, o illerde bulunan mekanizmaları hareketlendirdiklerini ve onlarla ortak çalıştıklarını ifade etmişlerdir” yanıtının verildiği belirtildi.

Sorunlar sadece Kadın Bakanlığı ile çözülemez

Raporda, “Kadın Bakanlıkları Çözüm mü?” sorusuna ise tüm kadın ve hak örgütlerinin Kadın Bakanlığının kurulması ve bunun bir gereklilik olduğu konusunda benzer görüşlerinin paylaşıldığı ancak salt bir Kadın Bakanlığı’nın mevcut sorunları çözemeyeceğinin de işaret edildiği kaydedildi. Raporda, “Mevcut iktidar döneminde kurulan ve toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden uzak olan bir Kadın Bakanlığının kalıcı ve istikrarlı bir çözüm üretemeyeceği ortak fikirler arasındaydı” denildi.