Sahra Altı Afrika'dan Tunus'a göç: Dışlanma, ırkçılık, şiddet, acı…

Hakları garanti altına alan uluslararası anlaşmalara rağmen Tunus’ta yaşayan göçmenler ve mülteciler ırkçılık, sınır dışı edilme, sağlık hizmeti, gıda, güvenlik ve daha birçok hak ihlaline maruz kalıyor.

ZOUHOUR MECHERGUI

Tunus- Sahra Altı Afrika, coğrafî olarak Sahra Çölü'nün güneyinde yer alan bölgeyi; siyasi olarak, aynı bölgedeki Sudan harici ülkelerin tamamını ifade ediyor. Sahra Altı Afrika'dan Tunus’a göç eden mülteciler, imzalanan uluslararası anlaşmalara rağmen yoksulluk, güvenlik, şiddet, barınma sorunu, gıda ihtiyacı, sağlık hizmeti, ırkçılık, sınır dışı edilme talebi, dışlanma gibi birçok hak ihlaline maruz kalıyor. Tunus'ta göçmenleri destekleyenler ile göçmenlerin varlıklarını reddedenler arasında uzun zamandır yaşanan tartışmalar devam ediyor.

Sahra Altı Afrika'dan gelen göçmenlerin durumunu haberleştiren Gazeteci Ateqa Al-Amiri, göçmenlerin çektiği acılarına dikkat çekerek, konunun her şeyden önce insani olduğu söyledi. Ateqa Al-Amiri, “Sfaks Bölgesi’nde Tunuslu bir gencin Sahra Altı Afrika'dan gelen Afrikalılar tarafından öldürülmesinin ardından yerel sakinler ve göçmenler arasında karşılıklı şiddet olayları yaşandı ve dava hala yargı sürecinde. Düzensiz göçmenler darp ediliyor ve aralarında bir kadın göçmen de tecavüze maruz bırakıldı” dedi. 

Çöle sürülüyorlar

Göçmenlerin özgürlüklerine kavuşması ve güvenli bir şekilde evlerine dönmelerini talep ettiklerini dile getiren Ateqa Al-Amiri, “Ancak sınır dışı edilmelerini istemiyoruz. 30’a kadar mülteci ve sığınmacının barınması için özel bir yer ayarlandı ve ilgili kuruluşlar bunları kayıt altına alarak durumun düzelmesi için çalışıyor. Göçmenlerin kitlesel olarak çöle sürülmesi nedeniyle çoğunun sağlık durumunda kötü sonuçlara yol açtı. Bu durum Tunus'un yurtdışındaki imajını kötü bir şekilde etkiliyor. İnsan hakları örgütlerinin açıklamasına göre, bu toplu sınır dışı etme durumu göçmenler için bir tehlike oluşturuyor” ifadelerinde bulundu. 

‘Tunus’un anlaşmalarda imzası var’

Ateqa Al-Amiri, Tunus'ta ve yurtdışında çeşitli kuruluşların bir araya geldiğini söyleyerek, “Göçmenleri desteklemek, yardım sağlamak için yapılan buluşmalar ve çözüm arayışları önemli. Göçmen kriziyle ilgili olarak bugün yaşananlar Uluslararası Para Fonu'ndan Tunus'a verilmesi beklenen krediyi etkileyeceğini düşünmüyorum " şeklinde konuştu. Ateqa Al-Amiri, Tunus'un göç ve iltica ile ilgili İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ne benzer uluslararası anlaşmalara imza attığına dikkat çekerek, göçmenleri ve mültecileri korumak ve ihtiyaçlarını karşılamak için bir ülkeden diğerine göç etme ve hareket etme hakkını içeren uluslararası anlaşmalara da imza attığına işaret etti. Ateqa Al-Amiri, “Örneğin bu insanların Sfaks'a yerleştirilmeyle ilgili söylentiler oradaki nüfus tarafından bir saplantı haline geldi. Göçmenlerin oradaki varlığını kınayan ve derhal tahliyelerini talep etme fikrini derinleştiren politikacılar var” ifadelerinde bulundu. 

‘Halkın korkusu derinleşiyor’

Güvenlik kaynakları, Sfaks ve Mahdia kıyıları arasındaki düzensiz göçmenlerin üçte ikisinden fazlasının tutuklandığını ve bunların yaklaşık 30 bin Sahra altı Afrikalı da dahil olmak üzere düzensiz göç operasyonlarında bulunduklarını bildirdi. Sahra Altı Afrika'dan gelen göçmenlerin çoğunluğunun yasal yollardan giriş yaptığına dair haberlerin de olduğunu söyleyen Ateeqa Al-Amiri, “Bu da o bölgeye gelen bu büyük sayı hakkında soru işaretleri uyandırıyor. Halkın korkusu derinleştiriliyor ve tehcir ağları veya insan kaçakçılığıyla ilişkilerde gündeme geliyor” şeklinde konuştu. 

Kadınlar için özel çalışma

Ateqa Al-Amiri, göçmen ve mülteci kadınların durumuyla ilgili olarak ta şöyle konuştu: “Tunus'taki Mülteci Örgütü, Sudanlı mülteci kadınlara yardım etmek için çaba sarf ediyor. Sayıları 25-30 arasında değişiyor. Kadınlar, mülteci ve sığınmacı olarak barınmalarını sağlamak için özel bir yere nakledildi. Yardım konusu da önemli çünkü tıbbı malzeme ve bazı temel ihtiyaçlara ulaşımları çok sınırlı. Tunuslu insan hakları kuruluşları ve vatandaşlar, mevcut zor koşullar ve yüksek sıcaklıklar ışığında yetersiz ve eksik kalan yardımı sağlamak için mücadele ediyor.”