Mücadele arkadaşı: Sara’nın ektiği tohumlar hala çiçek açıyor

“Sara'yı devrimci, sözlerinde, eylemlerinde, dostluğunda devrimin ateşini hisseden bir kadın olarak tanıdım” sözleri ile Sakine Cansız’ı anlatan Jineoloji Akademisi Üyesi Şervîn Nûdem, Sara’nın ektiği tohumların hala çiçek atığını söyledi.

JÎNDA AMARA

Haber Merkezi- PKK'nın kurucularından Sakine Cansız (Sara), Kürdistan Ulusal Kongresi'nin (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbin) ve Kürt Gençlik Hareketi Üyesi Leyla Şaylemez (Ronahî), 9 Ocak 2013'te Fransa’nın başkenti Paris’te Türk devlet istihbaratı tarafından katledildi. Üç devrimci kadının katledilişinin üzerinden 11 yıl geçti ve Fransa hükümeti bu katliamın sorumluları hakkında herhangi bir soruşturma başlatmadı. Bu yıl da üç devrimcinin yoldaşları ve dostları anma etkinlikleri yaparak katliamın sorumlularından hesap sordu.

Sakine Cansız’ın mücadele arkadaşı Jineoloji Akademisi Üyesi Şervîn Nûdem, Sakine Cansız ile anılarını anlattı.

‘Sara verdiği mücadeleyle faşist sisteme karşı çıktı’

Sakine Cansız, Evin Goyi, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'i anarak konuşmasına başlayan Şervîn Nûdem, "Dört devrimci de tarih yazdı, her biri güzelliğiyle, bilgisiyle kadın devriminin öncüleri oldular. Tabii ki bunun temelini Sara arkadaş oluşturdu. Sara verdiği mücadeleyle kendini toplumun geri kalmışlığından kurtardı ve Kürt kimliğini ortadan kaldırmak isteyen faşist sisteme karşı çıktı. Sara arkadaşımız kadının ve insanlığın doğasına karşı yapılan tüm haksızlıklara karşı bir isyan diyebiliriz. Ayrıca bu isyanla birlikte yeni bir şey yaratma sorumluluğunu da hissetti" ifadelerinde bulundu.

Doğrular için yola çıktı

“Sara arkadaşın kişiliğine bakınca akla ilk gelen gururdur” diyen Şervîn Nûdem, “Bu yüzden haksızlıklara karşı asla geri adım atmadı. Ne zaman bir hata olsa ya da birinin hakkı ihlal edilse Sara arkadaş hemen müdahale ediyordu. Sara arkadaş, kadınların ve Kürdistan'ın özgürlük mücadelesinin başlangıcında hiçbir şeyimizin olmadığını, sadece dünyada bir şeylerin yanlış olduğunu bildiğimizi ve doğru bir şeyler istediğimizi söylerdi. Aileden devlete herkes karşımızdaydı ama PKK gerçekliğinde ve Önder Apo'nun felsefesinde nerede ihtiyaç varsa orada olmamız gerektiğine dair bir inanç var” diye belirtti.

‘Kadın kurtuluş ideolojisinin ilkeleri Sara’da yaşam buldu’

Sakine Cansız'ın kişiliğinden bahseden Şervîn Nûdem, Sakine Cansız'ın kişiliğinde hiçbir zaman şüpheye yer olmadığını belirterek, "Kadın ve Kürdistan devriminin inşası için ne gerekiyorsa yaptı. Sara arkadaş, kadınlarla, çocuklarla, gençlerle, yaşlılarla ilişkilerinde sınır koymuyordu. Sistemin oluşturmak istediği sınırları Sara arkadaş aştı ve kırdı. Özgür kadını birey olarak tanımlayabiliriz. Mesela özgür bir kadın olmanın 5 ilkesinden bahsediyoruz. Yurtseverlik, özgür düşünce ve irade, örgütlülük, mücadele, etik ve estetik. Bu 5 ilke Sara arkadaşın kişiliğinde yaşam bulmuştur” şeklinde konuştu. 

‘Sara dostluğunda de devrimciydi’

Şervîn Nûdem, Sakine Cansız'la nasıl tanıştıklarını şu sözlerle anlattı: "Sara yoldaş özgürlük mücadelesinde birçok alanda çalıştı, cezaevindeydi ama devrimin başlangıcına yönelik bu tutkuyu hâlâ taşıyordu. Bu durumdan pek çok kişi etkilendi. Belki çok zor durumda bırakılmıştı, dolayısıyla bunun arayışı vardı, yapılan bir soruşturmada özellikle Önder Apo'ya komplo yapıldıktan sonra hep nasıl cevap verilir, Önder Apo'yu fiziki olarak her an nasıl koruruz diye bir arayışı vardı. Sürekli hareket halindeydi. Sara'yı mücadeleci bir kadın, devrimci, sözlerinde, eylemlerinde, dostluğunda devrimin ateşini hisseden bir kadın olarak tanıdım.”

Sara: Duygu inşa işidir

Sakine Cansız’ın “Hep Kavgaydı Yaşamım” kitabının Kürdistan'daki ve dünyadaki kadın hareketinin manifestosu olduğunu sözlerine ekleyen Şervîn Nûdem, “Aynı zamanda Sara'nın 'duygu inşa işidir' diyen bir duygu tanımı var. Sara arkadaşın açıklamasında da görmemiz gereken, doğru duygu konusunda bir kafa karışıklığı daha var. Feodal duygu tanımı var. Toplumda kapitalist sistemin bir duygu tanımı var ama yine de duygunun doğruluğunu ifade etmiyor” dedi.

‘Sara’dan direnişin yollarının her zaman ve her yerde olduğunu öğrendik’

Şervîn Nûdem, Sakine Cansız’ın karakterinde direnişi öğrendiklerini söyleyerek, "Heval Sara’nın karakterinde şunu öğrendik; direnişin yolları ve araçları her yerde ve her zaman vardır. Diyarbakır Cezaevi'nde en ağır işkencelerle karşı karşıya kaldı ancak 'düşmana acımı gösterme zevkini yaşatmayacağım’ diyerek, işkenceci Esat Oktay'ın yüzüne tükürdü. Bu büyük bir cesaretti ve Sara'dan başka kimse buna cesaret edemedi. Her türlü işkenceye karşı direndi. Sara’nın cezaevindeki arkadaşları Sara’dan şöyle bahsediyordu: ‘Gardiyanlar ve askerler duvarda bir delik açmışlardı ve oradan kadın arkadaşları gözlüyorlardı. Sara arkadaş bunu fark etti. Bir gün yine baktıklarında Sara arkadaş onların gözlerine bir bardak fırlattı.’ Bu örneği neden veriyorum; Sara Heval onuruna, kişiliğine ve mücadelesine karşı direniş yöntemlerini aynı zamanda arkadaşlarını güçlendirmek için yarattı. Sara’nın arkadaşları, kadınların tüm zorluklara karşı pes etmediğini, hayal bile edilemeyecek işkenceleri gördüklerini ancak yine de büyük bir direnç gösterdiklerini söyledi. Kadınlar bu direnişte Sara’nın etkisinin ise büyük olduğunu belirttiler. Sara yoldaş bu direnişi PKK'nin her alanında gerçekleştirdi" sözlerine vurgu yaptı.

‘Sara Heval halkların konfederalizmi için mücadele verdi’

Sakine Cansız'ın dünya kadınları ve dünya halklarından oluşan demokratik bir konfederalizm inşa etme çabalarına dikkat çeken Şervîn Nûdem, konuşmasına şöyle devam etti: "Sara yoldaş bu durumu her zaman takdir etti. Sara her zaman arkadaşları için manevi açıdan da büyük bir güç oldu. Sadece liderlik etmiyordu aynı zamanda organize de ediyordu. Herkese görev veriyordu. Kadınların özgürlük mücadelesinde birçok kişi yer alıyordu. Sara arkadaş bu sayede farklı oluşumlardaki kadınlar arasında tanındı. Almanya’da Êzidî kadınlarla birlikte çalıştı ve özellikle Êzidîlerin özerk bir örgütlenmesinin kurulması için birçok çaba gösterdi. Ayrıca uzun süre Katalonya, Bask Bölgesi, Almanya gibi birçok ülkede güçlü bir siyasi ittifak kurdu.”

Paris Katliamı’nın tarihi tesadüf seçilmedi

Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in katledildiği süreçte Rojava ve Kuzey Kürdistan'daki gelişmelere dikkat çeken Şervîn Nûdem, "Sara arkadaşın hedef alındığı süreç ile Rojava ve Kuzey Kürdistan'daki gelişmeler tesadüfi değildi. Sara ve iki arkadaş 9 Ocak'ta hedef alındı. Bu sırada ‘An Azadî, An Azadî’ kampanyası başlatılarak Rojava Devrimi’nde birçok başarı elde edildi. Öte yandan açlık grevine başlayan tutsakların direnişi sonucu Türk devleti yeniden İmralı’ya gitmek zorunda kaldı. Elbette amaçları çözüm değildi ama yeni bir adım atılmıştı. Yapılan görüşmede Önder Apo’nun cevabı, ‘Sara'ya yapılan bize yapılmıştır” diye belirtti.

‘Kapitalist güçler topluma yön veren kadınları hiçbir zaman kabul etmedi’

Paris Katliamı’nda Türk devletinin yanı sıra Gladyo ve CIA'nın da eli olduğunu söyleyen Şervîn Nûdem, şu değerlendirmede bulundu: “Kapitalist güçler topluma yön veren kadınları hiçbir zaman kabul etmedi. Sêvê, Pakize ve Fatma’nın hedef alınmasının yanı sıra, geçen yıl Evin arkadaş şahsında gerçekleşen ikinci Paris Katliamı’yla da kadın devrimi hedef alındı. AKP ve MHP gibi karanlık güçlerin amacı önde gelen kadınları katlederek toplumun umudunu yok etmek, kadınlara ‘mücadele ederseniz sizi yok ederiz’ mesajını vermektir. Önder Apo bu politikanın Gladyo'nun politikası olduğunu daha 1990 yılında belirtmişti. Günümüze baktığımızda bu sistem sadece AKP-MHP sistemi değil, Gladyo ve CIA sisteminin devamıdır.”

‘Öncü kadınlar kapitalizme karşı eşi benzeri olmayan bir mücadele yürütüyor’

“Önce kadınları öldürün” söyleminin ulus devletinin bir politikası olduğunu vurgulayan Şervîn Nûdem, “Sara ve Rosa Luxemburg'un aynı ay katledilmesine dikkat edelim. Roza Luxemburg da Almanya'nın karanlık güçleri tarafından katlediliyor. İlginçtir ki, Almanya'da Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki süreçte ilk kez Berlin'de özyönetim sistemini korumaya yönelik bir direniş geliştirildi ve öncü güç olarak Rosa Luxemburg hedef alındı. Şunu belirtmek isterim ki, şu anda ulus-devlet üzerinden kendisini var eden kapitalist sistem, toplumda farkındalık yaratan öncü kadınları hedef alıyor. Çünkü bu öncü isimler kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmiyor, kapitalizme karşı eşi benzeri olmayan bir mücadele yürütüyor. Bu yüzden hedef haline geldiler” diye kaydetti.

‘Çiçek bahara rengini verdi, bu bahar da gelecek’

Kapitalist sistemin Sara’yı tutuklamakla kadın devriminin hem tarihini hem de geleceğini yok etmek istediğini belirten Şervîn Nûdem, sözlerini şöyle tamamladı: "Ama görüyoruz ki Mersin’de eylem yapan Sara ve Rûken gibi yeni nesil kadınlar da var. Eylemleri ve kişilikleri, Sara'nın ismine ve mücadelesine önem veren arkadaşları gösteriyor. Ayrıca Sara'nın hala dünya kadınları arasında demokratik bir konfederalizmin kurulmasına öncülük ettiği görülüyor. Çünkü bıraktığı miraslar ve kurduğu dostane dış bağlantılar hala devam ediyor. Özellikle ‘Önder Apo'ya Özgürlük ve Kürt Sorununa Siyasi Çözüm’ kampanyasında Sara arkadaşın 10 yıl önceki çalışmalarını görüyoruz. Sara'nın ektiği tohumlar hâlâ çiçek açıyor. Rosa Luxemburg'un bir sözü vardır; 'Bir çiçeği kesebilirsin ama baharın gelişini engelleyemezsin' ve arkadaşımız Sara da bunu temsil ediyor. Bu çiçek bahara rengini verdi, bu bahar da gelecek. Çiçeği kesseniz bile yeni çiçekler açılacak ve bu devrim de gerçekleşecektir. Bunu Sara'dan öğrendik."